Translate.vc / Portuguese → Turkish / Branca
Branca translate Turkish
9,146 parallel translation
Fontes da Casa Branca disseram-nos Que não havia nenhuma saída planeada para esta noite...
Beyaz Saray'daki kaynaklarımız bize bu akşam için planlanmış bir gezi olmadığını söyledi.
Na última noite, o comité judicial do Senado votou... Para abrir uma investigação ao relacionamento do Presidente Grant... Com a ex. directora de comunicações da Casa Branca...
Dün gece senato yargı komitesi Başkan Grant'in eski Beyaz Saray basın sözcüsü Olivia Pope'la olan ilişkisiyle ilgili soruşturma açmak üzere oylama yaptı.
Isto não é sobre ele ou a Casa Branca.
Bu onunla ya da Beyaz Saray'la ilgili değil.
O comportamento desta Casa Branca - Desculpa.
- Pardon. "Biz" mi?
Vais ficar agarrada à Casa Branca e a ele... Para o resto da tua vida...
Beyaz Saray'a ve ona bağlı kalırsın hem de hayatın boyunca.
Para a Casa Branca.
Beyaz Saray'a.
O Henry encontrou o feitiço para destruir a magia branca no livro do Merlin.
Merlin'in kitabında ışık sihrini yok edecek büyüyü bulduk.
Temos carta-branca para matar à vontade.
Bu insanları öldürmede tamamen özgürüz.
Uma das maiores diferenças entre cérebros de humanos e macacos é a matéria branca e a conectividade das células.
Maymun ve insan beyni arasındaki temel farklardan biri beyaz madde ve beyin hücrelerindeki bağlılık.
Um negro a falar com uma pessoa branca?
- Bir zenci, beyaz bir insanla mı konuşuyor?
Para isto, vou precisar de uma faca de prata pura, raíz de almíscar branca.
Bunun için, saf gümüş bir bıçağa biraz beyaz misk otuna ihtiyacım var. Bıçağı ben getiririm.
Na Casa Branca?
- Peki eviniz neresi? - Beyaz Saray.
Eles aqui têm o tipo de mulher gorda branca em que nem sequer eu estou interessado.
- Şurada benim bile ilgimi çekmeyen götgöbek beyaz kadın var.
A montanha de camisa branca?
Atlet giymiş dağı mı diyorsun?
Quero que este bocado de carne branca presunçoso compreenda que as palavras têm consequências.
Bu kendini beğenmiş beyaz et parçasının söylediklerinin bir bedeli olduğunu anlamasını istiyorum.
Acreditamos que o sujeito desconhecido que procuramos é uma mulher branca entre 25 e 35 anos.
Aradığımız şüpheli 25-35 yaşları arasında bir kadın.
Eu irei invadir países de população branca, com nomes que consigo pronunciar na maioria das vezes, e levar as coisas que eles tem e que nós precisamos e trazê-las para os Estados Unidos da América,
Nüfusunu beyazların oluşturduğu ekseriyetle isimlerini telaffuz edebildiğim ülkeleri işgal edecek ihtiyacımız olanları onlardan alıp Amerika Birleşik Devletleri'ne getirecektim.
" enquanto que as drogas usadas pela comunidade branca receberam castigos menores.
"Diğer yandan, beyazların kullandığı uyuşturuculara ise daha az cezalar verildi."
Não podem ter um incidente internacional quando a Casa Branca está a tentar reparar as relações com Castro.
Beyaz Saray, Castro'yla ilişkilerini onarmaya çalışırken uluslararası bir hadisenin muhatabı olmak istemezler.
A Casa Branca está a omitir isto da imprensa.
Beyaz Saray haberin basına sızmasını engellemeye çalışıyor.
- A Casa Branca está envolvida?
Beyaz Saray dahil oldu mu? Arama yapacaklar mı?
Levei o teu caso até à Casa Branca.
Davanı Beyaz Saray'a kadar götürdüm.
Tem olhos azuis e crina branca.
Mavi gözleri ve beyaz yelesi var.
É louca, deve ser branca.
Muhtemelen deli bir beyaz kadın.
Havia uma bandeira branca, mas foi retirada quando o Peter foi despromovido.
Beyaz bir bayrak vardı, Peter geldikten sonra kaldırdılar.
