Translate.vc / Portuguese → Turkish / Búm
Búm translate Turkish
1,313 parallel translation
- Búm!
- Güm.
Búm!
Güm.
No banco de trás, búm!
Arka koltuğa attın!
- Búm!
- Güm!
Búm!
Güm!
- Púm! - Búm!
- Beıng!
Terias uma pequena bomba atómica a fazer "búm".
Küçük bir atom bombası "bum" diye patlar.
E estávamos a divertir-nos. Uma mulher de vestido justo passou por nós, de mamas grandes... bum!
Çok iyi vakit geçiriyordum ve birden dar elbiseli koca göğüslü bir kadın geçti.
Bum, estás casada.
Evlenirsin.
De repente, o Heffron ficou estático.
Birdenbire Heffron duruyor. Bum.
- Explodiram sobre a Alemanha.
Almanya üzerinde bir yerde patladılar. Bum.
Alvo adquirido, bum!
Hedefe kilitlenildi.
Está só à espera que adormeçamos, para depois... pumba!
Uyumamızı bekliyordur ve sonra bum!
Eles põem o caixote perto da letra "M" e, bum!
Koliyi M harfinin yanına koyacaklar ve bum.
E bum!
Sonra birden!
E bum!
Sonra da tam ağzımın ortasına indirdiler.
E disparei... e atingi-o.
Ateş ediyorum, vuruluyor. Bum.
Bum! Em cheio no peito.
Tam göğsünden.
Bum, bum, bum, bum!
Bam, bam, bam, bam, bam!
Avião, bum, cão foge.
Köpek çıktı.
Boom!
Bum!
Agora à direita! Bum!
Şimdi sağdan vurdu!
Atingiram a atmosfera terrestre e pum!
Dünyanın atmosferine inince, bum!
Então, boom... estou em pé, à minha frente... mas não sou eu, completamente.
Sonra bi anda, bum... karşımda kendimi görüyorum. Gördüğüm tam olarak ben değilim.
- Devo apostar nove?
Bum! Ne dokuzu?
Bum!
Buum!
Parece-me que disseram que era uma daquelas... coisas que rebentam, alguma bomba.
Şu tik tak eden, bum bum yapacak, etrafı uçuracak... bombalardan olduğunu söylediler sanırım.
Eu "bum"!
Patlatırdım!
Executive Producer KIM Seung-Bum
Executive Producer KIM Seung-Bum
E "bum"... Partiu-me todos os dentes.
Dişlerimi döktüler.
Pegas nesta caneta assim. Uma caneta normal para escrever. Clica assim e boom.
Bu kalem normal bir kaleme benziyor ama böyle yapınca ve bum!
Começa a ferver. E depois cá vai disto, bum!
Isınmaya başlar sonra da bomban patlar.
E depois, de repente, bum!
ve sonra, aniden, boom!
Encaixado e bum! Está feito.
Oyuk ucu tak, bum, tamamdır!
E agora, continuamos com Doggermouth e Bum Bum no Nickelodeon.
Şimdi Nickelodeon'da "Hançer Ağız ve Bumbum" a geri dönüyoruz...
Já fizeste os teus exercícios, Bum Bum?
Bumbum bugün antrenmanlarını yaptın mı?
Bum!
Bam!
E aqui está a conta. Bum!
İşte hesabınız.
bum!
Bum!
Entendo.
Bum! Anlıyorum.
Só que isso é só daqui a um ano e, entretanto, bum!
Ama buna en az bir yıl var ve o zamana kadar çoktan patlar!
Bum!
Boom!
Volta para Bowery, ó vagabundo!
Çardağa geri dönün, yoksa bum!
Pum-pum!
Bum! Bum!
Ou GQ, ou como é que se chame. dá a volta e, Bum!
Ona "Hey sen G-dog!" dedim ya da adı herneyse.
Acertei-lhe entre os dois olhos.
Bana döndü ve bum! Onu alnından vurdum.
Se recuamos... - Bum!
Geri çekilirsen, bom.
Boom.
Bum.
Um rapaz encontra algo num deserto, ele esfrega-o e boom!
Çölde bir çocuk birşey buluyor, ovuşturuyor ve bum.
Andava a conduzir a alta velocidade sobre o efeito de speed no Central Park - às voltas com os amigos republicanos dele - e sentiu-se tão fascinado com a sua própria imagem no espelho que ficou com tal tesão que rebentou com os calções da Speedo, que ficaram presos na alavanca das mudanças e ele foi parar ao chão.
Anlaşılan, Central Park'da diğer Jön Türkler'le yarışırken inanılmaz bir sürate çıkmış,... dikiz aynasında kendi yansımasını görmüş... ve bu, onu o kadar heyecanlandırmış ki, Speedo şortuna boşalmış... ve sonra vites koluna takılan sıvılar yüzüne sıçramış - bum!
Bum! Iceman faz Monroe andar para trás!
Iceman Monroe'yu geri püskürttü.