Translate.vc / Portuguese → Turkish / Car
Car translate Turkish
1,241 parallel translation
Senhores ministros, se prezais a honra mais que a carreira, se prezais a glória da Rússia, a sua força, grandeza e futuro, indissoluvelmente ligados à grandeza do nome do czar, ide dizer ao imperador que assim não pode continuar!
Şeref, sizin için kariyerden önce geliyorsa beyler Çar'ın kaderiyle çok yakından bağlantılı olan Rusya'nın geleceği, kudreti, gücü, ihtişamı sizin için bir anlam ifade ediyorsa gidip İmparator'a söyleyin, bu duruma bir son verilmelidir!
Se houver empresas de rent-a-car grandes em Cayambe, consigo um desconto através dos meus contactos no jornal.
Cayambe'de yetkili bir kiralama şirketi varsa, gazetedeki bağlantılarım ile... -... indirim yaptırabilirim.
Vejam o S-car-go.
"S-car-go'ya bak."
- Car 54.
- Car 54.
"e os disfarces masculinos não têm segredos para mim. " Sim, fui eu que o segui até casa " só para me certif / car que era, de facto, o ilustre Sherlock Holmes.
Evet, kapınızda sizi izleyen kişi bendim, o zaman emin oldum ki, siz gerçekten de şöhretli Bay Sherlock Holmes'tunuz.
Entra no carro.
Get in the car.
Car... caraças!
Anasını sa... saydığım.
E para Clark... o rei da família... dez anos de polimento com o Regal Car... o polimento da realeza!
Ve Clark için ailenin reisine on yıl yetecek kadar Regal araba cilası! ... araba cilasının lider markası!
É um Lincoln Town Car branco.
White Lincoln Town Car. Yeri V-5.
Entretanto, a nomeação de ministros é uma prerrogativa do imperador.
Bakanlar Kurulu'nu seçmek yalnızca Çar'ın tekelindedir.
Mas se acontecer aquilo, as culpas recairão sobre ele...
Ama böyle giderse, suç Çar'ın üstüne yıkılacak.
Sim, é fraco, cruel, miserável, mas é czar.
Zayıf olduğu, zalim olduğu, acınacak halde olduğu doğru, ama o Çar.
Para a Rússia isto é tudo.
Ve Rusya'da, Çar sözcüğü kutsaldır.
Não pode ser de outra maneira.
Çar'ın itibarına leke sürülmemelidir.
O czar acabará por ser derrubado!
# Çar'a sizi azletmesini söyleyeceğim!
E quando chegaram, já não havia czar.
Ama döndüklerinde çar diye bir şey kalmamıştı.
- Achas que não sei disto?
- Hiç ayı ormana sıçar mı?
Com alguém mais, claro. Chamo o chefe e alguns dos maiores moleques que eu achar e os Babacas Unidos vão te trazer aqui em baixo e, juntos coletivamente vamos te quebrar todo.
Şefi ve bulabildiğim en iri yarı delikanlılardan bazılarını yanıma alırım biz, "bir araya gelmiş otuzbirciler" seni buraya getiririz ve birlikte elbirliğiyle senin ağzına sıçarız.
- De que tamanho disse que eram?
- Bu çarıklar kaç numara demiştin?
Vocês só querem queimar dinheiro.
Siz kadınların tek isteği parayı çar çur etmek.
Porta-cachimbos, mesas de café, suportes de bolos, guarda-livros... cruzes... tábuas para queijo, fruteiras, sandálias à prova de água...
Kaval rafları, kahve masaları, kek tezgahları, rahleler... İsa Peygamberli haçlar güzel bir peynir tahtası, meyve kaseleri, sugeçirmez çarıklar...
Eu cago, mas não posso masturbar-me.
Ben ormana sıçarım, ama iğrençleşmem.
.. usado pelo Czar Nicolau em 1897 em Moscovo.
.. Çar Nicholas tarafından 1897'de Moskova'da kullanılmış.
