Translate.vc / Portuguese → Turkish / Camâra
Camâra translate Turkish
30 parallel translation
Como uma camâra de televisão.
Televizyon kamerası gibi.
Por isso montei a camâra para desligar a cada 4 segundos, de modo a apanhar toda a gente.
Kameramı her 4 saniyede bir çekmesi için kurmuştum, böylece herkesi çekebilecektim.
Na edição de Abril do Atirador Solitário, fizemos um artigo sobre o novo CCDTH-2138 da CIA, uma micro-camâra com lente de fibra óptica.
Yalnız Silahşör'ün Nisan sayısında, CIA'in yeni CCDTH-2138'si ile ilgili bir yazı yazdık. Fiberoptik-lens mikro-video kamera yani.
Claro que, enviar a camâra é a opção mais lógica, mas o campo eléctrico apaga a imagem.
Elbette kamera göndermek en mantıklı seçim ama elektrik alanı resimleri bozuyor
É a camâra de reciclagem de lixo.
Orası atık öğütme odası.
Aqui é a camâra de descontaminação.
Burası dezenfekte odası.
Têm camâra de video?
Video kameranız var mı?
Tragam só a camâra.
Bucky ile ilgilenmeyin.
Depois afasta a camâra devagar.
Sonra, geri zum, yavaşça.
Como é que sei que há uma bala na camâra?
Kurşunu nasıl biliyordum?
Vais fotografa-los com a camâra da SD-6.
SD-6'nın verdiği fotoğrafla bunların fotoğrafını çek.
- Isto é uma camâra.
Bu kamera.
- Maria, larga a camâra.
- Kamerayı bırak, Maria.
A camâra da cidade literalmente enfiou uma vela acesa no meu cu.
Şehir konseyi popoma bir mum sokup ucunu da yaktı!
Certo, se esta é a camâra, e este é o antigo teatro, então o prédio mais próximo ao beco que liga a rua da igreja é... bem ali.
Eğer bu belediye binası ise, bu da eski tiyatro. Kiliseye çıkan, yola en yakın bina da.... Burası.
Bem, sabes aquele fantasma que te estava a dizer aquele nos arquivos da camâra.
Şu sana bahsettiğim hayalet vardı ya. Hani şehir arşiv salonunda ki.
Eu disse eu penso que foi : "Arranja algum rolo, para a minha camâra,"
Dedim ki, sanırım : "Makinem için film al" diyor.
Eu comprei á Camâra, restaurei-a, e doei-a de volta a ela.
Onu şehirden satın aldım ve restore ettirdim, sonra geri bağışladım.
Se aquilo estivesse na minha rua, a Camâra tratava logo do assunto.
Eğer benim yolumda olsaydı, belediye ilgilenirdi.
Tenho que achar um modo de pôr esta camâra à prova de lobisomens.
Kamerayı dayanıklı hale getirmenin bir yolunu bulmam lazım.
{ \ pos ( 192,220 ) } Devíamos meter-te na camâra de transformação.
Seni dönüşüm odasına sokmalıyız.
Repara, um monte de coisas podem parecer ser humanas até que as vejas num espelho ou às vezes na camâra.
Bu şeylerin çoğu insana benzerler. Ta ki bir kamera veya aynada yansımasını görene kadar.
Toda a gente tem uma camâra, toda a gente está no "YouTube".
Herkesin bir kamerası var. Herkes Youtube'da.
- Sim, exatamente. Quero dizer, a camâra construiu esta casa para eles em 1859.
Kasaba bu evi onlar için ta 1859'da inşa etti.
A camâra mandou-os embora de comboio, ele, a esposa e a filha pequena.
Kasaba, adamı karısını ve küçük kızını katrana bulayıp cezalandırmış.
Agora, Boris Johnson, que é presidente da camâra, decidiu que quer fazer de Londres uma zona de emissões ultra baixas.Isso é fácil, basta livrar-se de todos os autocarros.
Boris Johnson, belediye başkanı, Londra'yı ultra düşük emilim ( CO2 ) bölgesi yapmaya karar verdi. Çok kolay, bütün otobüslerden kurtulun.
É assim tão estranho que esta camâra me dê tanto conforto?
Bu odanın bana huzur vermesi tuhaf mı?
De acordo com a Camâra de Comércio, absolutamente.
Ticaret odasına göre kesinlikle.
Quer dizer que ao contrário dos 900 CCTVs pirateados o ano passado, ou praticamente qualquer camâra de bebé, ou a Ariana Grande e a loja de donut.
botnet tarafından hacklenen 900 kameranın ya da her bebek kamerasının ya da Hadise'nin ve simit sarayının hacklenmesinin aksine mi demek istiyorsun?
Camâra pronta!
Kamera hazır!