Translate.vc / Portuguese → Turkish / Cameras
Cameras translate Turkish
174 parallel translation
Tirem as cameras do meu rosto, por favor.
Şu kameraları, yüzüme doğrultmayın lütfen.
Anne, ache a equipe de cameras.
Annie, biz kameraların olduğu araçta olacağız.
Nós seguiremos você e registraremos com as cameras do caminhão.
Kameraya taktığımız uzun menzilli objektif ile sizi izliyor olacağız.
Você me diz que fugiu da cadeia na frente das cameras?
Yani şu anda iki kaçak ile kamera önünde duruyorum öyle mi?
Podemos usar as cameras da sala de controlo.
Kontrol kulübesindeki kameraları kullanabiliriz.
Se eu puder usar as vossas cameras para cobrir o auditório tenho certeza de que o poderemos achar.
Salonu gözlemek için kameralarınızı kullanabilirsek onu bulabileceğimizden eminiz.
Isso são cameras de vigilância muito caras.
Bunlar pahalı gözetleme kameraları.
Óptimo, a nossa interlocutora está habituada às cameras.
Bu iyi, demek kameraya alışık birisiyle beraberiz.
Pela 1a vez, nossas cameras puderam entrar..... no complexo de treinamento de Duke.
İlk kez, kameralarımızın cesur avcı Creighton Duke'un özel eğitiminin kısa bir bölümünün görüntülemesine izin verildi.
[Chuckles] Nao, eu sou representante de uma produtora de cameras chinesa.
Hayır, bir Japon fotoğraf makinası firmasını temsil ediyorum.
Esperem até o Mitchell estar no centro, as cameras a filmar, e arranquem-lhe a puta da cabeça fora.
Mitchell'in sahneye çıkmasını ve kameraların ona çevrilmesini bekleyip, sonra da lanet olası kafasını uçuracağız.
- Trouxeste o Voigtlander?
Voigtlander camerasını getirdin mi?
- Câmara térmica IV, como pediu. - Disse sem ecrã de plasma líquido.
o sordugun IR ısı camerası plazma ekran olmasını sart koşmuştum.
Vão buscar as cameras!
Kameraları getir!
Podemos usar as cameras de segurança do mercado e nos negócios vizinhos.
Mini marketin ve etraftaki işletmelerin güvenlik kamerası kasetlerini alabiliriz.
Tem muitas cameras.
Her yerde kamera var.
As nossas cameras mostram algo parecido com uma arma.
Kameralarımız çeşitli silahlar gösterdi.
São cameras de segurança para a vossa própria segurança.
Sizin güvenliğiniz için kurulmuş güvenlik kameraları.
Vou perguntar se eles podem tirar as cameras dos vossos quartos, mas as dos corredores não.
Kameraların koridorlardan değil ama odalardan sökülüp sökülemeyeceğini soracağım.
Eles exigiram que as cameras de segurança fossem removidas dos aposentos.
Güvenlik kameralarının odalarından alınmasını talep ettiler.
No casino, apanharam um par de otários com cameras escondidas.
- Ne oldu? Kumarhanede iki kişinin üzerinde gizli kamera çıkmış.
Aquelas cameras vão fazer com que a polícia seja muito cuidadosa.
O kameralar polisi çok dikkatli kılacak.
Estás a mostrar-te às cameras da TV?
TV kameralarına poz mu veriyorsun?
Olha para aquelas cameras e expõe a tua alma.
O kameralara bak ve ruhunu dök.
- Sorria para as cameras, Ice Trey.
- Kameraya gülümse, Ice Trey.
- Nós colocamos micro-cameras.
- Mikro kameralar yerleştirdik.
Dê-me algumas dicas, e eu te darei algumas dicas que como sair melhor com as cameras.
Bana biraz tavsiye ver, Bende sana kamerada nasıl daha iyi gözükeceğini söylicem.
- Nós arrumamos sua sala com as cameras.
- Çalışma yerinin kamerasını hazırladık.
- Eu disse nada de cameras.
- Kamera yok dedim.
Ele detesta as cameras.
Kameralardan nefret ediyor.
