Translate.vc / Portuguese → Turkish / Bulletin
Bulletin translate Turkish
27 parallel translation
EDITOR-CHEFE
EDİTÖR THE BULLETIN
- Sou do Bulletin.
- Ben Healy, Bulletin'dan.
"Sun-Bulletin Captura a número 50!"
"Sun-Bulletin 50 numarayı ele geçirdi."
Sun-Bulletin? Daqui é o Tatum.
Sun-Bulletin mi?
Agora já não trabalho para o Albuquerque Sun Bulletin.
Şu andan itibaren Albuquerque Sun-Bulletin için çalışmıyorum.
O que lhe faz pensar que o Albuquerque Sun-Bulletin é tudo o que um jovem quer na vida?
Çocuğun hayattan tek beklentisinin Albuquerque Sun-Bulletin olduğunu nereden biliyorsunuz?
Sou do "Bulletin".
Ben Bulletin'denim.
Quase toda a gente em Filadélfia lê o Boletim.
Philadelphia'da herkes "The Bulletin" okuyor.
Ele escrevia num jornal chamado The Bulletin em Sydney.
Sydney'de yayınlanan The Bulletin gazetesinde yazıyormuş.
Pô-la à procura de edições antigas do Law Enforcement Bulletin.
Kanun Uygulama Bültenlerini araşttırmış.
De que jornal é? O Providence Journal Boulton
- The Providence Journal-Bulletin.
E se tivesse levado essa informação a uma autoridade, os seus direitos estariam protegidos, mas, em vez disso, foi ao New York Bulletin... ESCÂNDALO DE CORRUPÇÃO UNION ALLIED... um jornal privado.
Siz o bilgiyi herhangi emniyet teşkilatına sunsaydınız haklarınız sağlam kalacaktı ama siz onun yerine New York Bulletin gazetesine gittiniz ki kendisi özel mülkiyete ait gazetedir.
Um repórter do Bulletin.
Bulletin'den bir gazeteci.
Ben Urich, do Bulletin.
Ben Urich, Bulletin'den.
O New York Bulletin online disse que o policia baleado recobrou a consciência.
The New York Bulletin internet sitesi şu vurulan polis memurunun kendine geldigi haberini paylaşmiş.
Acho que foi por isso que largaste aquele tipo à entrada do Bulletin?
Gazetenin girişindeki adami halleden de sendin o zaman?
Mais do que tu conseguias com o "Bulletin"...
Bulletin'de ulaştığından çok daha fazlasına.
O Bulletin não é mais aquele jornal por que me apaixonei.
Bulletin aşık olduğum gazete değil.
Seu que perdeu o seu posto no "Bulletin".
Bulletin'den kovulduğunu duydum.
O teu homem no Bulletin.
- Bulletin'deki adamın mı?
Talvez até no Bulletin, eu não sei.
Belki Bulletin'de bile, bilemiyorum.
Será um exclusivo do Bulletin.
İlk önce Bulletin gazetesinde yayınlanacak.
Um pequeno lembrete. O exclusivo é do Bulletin, certo?
Küçük bir hatırlatma bulduklarını önce Bulletin gazetesi yayınlayacak, değil mi?
- Somos do New York Bulletin.
- New York Bulletin'den geliyoruz.
Eu tenho trabalhado com o Ellison no Bulletin.
Bulletin'de Ellison ile birlikte çalışıyordum.
Jennifer Many, do New York Bulletin.
Jennifer Many, New York Bulletin'den.
A Karen Page do The Bulletin pareceu gostar.
The Bulletin'den Karen Page'in hoşuna gitti gibi.