Se alguma coisa acontecer ao dinheiro da coca, o meu chefe... dá cabo de vocês!
Hele o paraya bir şey olsun... patronum ağzınıza öyle bir sıçar ki... şaşar kalırsınız.
"Olhem aquele S-car-go."
"herkesin dönüp,'S-car-go'ya bak demesini istiyorum."'
- Eu sou o Czar da Rússia.
- Ben de Rus Çarıyım.
" porquê gastar dinheiro a alimentá-lo?
" hastanenin parasını onu besleyerek çar-çur etmeyelim...
Eu, rei e guerreiro, igual entre vós, abençoo o início da construção da fortaleza de Surame.
Ben, sizlerle eşit olan çarınız ve savaşçınız Surami Kalesi inşaatının başlangıcı için hayır dualar ediyorum.
Que o rei se preocupe com a fortaleza.
Çar, surların çaresine bakar. Biz neden endişelenelim ki?
REl E QUERMESSE
ÇAR VE MEŞHUR OYUNU
Grão-senhor, o vosso povo trabalha sem parar. Todas as fortalezas estão restauradas.
Yüce Çar, halkımız durmak bilmeden çalıştı.
Nosso grão-senhor, eu, camponês Torgvadze, anuncio o início da festa.
Gidin o zaman. Yüce Çarımız adına! Ben cahil Torgvadze Berike bayramını başlatıyorum.
Pai, estive hoje na presença do rei. O rei falou contigo?
Baba, bugün Çar'la görüştüm.
Deixai passar os mensageiros do rei!
Çar'ın elçilerine yol verin!
Caminho para os mensageiros do rei!
Çar'ın elçilerine yol verin!
Majestade, permiti-me que me ajoelhe e beije a terra.
Yüce Çar, bırak diz çöküp toprağı öpeyim.
Eu, rei e guerreiro, igual entre vós, mando e ordeno que o choro acabe.
Ben, sizlerle eşit olan çarınız ve savaşçınız ağıt yakmaya son vermenizi emrediyorum.
Um urso caga nos bosques?
Ayılar ormana mı sıçar gibi bir soru bu.
Depois levanta-se e pronto, tem pó.
Birden kalkar ve sıçar.
Estou sem memória, peido-me, não fumo, não bebo e já não fodo.
Hafızam yok, pantolonuma sıçarım, yalnış dişleri takarım, sigara içmem, içki içmem...
Como arame farpado, mijo napalm... e meto uma bala no cu de uma pulga a duzentos metros.
Dikenli tel yer, napalm sıçarım... 200 metreden pirenin kıçına mermi sokarım demek istiyorum.
ele não vale o preço das sandálias.
Çarıkları kadar bile para etmez.
A polícia prussianos foram muito útil. E parece que a autoridades czar você não são menos importantes.
Yetkililer seni Çar ile aynı değerde görüyor.
Na prisão? Como você consegue?
Cesur insanlar, Çarın hapishanelerinde de var.
Vou dormir, comer, beber, cagar...
İçinde uyur, yer, içer, sıçar...
Ou entras nos eixos, ou desaparafuso-te a cabeça!
Kendine gel, yoksa gözlüklerine sıçarım dünyayı bombok görürsün!
Pyle, vê se andas na linha e começas a fazer por me agradar... senão fodo-te duma vez para sempre!
Şaban, eğer kıçını toplayıp adam gibi davranmaya başlamazsan... senin ağzına sıçarım!
Se o Hartman aparece aí e nos apanha... estamos ambos metidos numa grande merda.
Leonard, Hartman gelip bizi bu şekilde yakalarsa... ağzımıza sıçar.
Ponha as ideias em ordem, senão está tramado comigo.
Aklını başına topla yoksa senin ağzına sıçarım!
Pára com as rimas, mas que maldita manha.
Artık kafiye yok, sıçarım bacağına.
E com 12 anos... pediram para que tocasse para o Czar da Rússia.
Ve tam 12 yaşında... Rus Çarı'na konser vermek için izin istedi.