Translate.vc / Portuguese → Turkish / Byron
Byron translate Turkish
739 parallel translation
Byron, acho que a tua maré de sorte acabou.
Byron, sanırım zarların neredeyse üşütecek.
Sabes, por vezes o que faz falta é mesmo um pouco de coragem.
Görüyorsun, Byron, bazan biraz ataklık kesinlikle gereken şey.
A cabeça de George Gordon, Lord Byron, o maior pecador de Inglaterra.
İngiltere'nin en büyük günahkarı, George Gordon Lord Byron'un eğilmemiş başına.
- Eu, Lord Byron?
- Ben mi Lord Byron?
Não, Lord Byron.
Lütfen Lord Byron.
Fez com que eu me picasse, Byron.
Kendimi iğnelememe sebep oldunuz, Byron.
Ah, isso é de Byron.
Bu Byron.
Byron não o diria com mais graciosidade.
Byron bile daha ince ifade edemezdi.
- Claro. Quando tinha a idade da Harriet, foi o Byron.
Harriet'in yaşındayken Byron vardı.
Lorde Byron.
Lord Byron.
Gostava de ir ao lugar onde Byron escreveu os seus sonetos?
Byron'un ünlü şiirlerini yazdığı evi ziyaret etmek ister misin?
Foi naquela casa que Byron escreveu "Beppo".
Lord Byron "Beppo" yu şu soldaki evde yazmış.
Em Veneza, no canal onde Byron nadou.
Venedik, Lord Byron'un yüzdüğü kanal.
E aqui O Corsário por Byron.
Ve Byron'ın'Corsair'i.
Rua Lord Byron, 1.
Lord Byron caddesi, 1 numara.
Rua Lord Byron, 1. Ele está lá dentro.
Lord Byron caddesi, 1 numara.
Mas ele vai ter de sair às cinco, e ainda tem a Sra. Byron.
Saat 5'te gitmek zorunda ve içeride Bayan Byron var.
Sra. Byron?
Bayan Byron?
Além disso, tenho o Byron Orlok.
Bende Byron Orlok var.
- Byron, já viu o anúncio nos jornais?
- Byron, reklamımızı gördün mü?
Não acha, Byron?
Sence de öyle değil mi, Byron?
Como disse, Byron?
Ne, Byron?
Assinaram contrato porque eu tinha o Byron Orlok.
Pazartesi, anlaşmayı imzalıyorum, Byron Orlok'a güvenerek.
- Quero falar com o Byron a sós.
- Byron'la yalnız konuşmak istiyorum.
Byron! Não se despediu.
Byron, bir güle güle bile demedin.
Olhe, é o Byron Orlok.
Bak, oradaki Byron Orlok.
BYRON ORLOK AO VIVO E NO ECRÃ EM "O TERROR"
BYRON ORLOK BİZLERLE VE BEYAZ PERDEDE THE TERROR FİLMİNDE
O Byron Orlok.
Byron Orlok.
Byron?
Byron?
Byron, tem uma obrigação a cumprir.
Beni kovdurtmaya mı? Bir sorumluluğun var.
Estou com o Byron.
Byron'la birlikteyim.
Acordo e vejo o Byron Orlok.
Gözlerimi açtım ve Byron Orlok'u gördüm.
O Byron vai ao cinema ao ar livre.
Byron, açık hava sinemasına çıkıyor.
Trato-o por Byron ou por Sr. Orlok?
Byron diye mi hitap edeyim, yoksa Bay Orlok diye mi?
Byron Orlok é o seu nome verdadeiro?
Byron Orlok gerçek isminiz mi?
- O Byron Orok já chegou?
- Byron Orok geldi mi?
- Byron Orlok.
- Byron Orlok.
- Eu estou bem. Mas o Byron...
- Ben iyiyim ama Byron...
Byron, espere!
Byron, bekle bir dakika!
- Espanta-o que eu leia Byron, Doutor?
- Byron'ı okuduğuma şaşırdın mı?
- Näo. Credo! Vejo um búfalo a cavalo!
Bana, Allah'ın kitabını bilen Billy Byron Bix'e bakıyor.
A olhar para nόs do alto daquele cavalo branco.
Billy Byron Bix zina yapmaz.
Billy Byron Bix, que näo é um fornicador.
Beyaz atın üstündeki o adam şatosunu korumak istiyor.
Pensam que continuo a ser Billy Byron Bix, o tenente de..
Önden götürüyorlar. Tekrar doğduğumu bilmiyorlar!
Não vê, Rose? Só lhe ensinei... acerca de Byron, Beethoven, Capitão Blood.
Anlasana, sana Byron'ı, Beethoven'ı, Kanlı Korsan'ı öğretmiş olabilirim.
Byron,
Byron...
" Com Byron e Shelley avançam
" Byron ve Shelley'le başlarlar
Acho que sob essa armadura inglesa há uma paixão que faria do Lord Byron um balconista.
Bence, bu İngiliz görünüşünün altında... öyle bir ihtiras var ki, senin yanında... Lord Byron tekel bayii gibi kalır.
Chamo-me... Ted Byron.
Benim adım Ted Byron.
A olhar para mim, Billy Byron Bix, que conhece a palavra.
O bir beyaz atın üstünde değildir.
A palavra...
Benim hala Billy Byron Bix olduğumu sanıyorlar, teğmenleri...