English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Cams

Cams translate Turkish

48 parallel translation
Concordo contigo. Para o inferno com os Cams. Eles sabem como cuidar de si mesmos.
Evet, aynı fikirdeyim, eğer bu yaşayan ölülere karışacaksak, eğlenmek için ne yapıyorlar görelim.
Já tens os olhos vazios como os que jazem nos leitos de ópio.
Gözlerin afyon kahvehanesinde yatanlar gibi camsı olmuş bile.
Sob a vítrea, fresca, onda translúcida
Camsı, serin, yarı şeffaf dalganın altında
Agora, notei que o bordo envidraçado onde o cristal derreteu parecia-se depois do Apophis e os seus guardas aparecerem e dispararem por todo o lado.
Şimdi, farkettim de kristalin sıcaktan eriyen camsı kenarları geçit odasının duvarlarına benziyor Apophis ve yılan bekçilerinin gelip ateş ettiği yerlere.
Aqui vemos que o corpo vítreo é composto por uma geleia transparente... com uma rede de fibras de colagénio.
Gözün camsı bölümünün kolajen lif ağlarından oluşmuş saydam bir jöle gibi olduğunu görüyoruz.
A mortificação do humor aquoso levou a uma perda de...
Camsı sıvıdaki bozulma, görüntü kaybına- -
O líquido aqueous e vitreous no olho humano Permite que uma imagem seja reflectida.
İnsan gözünün camsı ve akışkan sıvısı... bir nesnenin içinde yansımasına olanak tanır.
Levaste o meu carro, e devolveste-o sem pára-brisas.
Arabamı aldın, camsız getirdin.
- Levam-te para as traseiras onde estará uma carrinha sem janelas que te levará às Operações.
- Seni arkaya götürecekler. Camsız bir minibüs bekliyor olacak. Seni Operasyon Merkezi'ne getirecekler.
- Ainda tem muito fluído vítreo.
Çok miktarda camsı sıvı kalmış.
Cristais finos e vítrios.
İnce camsı kristaller.
Sem moedas. Nem vidro, nem limitações.
Jetonsuz, camsız, sınırsız.
Tinhas os olhos fechados, embora de vez em quando os abrisses. Tinhas um olhar vidrado e distante.
Genellikle ağzın ve gözlerin kapalıydı ama arada bir telaşla açılırdı ve camsı uzak bakışın olurdu.
Vês que são brilhantes e vítreos?
Nasıl parlak ve camsı olduklarını görüyor musun?
Cristalina, vidrada e semelhança, qual das três principais classes de pedras é formada pelo chamado material moldado da terra?
Görünüşü kristalimsi veya camsı olan üç temel kaya türünden hangisi erimiş toprak parçasından oluşur?
Nesta vinheta restaurada do segundo e último volume de Citizen 14 começamos a ver uma presença feminina, bela, etérea, a que ele chama Opalescência.
Yurtdaş 14'ün ikinci ve son cildinden kurtarılan bu sayfada bir kadının varlığını görmeye başlıyoruz, güzel, ruhani, ona OpalIşıma ismini vermiş. ( Opal : Camsı volkanik bir kayaç )
Queria comprar para ti um pequeno apartamento em qualquer lugar, sem elevador, sem portas, nenhuma janela, e prender-te por uma semana.
Sana dördüncü katta, kapısız, camsız bir yer bulup seni bir hafta içeri kapatmak istiyorum.
Precisamos de uma sala com uma entrada e sem janelas.
Efendim, bize tek girişi olan camsız bir oda lazım.
Já verifiquei todas as grandes cidades, mesmo algumas web cams noutros países... e mostravam todas exactamente a mesma coisa.
Her önemli şehri kontrol ettim, diğer ülkelerdeki web kameraları bile..... ve hepsi tam da aynı şeyi gösteriyor.
Translúcido, cerâmico, vítreo que remonta à década de 20.
Yarı şeffaf, seramik ve camsılar. 1920'li yıllardan kalma.
Tem havido movimento nos satélites ou nas câmaras do estacionamento?
There been movement on the satellite or traffic cams in the parking garage?
A tua tarefa é monitorizar as câmaras do parque para quando o Jack sair.
Your job is to monitor the traffic cams in the garage for when Jack comes out.
Estou a calibrar as câmaras agora, só preciso de libertar largura de banda.
Calibrating traffic cams now. I just need to free up some bandwidth.
Inchaço do humor vítreo.
Camsı cisim şişmiş.
Prisioneiros numa cela sem janelas.
Camsız bir hücrede mahkum.
Então balcões GLASSOS ou madeira zebra?
Camsı veya parke mi istersin?
GLASSOS.
Camsı.
- É um retransmissor de sinal, para as head cams.
- Bir sinyal verici, kafa kameraları için.
- A polícia está a parar todas as carrinhas branca sem janelas.
Polis, gördüğü her camsız beyaz minibüsü durduruyor.
Câmaras "nanny", de segurança, "web cams".
Dadı kameraları, güvenlik kameraları, web kamerası.
Lisinhos como dois Patrick Stewarts, entendes?
Gibi pürüzsüz camsı İki Patrick Stewart, ne demek istediğimi biliyorsun?
"Negro como o mercado de Fat Kams."
"Fat Cams kadar kara," pazarın zanaatı
Ambos os pais tinham as Natal-Cams.
İkisinin de ailesinde Natal-Cam'lardan varmış.
Posso perguntar porque é que não tem lentes?
Niye camsız?
Sujeito de teste 014 nos seus 40s, aparenta estar de boa saúde, e não mostra sinais de dano durante vitrificação.
Denek 014 kırklı yaşlarda. Epey sağlıklı görünüyor ve camsılaştırma sürecinde zarar görmemiş gibi sanki.
Não sou eu quem arrasta passageiros traumatizados para salas de interrogatório em carrinhas sem janelas.
Tramva geçirmiş yolcuları camsız minibüsle sorgu odasına sürükleyen ben değilim.
Deixas mal vistos os tipos que têm uma carrinha sem vidros!
Camsız minibüs sahiplerinin adını kötüye çıkarıyorsun.
Você é vidro.
Sen camsın.
A rainha, deusa.
Kraliçem, tanrıçamsın.
Adoro-te.
Sen benim tanrıçamsın.
Mas continha algumas partículas cristalinas.
Bazı camsı parçacıklarda içeriyordu.
És o poderoso Kauri comandando a floresta.
Dev bir çamsın, ormana hükmediyorsun.
És o meu sonho e a minha deusa.
Sen benim düşüm ve tanrıçamsın.
Preparado para vos meter numa cela sem janelas e com isolamento.
Ses geçirmez, camsız hücreler o kadar küçük ki seninle benim mesafem kadar.
Sabes que és a minha derradeira deusa de RB?
Nihai RB tanrıçamsın biliyorsun.
És a minha maior inimiga.
İntikam tanrıçamsın. *
"mas, você, Josephine, é a minha musa."
" ama sen, Josephine, sen benim tanrıçamsın.
Finalmente.
Camları yuvarlak mıydı yoksa dikdörtgen mi? Ya da camsız mıydı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]