Translate.vc / Portuguese → Turkish / Brooke
Brooke translate Turkish
2,660 parallel translation
Brooke, espera
Brooke, bekle.
Brooke, desculpa
Hey, kardeşim. Bak, üzgünüm tamam mı?
Brooke, atende
Hadi, toparlan.
Brooke
Brooke.
Está Brooke aí?
Brooke burada mı? - evet.
Brooke, Brooke
Brooke. - Brooke.
Sabes da Brooke?
- Brooke tan mı duydun?
Como está a Brooke?
- Brooke nasıl?
Aposto consigo que ele Está com a Brooke agora
Sana hiçbirşey iddia etmiyorum Şu an Brooke la beraber.
Vão emitir um mandato para a Sua detenção, mas vai levar tempo Encontra a Brooke
Bunlar onun tutuklanmasını garanti eden şeyler, Fakat zman alacak.sen Brooke u bul.
Brooke
Brooke?
Brooke
Hey, Brooke.
Querem convidar uns rapazes? A Brooke tem bigode.
Sizler erkek arkadaşlarınızı da davet etmek ister misiniz?
É como se fosse um rapaz.
Brooke'un bıyıkları var.
Autumn, vai buscar limas, eu vou buscar a tequila e tu tiras a camisa, Brooke.
- Un-unh. Autumn, yürü git biraz limon getir. Ben de tequila kapıp geleyim.
Porque não estás nos bastidores, Brooke?
- Neden kuliste değilsin, Brooke?
A Brooke já me está a amarrotar a roupa da tarde.
Brooke öğleden sonraki giysimi buruşturuyor bile.
Então, vai filmar a Chelsea ou a Brooke.
O zaman git Chelsea veya Brooke'u çek.
As miúdas como a Chelsea e a Brooke só se preocupam com sapatos.
Chelsea ve Brooke gibi kızların tek düşündüğü şey ayakkabılar.
Vê o que a Chelsea e a Brooke...
Chelsea ve Brooke'un yaptığına...
Brooke.
Brooke.
Se ele e a Brooke voltarem à estação de serviço..... então podemos esperar aqui.
O ve Blake benzin istasyonuna geri gelir diye oturup burada bekleyelim.
Brooke?
Brooke?
O corpo que encontrámos na floresta não era a Brooke.
Ormanda bulduğumuz ceset Brooke'a ait değil.
O colar da Brooke. O que encontraste no chão, junto ao carro.
Brooke'un, arabanın yanında yerde bulduğun kolyesini istiyorum.
- E a terceira? - Brooke Lombardini.
- Brooke Lombardini.
A Brooke fez o último turno na noite em que desapareceu.
Brooke kaybolduğu gecenin son vardiyasındaymış.
O cozinheiro disse que saiu poucos minutos depois da Brooke.
Aşçı, Brooke'dan birkaç dakika sonra çıktığını söyledi.
Eu sei que a Brooke ainda está viva.
Brooke'un hala hayatta olduğunu biliyorum.
O suficiente para fazer o sujeito repensar antes de matar a Brooke.
Brooke'u öldürmeden önce yeniden düşünmesini sağlayabilir.
Pois, pistas do colar da Brooke.
Doğru. Kolyedeki ipuçlarını.
- É que o médium disse uma coisa. Que a Brooke se sentia cansada, pesada.
Medyum Brooke'un ağırlaştığını ve yorgun olduğunu söylemişti.
Ele disse que a Brooke está viva, quero acreditar nele.
Brooke'un yaşadığını söyledi. Sanırım ona inanmak istedim.
As hipóteses de encontrar a Brooke viva são escassas.
Brooke Lombardini'yi canlı bulma şansımız az.
Hotch, uma operadora do 112 recebeu uma chamada de alguém que diz ser a Brooke Lombardini.
Hotch, Brooke Lombardini olduğunu söyleyen biri 911'i aramış.
Sou a Brooke Lombardini.
Ben Brooke Lombardini.
Porque iria alguém que não é a Brooke ligar para o 112 dizer que era ela?
Neden Brooke olmayan biri 911'i arayıp aksini söylesin?
Porque mantém o sujeito a Brooke viva?
Neden Brooke'u hayatta tutuyor?
Ainda bem que eu estava enganado em relação à Brooke.
Brooke konusunda yanılmaya razıyım. Hatta bu konuda dua ediyorum.
Onde está a Brooke Lombardini?
Brooke Lombardini nerede?
Está abandonada, eu verifiquei. Pode ser lá que a Brooke está presa.
Brooke'u burada tutuyor olmalı.
Diz-me o que disseste à Brooke Davis sobre estes esboços.
Söyle bakalım, Brooke Davis'e bu taslaklarla ilgili ne söyledin? Ona hiçbir şey söylemedim ;
Não lhe disse nada porque não sei nada.
çünkü bir şey bilmiyordum. Bak, taslakları Brooke'a verdim.
Estás a enganar a Brooke
LSAT ları bok ediyorsun,
Não estou a enganar a Brooke
Bak ben Brookela takılmıyorum.
Brooke
Brooke!
É a Brooke.
Brooke.
Foi daqui que a Brooke ligou para o 112.
Brooke'un 911 çağrısı buradan geliyor.
Dei os esboços à Brooke.
Hepsi bu kadar.
A Brooke foi boa para mim.
Brooke bana iyi davranıyordu. Doğru.
A Brooke também tentou fugir.
Brooke da kaçmaya çalışmıştı.