Translate.vc / Portuguese → Turkish / Brô
Brô translate Turkish
272 parallel translation
Rei Juliano... O próprio... Entra a abrir, brô...!
Gerçek Kral Julien karşınızda.
Cuida aí, brô... não queimes o meu incenso e a minha mirra toda.
Bak ya şu adama. Tütsülerimin ve buhurlarımın hepsini yakma.
Nós temos que ficar juntos nisto, bro'.
Biz birleşmeliyiz, bro'.
- O que você escreve, bro'?
- Pistol : Ne yazıyorsun, bro'?
Não, bro.
Hayır ahbap.
Eu penso que está mesmo apanhado, bro.
Bence sen gerçekten fıttırdın dostum.
Isto é diferente Bro.. não apenas maior.
Bu kez farklı dostum... sadece daha büyük değil.
É por aí, bro!
Sen kazandın birader.
- Numa boa, bro.
Takılıyorum kardeşim.
Aqui está o carro, bro.
Al şunu, gözüm görmesin. Ufaklığa aldım dostum.
Diz-lhe que eu estava lá quando ele alvejou o Baby Brock no MacArthur Park.
Söyle ona, MacArthur Park'ta Baby Bro'yu vurduğunda ben de oradaydım.
- Onde é que ele o alvejou?
Baby Bro'yu nerede vurdu?
- Feliz em vervocê, bro.
- Sizi gördüğüme sevindim.
parece, Sua Eminência. Esse vândalo queria dar-lhe uma bro... como parte de um ritual de iniciação pagã.
Bu holigan sizi putperestliğe kabul töreninin bir parçası yapmaya çalışıyordu.
Meu irmão, até te levo a Miami, se tivesses que ir para lá.
Bro, gitmen gerekiyorsa seni Miami Beach'e bile götürürüm
Irmão, acabei de te salvar a vida.
Bro, hayatını kurtardım.
Yeah, bro, ou explodir algo.
Evet kardeşim bişeylerde yakabiliriz.
Yo, bro.
Kanka!
Tudo bem, bro.
Tamam, kanka.
Como vai o pincel, Van Bro?
Fırça nasıl, Van Gogh?
No teu tempo tinhas de fazer bolachas, Van Bro?
Senin zamanında kek mi pişirmen gerekiyordu, Van Gogh?
Como vai isso, mano?
Naber, bro?
Está em directo.
Canlı yayın bro.
Anda cá, bro.
Gel buraya, kardeşim.
Tu vês uma rapariga de que gostas e a quem tens medo de falar... bro, dá um passo em frente.
Hoşuna giden ama konuşmaktan çekindiğin bir kız gördüğünde... cesurca harekete geç.
- Não, não, meu. está-se bem, bro.
- Hayır, her şey yolunda.
Uma beca para a esquerda, bro.
Sola çekiyorum.
- Bro. - Eu amo-te, bro.
- Seni seviyorum.
Tu eras bastante bom. - Obrigado, bro.
- SağıI kardeşim.
Ei, meu, Estou a tentar dizer-te Que estamos a divertir-nos, bro.
Baksana, eğlendiğimizi söyIüyorum dostum.
- Que bom ver-te, bro.
- Seni görmek güzeI kardeşim.
MENTAL COMO TUDO Está tudo bem, Bro?
HERHANGİ BİR ŞEY KADAR ZİHİNSEL
Estás a elevar rabos e mamas a outro nível, Van Bro.
Van Bro, sen kadınlardan anlıyorsun.
Bom trabalho, Van Bro.
İyi işti Van Bro.
Sou moreno claro, bro.
Hoş bir kahverengi dostum.
Todos confiamos em ti, certo, mano?
Tüm sorumluluğu almalıyız, değil mi Bro?
Só restava uma dessas coisas. Ele morreu, mano! ele está morto, meu!
O gitti Bro.
Quero dizer, os Extremo Bro, são os melhores. Olha para eles.
Yani, çok aşırı, kardeş, en iyi orkestra.
Obrigado, bro.
Sağol, kardeşim.
O resto de nós, não te vamos perdoar, bro.
Ve geri kalanımız, seni affetmeyeceğiz, kardeşim.
Aclama-te, bro.
Sakin ol, dostum.
Desculpa, estes são os meus tomates, bro.
Afedersin, onlar benim taşaklarım, birader.
- Quem não está, bro, sabes?
- Kim korkmaz dostum, bilirsin.
Bro... a casa está vazia.
Bütün bina boş.
Bro.
Kardeşim.
O pai está aqui, bro.
Babam geldi kardeşim.
É a polícia, bro, a polícia!
Polis, bunlar polis adamım!
O que me lembra que a Clothes Over Bro's devia desenhar roupa de hospital, pois não me apanhavam com isso vestido.
Clothes Over Bro's un hastane önlüğü tasarımları da yapması... gerektiğini hatırlatıyor. Bu şeyler içinde ölmek istemem.
Não, na verdade, estou a pensar fazer uma linha de roupa pré-natal para a Clothes Over Bro's.
Hayır, aslında Clothes Over Bro's için bir hamile kıyafeti serisi yapmayı düşünüyordum.
A seguir, apresentamos a última linha da clothes Over Bro's, da estilista Brooke Davis.
Ve şimdi de, Hoes over Bros'un en son dizaynını sunuyoruz... tasarımın sahibi Brooke Davis.
É, melhor que esteja aberta, bro!
Açık olsa iyi olur, dostum!