Menu trufa branca.
Beyaz mantar menüsü.
Provaste todos os pratos de trufa branca do Giorgio?
Giorgio'daki tüm beyaz mantar menüsünü tattın mı yani?
Senadores, metade da NSA, a Casa Branca.
Senatörler, NSA'in yarısı, Beyaz Saray.
A Casa Branca acabará com a tua equipa ao amanhecer e os capangas de Rathburn vão caçar-vos incansavelmente.
Şafak sökerken, Beyaz Saray takımınızı dağıtır ve Rathburn'ün vurucu timleri sizi öldürene kadar peşinizi bırakmaz.
E a tua namorada tem cabelo vermelho e pele branca, o que me lembra a minha fobia a palhaços.
Kız arkadaşın da kızıl saçlı ve bembeyaz. Palyaço korkumu nüksettiriyor.
Directora Politica da Casa Branca.
- Beyaz Saray Politik İşler Sorumlusu.
O Chefe de Estado da Casa Branca?
Beyaz Saray'ın özel kalemi mi?
Só recebemos uma directriz do Chefe de Estado da Casa Branca, e eu pretendo fazê-la.
Daha şimdi Beyaz Saray özel kaleminden emir aldık ve ben bunu uygulamak niyetindeyim.
Vamos em directo para a Ashley Davidson, que está na Casa Branca.
Şimdi Beyaz Saray'da bulunan Ashley Davidson'a bağlanıyoruz.
Vamos ser honestos, isto foi uma vitória para a Casa Branca, mas o Presidente Grant deixou bem claro pelo tom de voz de que este não é um dia para comemorar.
Dürüst olalım. Bu Beyaz Sarayın zaferi haline dönüştü. Ama Başkan Grant günün bir kutlama günü olmadığını açıkça ifade etti.
A Casa Branca não é nossa cliente.
Beyaz Saray bizim müşterimiz değil ki.
A Casa Branca será sempre nossa cliente.
Beyaz Saray her zaman müşterimiz.
A Sally Langston ofereceu-me uma entrevista exclusiva sobre o meu tempo na Casa Branca.
Sally Langston bana Beyaz Saray'daki günlerim hakkında özel bir röportaj teklif etti. Evet.
Fontes dizem-me, Elizabeth, que, ver escândalo atrás de escândalo fez com que saísse da Casa Branca em protesto.
Kaynaklar bana diyor ki, Elizabeth skandal üstüne skandal olduğunu görmüş ve Beyaz Saray'ı protesto etmek için ayrılmışsın.
Até agora, a Casa Branca ainda não comentou esta situação.
Beyaz Saray şimdilik bu duruma yorum yapmadı.
Mudaste-te para a Casa Branca.
Beyaz Saraya taşındın.
Não quero a Casa Branca perto disto.
Beyaz Saray'ın bu işe hiç bir şekilde dahil olmasını istemiyorum.
Fontes da Casa Branca indicam que o Presidente Razani do Bandari aceitou o pedido de desculpas da Vice-Presidente e que voltou à mesa das negociações.
Beyaz Saray kaynaklarına göre Bandar Başkanı Razani Başkan yardımcısının özrünü kabul etti ve müzakere masasına geri döndü.
Acabei de terminar uma chamada com um amigo meu na Casa Branca.
Az önce Beyaz Saray'daki bir arkadaşımla telefonda görüştüm.
O que é que está a fazer na Casa Branca?
Beyaz Saray'da ne işin var?
Hoje, a Casa Branca anunciou um acordo histórico com a nação de Bandar.
Bugün, Beyaz Saray, Bandar devletiyle tarihi bir anlaşma imzalandığını duyurdu.
Os batedores do Presidente deixaram a Casa Branca...
Köpek düdüğüyle politika yapmak.
Despejo de documentos da Casa Branca.
Beyaz Saray belgeleri yığını.
Algum dos assistentes encontrou-a numa pilha de documentos... Que enviaram da Casa Branca, e encontraram uma troca de E-mail...
Bir kaç işgüzar, Beyaz Saray'dan gelen belgeleri inceledi.
É uma bandeira branca?
Beni kast etti.
É o Fisher a pegar na caneca branca.
Fisher beyaz bardağı alıyor.