Translate.vc / Portuguese → Turkish / Carro
Carro translate Turkish
83,673 parallel translation
Precisei pegar um táxi, acho que roubaram meu carro.
Taksiyle gelmek zorunda kaldım. Sanırım arabam çalındı.
O carro do Ray estava estacionado na minha vaga. O Corvette.
Ray'in arabası benim yerime park edilmişti.
- O Grande Carro?
Büyükayı'yı mı?
- Chamam-lhe o Carro de Odin.
Ona Odin'in Arabası derler.
Encontramo-nos no carro.
Seninle arabada görüşürüz.
- Levei o teu carro.
- Arabanı aldım.
Levei o teu carro. Segui-o.
Arabanı alıp onu takip ettim.
Tenha a renda para pagar, os pagamentos do carro.
Kiram var, araba kredim var.
Você disse na recepção que estava à procura de um carro.
Resepsiyona bir araba aradığınızı söylemişsiniz.
O seu carro está a chegar, minha Senhora. - Está só a uns minutos. - Tem a certeza que isto é necessário?
Aracınız bir kaç dakika uzaklıkta efendim.
Podes acordar para ires para o carro?
Kalkıp arabaya kadar gider misin?
Vamos lá, vamos pelo menos colocar-te no carro,
Yapma, en azından arabaya bin.
Se não fosse por causa daquele homem leal no carro, neste momento estava morto...
O arabadaki sadık adam olmasa, şimdi ölmüş olabilirdim. Ya da daha kötüsü.
Há uma arma no carro. Vou buscá-la.
Arabada silah var, gidip alacağım.
Há uma arma no carro.
Arabada silah var, gidip alacağım.
O carro vai chegar a qualquer minuto.
Araba her an gelebilir.
Foram vocês que enviaram um carro para mim, hoje de manhã?
Bu sabah bana araba gönderen siz miydiniz?
- Sr. Pallis, eu sei que isto vai soar estranho, mas o DOJ enviou-me um carro hoje de manhã?
Bay Pallis, bunun tuhaf kaçacağını biliyorum ama Adalet Bakanlığı bu sabah benim için bir araba gönderdi mi?
Bem, alguém enviou. A minha assistente recebeu uma chamada hoje de manhã para que esperasse por um carro.
Asistanımı biri bu sabah arayıp araba beklememizi söylemiş.
Tu, McClendon, o teu maldito carro de palhaço.
Sen, McClendon, soytarı grubunuz...
- Para onde? - Digo-te no carro.
- Arabada anlatırım.
- Entra no carro! - Não, não, não.
- Hayır, hayır.
Vai um carro na vossa direcção. Todas as unidades, o alvo está a subir a rampa.
Tüm birimler, hedef rampadan çıkıyor.
O Saul Berenson foi arrastado do carro dele hoje de manhã.
Bu sabah Saul Berenson arabasından sürüklenerek çıkarıldı.
E se estiver planejando fugir de novo, pegue um casaco quente desta vez. Ou o carro alugado.
Tekrar kaçmayı plânlıyorsan bu kez daha sıcak tutan bir mont veya kiralık arabayı al.
- As chaves do carro?
- Arabanın anahtarı? - Şeyde...
Tem uma arma no carro. Vou pegar.
Arabada silah var, gidip alacağım.
Tenho a certeza que é só um mal entendido, mas ele disse que a viu a bater propositadamente com a porta do carro no braço.
Yanlış anlaşımla olduğundan eminim, ama kolunuzu arabanın kapısına vurarak ve bilerek kırdığınızı söyledi.
E pediu um carro de aluguer no hotel para amanhã de manhã?
Ve yarın sabah için bir de kiralık araba mı istemiştiniz?
Vai entrar no carro!
Arabanın içine girecek!
O carro do Inspector-Chefe Kevin Yarborough foi encontrado abandonado à porta da sua casa em Makarra.
Baş müfettiş Kevin Yarborough'un polis aracı terk edilmiş halde, Makarra'daki evinin önünde bulundu.
Seis meses depois, vou à lavandaria e prendo-o à cadeirinha do carro.
Altı ay sonra, çamaşırhaneye gittim onu araba koltuğuna koydum.
Sabia que assim que o carro começasse a andar, ele acalmava.
Araba harekete geçince sakinleşeceğini biliyordum.
Põe-te atrás do volante e bate com o carro
# Direksiyona geç ve vur arabayı #
Ponham-no no carro.
Onu arabasına götürün.
Pare o carro!
Arabayı durdur!
Tem de parar o carro!
Arabayı durdurmalısın!
Nem carro tens, Titus!
Araban yok Titus!
Dentro de um carro-patrulha.
Polis otosunun arkasında.
Entre no carro.
- Arabaya binin.
Vamos arranjar-lhe um carro.
- Seni otoparka götürelim. - Tamam.
Levem-na para o carro.
Arabaya bindirin.
Mariana, localize o carro do Carter.
Mariana, Carter'ın aracını takip edebiliyor musun?
Eles param e eu entro no carro.
Sakin ol biraz.
Mãos no carro. Pernas afastadas.
Eller arabanın üstüne, bacaklar ayrık.
Eu disse para pôr as mãos no carro.
Arabaya yaslanın dedim.
O GPS do telemóvel dele e do carro estão desligados e não consigo contactar os seguranças dele.
Arabasının ve telefonun GPS'i kapalı konumda ve güvenlik ekibindeki hiçbir adama ulaşamadım.
- Nicole, entra no carro.
Nicole, arabaya bin, bebeğim.
Preciso que entres já no carro.
Arabaya binmen gerekiyor, hemen.
Num carro, a pé?
Arabada yada yürüyen birini?
O carro dela avariou.
Arabası bozulmuş.