Translate.vc / Portuguese → Turkish / Cancun
Cancun translate Turkish
137 parallel translation
Se calhar devíamos chamar a polícia de Cancun pelo rádio.
Sanırım Cancún polisini aramalıyız gemideki telsizden.
Percebes que te arranjei um fim de semana em Cancun com gêmeas ginastas?
Farkında mısın, sana ikiz jimnastikçilerle Cancun'da bir hafta sonu ayarlamıştım?
O Sir Arthur Cancun Doyle insistiu para que viajássemos em primeira classe.
Sir Arthur Conan Doyle birinci sınıfta gitmemiz için ısrar etti.
- Neste verão, em Cancún.
Yaz tatilimi Cancun'da geçirdim.
Adivinhem quem facturou uma hospedeira de 30 anos... a 7600 m de altitude a caminho de Cancun?
Tahmin et kim 30 yıllık hostesi... Cancun'a giderken 7,500 metrede becermiş?
Comeu-me três vezes sem tirar, mas sem obter de mim um não, um sim, nem sequer um gemido, nada que pudesse recordar durante a Iua-de-meI em Cancún.
Beni peşpeşe üç kez sikti, benden ne bir evet, ne bir hayır ne de, bir inilti çıkıyordu. Balayında hiçbirşey onu Cancun'a gitmeye ikna edemezdi.
É um mapa que mostra a localização das sete cidades imaginárias de Fibra, próximo de Cancún, na península do Yucatán.
Yucatan Peninsula'da... Cancun'un yakınında, efsanevi Cibola kentinin olduğu yeri... Gösteren bir haritadır.
- A Cancún, no México.
Cancun, Mexico.
Cancun, Mexico.
Cancun, Meksika.
Queremos dar-te uma viagem paga a Cancun até depois da eleição.
Sana seçim sona erene kadar bedava bir Cancun adası gezisi verecektik.
" Era uma vez uma lésbica, um grande sapato
Bir zamanlar Cancun'lu bir lezbiyen vardı
Trocámos por Cancun.
Cancun'la değiştirdik.
Vi fotografias da viagem dele a Cancun.
Cancun seyahatinden çektiği resimleri gördüm.
Nós poderíamos ir para Acapulco, Cancún... a Bahamas, compre uma 36 polegada TELEVISÃO fixou...
Uzaklara gideriz. Acapulco'ya. Ya da Cancun'a.
Estivemos em Cancún o ano passado, para um concerto dela.
Geçen sene konser için Cancun'daydık.
" Não vamos a Cancun na próxima semana?
" Gelecek hafta tatil köyüne gitmiyor muyuz?
As miúdas de Cancun são loucas.
Cancun'da ki kızlar çılgın.
O Carlos e eu uma vez furámos um colchão de água em Cancun.
Carlos ve ben Cancun'da su yatağını patlatmıştık.
Só tinha de saber se começava no Taiti ou em Cancun.
Sadece Tahiti'den mi yoksa... Cancun'dan mı başlayacağıma karar verememiştim.
Passámos uma semana em Cancun, a fazer sexo todos os dias voltámos para L.A., disseste que me ligavas no dia seguinte, e passaram...
Cancun'da bir hafta geçirdik, her gün harika seks yaptık, uçakla Los Angeles'a döndük ertesi gün arayacağını söyledin. Ne kadar oldu?
Uma das minhas clientes, a Loretta Cancun, dança no Sétimo Véu.
Müşterim Loretta Cancun, Yedinci Peçe'de dans ediyor.
A Cancun diz que o Sétimo Véu Tem uma maneira interessante, de manter a licença de venda de álcool, apesar da falta de controlo na idade dos seus clientes.
Bayan Cancun'un dediğine göre Yedinci Peçe gevşek bir kimlik politikası olmasına rağmen içki ruhsatını kaybetmemenin bir yolunu bulmuş.
A Loretta Cancun diz que o Sétimo Véu tem uma maneira interessante de manter a licença de álcool.
Loretta Cancun, Yedinci Peçe'nin içki ruhsatını enteresan bir şekilde koruduğunu söylüyordu.
Será oportuno, pedir o cancelamento do caso Min.
Sayın Hakim, artık Loretta Cancun'a karşı kamu davasının düşmesini talep etmek için iyi bir zaman mı?
Penso que a sua mulher marcou uma viagem para Cancun para recuperar.
Bence yediğiniz halt ortaya çıkınca karınız Cancun'a tatile çıktı.
Ela e o Keith foram a Cancún por uns dias.
Annem Keith "le birlikte Cancun" a gitti.
Diz-lhe que tenho as fotos de Cancún e que vou criar um Website.
Cancun'daki fotoğraflar elimde ve bir internet sitesi açıyorum.
Recebi um fax sobre uma viagem barata para Cancoon, e pensei que poderias ter sido tu a enviar-mo.
Neyse, sabahleyin Cancun'a giden ucuz bir uçuş olduğuna dair faks aldım. Senin bana ulaşmayı deneyebileceğin aklıma gelmedi.
Sr.ª Cancun, está a prejudicar-se.
Bayan Cancun, lütfen! Kendinize hiç yardımcı olmuyorsunuz.
Para o ano que vem vou para Cancun com os meus amigos.
Önümüzdeki sene arkadaşlarımla Cancún'a gidiyorum.
E se quiseres ir para Cancun vais ter que arranjar um emprego.
Ve Cancún'a gitmek istiyorsan işe girmen gerektiğini biliyorsundur.
Arrancada de uma praia de Cancun.
Bir Cancun Sahilinden çıkardım.
Tentemos Cancun.
Tamam Cancun'a bir bakalım.
Consigo ter-te em Cancun ao anoitecer, a beber margaritas.
Seni gün batımına Cancun'a yetiştirebilirim, margaritalarımızı yudumlarız.
Não faria planos para ir para Cancun, no seu lugar.
Yerinizde olsaydım Cancun'a geri dönme planları yapmazdım.
Desculpa, Shirley mas o meu pai disse que se eu reprovar nesta prova, não vou para Cancun este verão.
Biliyorum Shirley ama babam Jill i teste götürmemi istiyor
Raptámo-lo de um hotel em Cancun.
Onu Cancún'daki bir otelden kaçırdık.
Pergunta sobre Cancun.
Cancun'u sor.
Espera, espera, Tony! Cancun!
Bekle bekle, Tony, Cancun!
Cancun!
Cancun!
O Steve queria que eu te perguntasse sobre Cancun.
Steve sana Cancun'u sormamı istedi.
Cancún?
Cancün'a mı?
- Cancún, Richard.
- Cancún, Richard.
Cancún, México.
Cancún, Meksika'da.
Cancún.
Cancún.
Cancún, porquê Cancún?
Cancún mu? Neden Cancún?
'Clarence e Alabama Vão a Cancún', não achas?
"Clarence ve Alabama Cancún'a gidiyorlar", nasıl sence?
Desvie a heroína por Cancún.
7 kişinin kafasını kesmişler.
Cancún?
- Cancun mu?
- Em Cancun.
- Cancun.
Está a convencê-la a ir para Cancún neste momento.
Şimdi o kızı deniz kenarında bir plaja satar.