Agora, é sua vez de sorrir para as cameras.
Şimdi kameraya gülme sırası sizde.
- Cameras, portões electricos.
- Gözetim kameraları, elektrikli girişler.
A policia tenta identificar o suspeito, nas cameras de segurança
Polis güvenlik kameralarındaki bu görüntülerden şüpheli şahsın kimliğini belirlemeye çalışıyor.
As paredes estão cobertas com centenas de cameras com sensores de movimento sendo essas imagens enviadas para um computador topo de gama.
Koridorlarda yüzlerce, harekete duyarlı kameralar var.
Tem incorporado um detector de movimento Os guardas não podem vigiar 100 cameras ao mesmo tempo então quando a camera apanha algum movimento, a luz acende-se e assim eles podem-nos ver.
Hareket sensörü var, güvenlik 100 kameraya birden bakamaz, o yüzden hareket eden bir şey olunca ışık yanıyor ve bizi görebiliyorlar.
E vê isto. A tua mãe fez isto, de tal maneira que se pode controlar todas as cameras daqui de dentro.
Annenin yaptığı bağlantı, bütün kameraları bu odadan kontrol etmeyi sağlıyor.
Ok e Austin, vais entrar no sistema de cameras, no escritório do Brisbane's.
Austin, Brisbane'in ofisinden bankanın kamera sistemine gireceksin.
- Desligar as cameras..
Kamera pan yapıyor.
Estas mulheres têm o direito de viverem as suas vidas, sem um pervertido qualquer a pôr cameras merdosas nos seus duches.
Bu kadınların gözetlenmeden odalarında yatmaya ve duş yapmaya hakları var. Özel hayatı koruyan yasalar var evlat.
Esta semana meu, cameras, conspirações, e extra-terrestres assassinos do planeta Uther.
Bu hafta ne oldu? Kameralar, adamlar, komplolar ve sıcak gezegenden gelmiş yaratıklarla doldu.
Está bem. As cameras amam-vos.
Kamera seni seviyor.
Acho que o vi na Sala das Cameras.
- Sanırım kamera odasında gördüm.
Todas essas cameras...
Bütün o kameralar...
ELES INSTALARAM CAMERAS DE SEGURANÇA.
Güvenlik kameraları yerleştirdiler.
CAMERAS DE SEGURANÇA.
Güvenlik kameraları mı? Tanrı aşkına.
HÁ OITO CAMERAS SEPARADAS, QUE COBREM TODA A CAVE... INCLUINDO UMA, QUE É DEDICADA AO CORREDOR DO COFRE FORTE.
8 ayrı kamera var, bütün bodrumu gözetliyorlar.
ELES TEM 8 CAMERAS NA CAVE. MAS O MONITOR SÓ PERMITE 4 IMAGENS AO MESMO TEMPO, 4 LIGADAS, E 4 DESLIGADAS.
Bodrumda sekiz kamera olmasına rağmen, gözetim odasında sadece dört ekran var.
COMO MOVEU 1 MILHÃO DE LIBRAS DE DIAMANTES! COMO PASSOU PELAS CAMERAS DE VIGILÂNCIA, PAREDES DE AÇO, E OS SEGURANÇAS! SAÍDAS SELADAS!
Kameraları, çelikten duvarları, güvenlik görevlilerini ve kapalı kapıları aşarak yüz milyon sterlinlik elması nasıl çaldınız?
Cameras Ocultas Coreanas...
Kore gizli kameraları
AS CAMERAS ESTÃO LIGADAS À CENTRAL DE SEGURANÇA, E TEM MESMO UM HOMEM...
Bir tanesi doğruca kasa koridoruna bakıyor.
Podíamos ir chamar as televisões, e de que adiantaria, íamos buscar as cameras, e o resto do mundo podia ver o que se passa aqui, e podiam fazer algo, e como ias conseguir isso, podia ir buscar a rachel watson ela é da BBC
Bir şey, TV de görünmüyorsa yok demektir! Bu yüzden kameraları sokabilirsek Dünya'nın geri kalanı olup biteni görür. Ve bir şeyler yapmak zorunda kalırlar.