English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Brandon

Brandon translate Turkish

1,815 parallel translation
Brandon, nem há duas horas disseste-me que eras orgulhosamente gay.
Brandon, sadece birkaç saat önce bana katıksız bir eşcinsel olduğunu söyledin.
- Não quero o teu dinheiro, Brandon.
- Paranı istemiyorum, Brandon.
Eu e o Brandon aparecemos quando a festa estava no melhor.
Brandon ve ben partinin en hareketli zamanında ortaya çıktık.
Pedi emprestado um vestido da minha mãe, e emprestei um casaco meu ao Brandon e fizemos um pequeno espectáculo.
Ben annemden bir elbise aldım, Brandon benden bir ceket aldı ve ufak bir oyun sahneledik.
Olá, Olive e Brandon.
Hey, Olive ve Brandon.
O Brandon estava a dizer-me uma coisa mesmo engraçada que é mesmo engraçada.
Brandon bana anlattığı gerçekten komik bir şeyin tam ortasındaydı ki gerçekten komikti.
Aquela é a Olive com o Brandon?
Olive ile Brandon mı?
Brandon. "
Brandon. "
É verdade que o fizeste com o Brandon na festa da Melody "Bosta"?
Brandon ile Melody Dipshit'in partisinde birlikte olduğun doğru mu?
Não fiques chateada, mas o Brandon contou-me o que fizeste por ele.
Kızma ama Brandon bana onun için ne yaptığını anlattı.
o Brandon.
Brandon.
Sabias que o Brandon fugiu de casa?
Brandon'nın evden kaçtığını duydun mu?
E aqui estão todos do lado de fora do quarto à espera que eu beije o Todd a ouvir enquanto faço de conta que estou a fazer sexo com o Brandon a pagar-me para mentir por vocês e a chamarem-me todos os nomes existentes.
Ve işte hepiniz buradasınız Todd'u öpmem için yatak odasının kapısında bekleyenler Brandon ile sevişiyormuş gibi yaparken beni dinleyenler yalan söylemem için bana ödeme yapanlar ve bana akla gelebilecek her ismi takanlar.
Ligou para o Brandon.
Ben Brandon.
Tu és o Brandon?
Brandon sen misin?
Agora, eu sei que tu queres fazer a coisa certa, Brandon, de toda a bondade do meu coração.
Pekala ne yapmak istediğini bilmiyorsun ama doğru olan bu Brandon bu yüzden sana bir iyilik yapıyorum ve
- Tu deves ser o Brandon.
- Sen Brandon olmalısın.
- Brandon.
- Brandon.
- Eu sou Brandon.
- Ben Brandon.
Brandon, mano.
Brandon, adamım!
Fala o Brandon.
Ben, Brandon.
Oh, meu Deus, Brandon, lamento muito.
Aman tanrım Brandon. Gerçekten çok üzgünüm.
Sim, este é o Brandon.
Evet, bu Brandon.
Quando Brandon ganhar a próxima, podemos marcar uma luta aberta.
Brandon önümüzdeki maçı da alırsa, dövüşler için yeni bir defter açacağız.
- Vamos lá, pessoal, eu não tenho nada haver com a tua relação com o Brandon.
- Hadi ama, çocuklar. Brandon'la arandaki hiçbirşeyden haberim yok.
Este é o Brandon.
Bu Brandon.
Com amor,... o teu filho Brandon. "
Sevgiler oğlun Brandon. "
Quem ganhou foi o Banty.
Yarışı Brandon kazandı.
Olá! Chamo-me Brandon.
Merhaba, benim adım Brendon.
Peter.
Brandon.
Brandon Mayhew.
Brandon Mayhew.
Chamo-me Brandon.
Adım Brandon.
- Brandon, deixe-nos a sós.
Brandon, müsaade eder misin?
E o Brando na "Ilha do Dr. Moreau"...
Bir de "Dr. Moreau'nun Adası" ndan Brandon- -
Eric, estamos à porta da residência do Brandon Booth agora mesmo.
Brandon Booth'un evinin önündeyiz.
O Brandon viveu com a mãe.
Brandon annesiyle yaşamış.
O Brandon tem registo policial :
Brandon'ın sabıkası var.
O homem tinha capacidades, Brandon.
Peki ama neden? Adamın yeteneği vardı.
- Brandon!
Bilmiyorum.
Estou a rever as câmaras de transito perto do snack-bar, e estou a procurar o telemóvel do Brandon Booth.
Lokanta etrafındaki kameraları gözden geçiriyorum ve Brandon'ın telefonunu izlemeye çalışıyorum.
A garagem onde o Booth foi apanhado, o local onde o corpo dele foi deixado, a casa do Brandon Booth.
Booth'un kaçırıldığı garaj, cesedinin atıldığı yer Brandon'ın evi.
Os atiradores foram atrás do Brandon Booth, porque pensam que ele sabe de alguma coisa.
Saldırganlar Brandon'ın bir şey bildiğini düşünerek peşinden gittiler.
É possível que o Brandon saiba de alguma coisa e não está a dizer-nos?
Brandon'ın bize anlatmadığı şeyler olma ihtimali var.
Encontrem o Brandon Booth.
Brandon Booth'u bulun.
Callen, temos a localização do telemóvel do Brandon Booth.
Brandon'ın telefonuna kilitlendik.
Era o Brandon.
Pekala, arayan Brandon'dı.
Uau. Brandon.
Brandon.
Muito bem, Brandon.
Evet Brandon.
O filho dele, o Brandon.
Oğlu Brandon.
O Brandon não está em casa.
Brandon evde değil.
O Brandon é um kickboxer.
Brandon dövüşçüymüş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]