Translate.vc / Portuguese → Turkish / Calvin
Calvin translate Turkish
1,752 parallel translation
Mataste o Treinador Miller, Calvin.
Koç Miller'ı sen öldürdün, Calvin.
- Calvin...
- Calvin...
"Calvin, queres ser o tipo que virou as costas à sua equipa por dinheiro fácil, ou o tipo que se manteve leal e ajudou os Mustangs a mais uma última vitória?"
"Calvin, kestirmeden kazanacağın bir miktar para için takıma sırtını mı döneceksin..." "... yoksa sadakatini gösterip son bir zafer için takımda mı kalacaksın? "
Nunca paraste para pensar que talvez não tinha nada a ver contigo, Calvin?
Konunun senle alakası olmadığını hiç düşünemedin mi, Calvin?
"Calvin, tens de te responsabilizar pelas tuas acções".
"Calvin... yaptıklarının sorumluluğunu üstlenmelisin!"
E o 11º jurado é o Calvin Tober. É um estudante de história comparativa.
11 numaralı jüri, Calvin Tober karşılaştırmalı tarih, yüksek lisans öğrencisi.
Conheci o Calvin na noite passada.
Calvin ile dün gece tanıştım.
Descobri uma coisa sobre o 11º jurado, o Calvin Tober.
Dinle, 11 numaralı jüri, Calvin Tober hakkında bir şey buldum.
Calvin Blanchard, Roy Keenan.
Calvin Blanchard, Roy Keenan.
Vestidos Calvin Klein novos e justinhos.
Yeni elbiseler alırım. Üste yapışan kaliteli bir şey alırım.
- Calvin.
- Calvin.
Segura-te bem, Calvin.
Sıkı tutun, Calvin.
Presidente da "Calvini Defesa," um dos maiores fornecedores de defesa da Europa.
Avrupa'nın en büyük silah imalatçılarından Calvin Savunma'nın başkanı.
Vocês querem a tecnologia Cylon. Nós queremos segurança caso as forças do Calvin ataquem.
Sizler Cylon teknolojisini, biz de Cavil'la adamları geldiğinde güvende olmak istiyoruz.
- Estou a tentar fazer, Calvin o ponto que te falta, há ai uma certa futilidade em centra uma vida inteira - O ponto À volta de satisfação de apetites que nunca podem ser satisfeitos
- Söylemeye çalıştığım, Calvin ve senin anlamadığın bütün hayatını tam olarak doyuramayacağın arzuları tatmin etmeye adamanın abes bir tarafı vardır.
Sim, vejo que derramou alguma ambrosia, obrgado, Calvin.
Evet, bakıyorum Ambrosia ikram etmişsin, teşekkür ederim, Calvin.
Penso que deves ir até casa, Calvin, não achas?
Bence sen de evine git, Calvin, ne dersin?
- Conheces o Calvin Willis?
- Calvin Willis biliyor musun?
A questão em relação ao Calvin é que ele pode estar inocente.
Yaşlı Calvin'i bir düşün, gerçekten masum olabilir.
Calvin Willis - 5 anos na prisão
Calvin Willis - Hapishanede 5 yıl
Estou a enfraquecer, Calvin.
Gücümü yitiriyorum, Calvin.
A senhora é a avó do Calvin Willis?
Siz Calvin Willis'in büyükannesi misiniz?
O que quer que tenha para dizer sobre o meu Calvin, não o diga à frente dos filhos dele.
Calvin'im hakkında ne söyleyeceksen umarım çocuklarının önünde söylemezsin.
A Michelle é a mulher do Calvin.
Michelle, Calvin'in karısı.
Eu trouxe o dossiê do Calvin.
Calvin'in dava dosyasını getirdim.
Aquela mulher ali criou o Calvin.
Calvin'i içerideki o kadın yetiştirdi.
POLÍCIA CALVIN WILLIS
POLİS DEPARTMANI CALVIN WILLIS
Como é que conseguiu identificar Calvin Willis como o agressor da sua filha quando nem sequer estava em casa nessa noite?
O gece evde olmadığınız halde Calvin Willis'i nasıl kızınızın saldırganı olarak tanımladığınızla ilgili olarak.
Preciso de saber porque é que deu o nome de Calvin Willis à detective antes de ela começar a investigar?
Sadece, soruşturmaya başlamadan önce dedektife neden Calvin'in adını verdiğinizi bilmem gerek.
Mas a Lucretia também conhecia o Calvin?
Tamam, ama Lucretia da Calvin'i tanıyor muydu?
Calvin.
Calvin.
Avó, já conhece o Calvin.
Anne, Calvin'i bilirsiniz.
E sabia que na altura Calvin Willis tinha uma cintura de 36?
Ve o zaman Calvin Willis'in 36 beden olduğunu biliyor muydun?
Calvin Willis é um secretor tipo O.
Calvin Willis de O tip sekretör.
E decidiu que Calvin Willis era a quem pertencia o sémen num par de boxers quatro tamanhos acima do dele?
Yani sen, Calvin Willis'in kendisine 8 beden büyük bir çift şort külota meni bırakmış olabileceğine karar verdin?
Como pode ter tanta certeza que o carro que viu na noite em que a Lucretia foi violada era o do Calvin?
Lucretia'nın tecavüze uğradığı gece Calvin'in arabasını gördüğüne nasıl bu kadar eminsin?
Não há homem mais vaidoso com o carro que o Calvin Willis.
Calvin Willis kadar arabasıyla böbürlenen bir adam gördün mü?
Calvin, olha só o Luther.
Hey, Calvin. Şuradaki Luther'e bir bak.
Disse à polícia que viu o carro do Calvin à mesma hora em que a mulher jura que ele estava em casa com ela.
Polise Calvin'in arabasını gördüğünü söyledin karısının evde onunla olduğuna yemin ettiği bir saatte.
O Calvin diz que o vão transferir para um prisão de segurança máxima.
Calvin'in söylediğine göre onu güneyde maksimum güvenlikli bir hapishaneye transfer etmek üzerelermiş.
Inventou aquele álibi para o Calvin?
Calvin için burada olduğuna dair yalan mı söyledin?
O facto do Calvin sair nessa noite não me agradou.
Calvin'in o gece dışarı çıkmasından hoşnut değildim.
O Calvin saía todas as noites.
Calvin hep dışarı çıkardı.
E o Calvin sendo como é, voltou para casa.
Calvin, Calvin gibiydi buraya geri döndü.
Juiz Pifer, queria falar consigo sobre um cliente do Graves, Calvin Willis.
Yargıç Pifer, sizinle Graves'in bir müvekkili hakkında konuşmak istiyorum, Calvin Willis.
E o Calvin Willis, um inocente, está preso.
Ve bir masum adam, Calvin Willis, hayat boyu mahkumiyet çekiyor.
Calvin Willis?
Calvin Willis?
Tenho uma chamada a cobrar de Calvin Willis.
Calvin Willis'den karşı ödemeli bir telefon var.
Não podemos ficar aqui mais tempo, Calvin.
Artık burada kalamayız, Calvin.
Não consigo, Calvin.
Bunu artık yapamam, Calvin.
Calvin, lamento.
Calvin, üzgünüm.