English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Cerrado

Cerrado translate Turkish

127 parallel translation
O bosque é muito cerrado... Pelo menos, tens a certeza de que a Suíça fica ali á frente?
Hem orman öylesine sık ki, vadiye varınca dört ayak üzerinde yürümek zorunda kalacağız.
Ele espera nevoeiro cerrado acumulado no desfiladeiro.
Geçitte toplanan bulutların dağılmasını bekliyor.
Está nevoeiro cerrado, aqui em baixo.
Burası sisle kaplı.
O esperto farsante está a mudar a sua direcção... dirigindo-se para o mato cerrado junto do pântano... se tomarmos o atalho, podemos apanhá-lo de surpresa.
Bilge scaper direktiflerini değiştiriyor istikamet kesilmiş ot gölü. Biz kestirmeden gidip ona bir sürpriz yapalım.
Como receava, o mato cerrado.
Çalılardan korktum.
Aquele urso fê-los atravessar o mato denso... pelo do pântano, através do bosque cerrado... até ao Ribeiro de Juniper, onde eles o atacaram.
Şu ayı onları meşelikleri geçerken yakalamıştı göl boyunca, çalılıklara kadar Juniper Creek'in sağ tarafında kalıp, ondan kaçarak kurtuldular.
Se juntam sob fogo cerrado... sempre em grupo...
Ağır ateş altında küçük bir bölgeye toplanıyorlar...
Com nevoeiro cerrado, ficavam cegos e desamparados.
Sis bastırdığında, çaresiz ve göremez oluyorlardı.
E não se esqueçam, o General Dreedle quer ver um padrão de bombardeamento cerrado nas fotografias aéreas.
Unutmayın, General Dreedle hava fotoğraflarında sıkı bir bombardıman görmek istiyor.
"face a fogo inimigo cerrado, o Capitão..."
"karşısında takdire değer başarı gösteren Yüzbaşı..."
PHILIP JENKINSON OUTRA VEZ... um dos primeiros westerns de queijo, a que se seguiria Tiroteio no Cerrado Gruyère,... Ilchester'73, e O Queijo que Matou Liberty Valance.
YİNE PHILIP JENKINSON... ilk peynir Western'i. Daha sonra Gruyère Corral'da Düello Ilchester'73 ve Liberty Valance'ı Vuran Peynir geldi.
Iam expelir fogo e explosivos, num ataque aéreo cerrado, que se abateria sistematicamente sobre as cidades nipónicas.
Artık, sürekli hava saldırılarıyla ateş ve patlayıcı saçıyorlar Japon şehirlerini sistematik bir biçimde, birbiri ardına yerle bir ediyorlardı.
Porque quando se bombardeava era o esquadrão inteiro que o fazia, e o padrão era bom e cerrado, e logo os resultados também deveriam ser bons.
Çünkü eğer bombalıyorsanız, bir filoluk bir kuvvet bombalıyorsa ve kullanılan iyi bir saldırı, sıkı bir saldırı modeliyse iyi sonuç elde etmek işten bile değildi.
Zulu 232, temos nevoeiro cerrado aqui.
232 Zulu, burada yoğun sislenme var.
Devido ao nevoeiro cerrado no litoral da Califórnia, vamos aterrar em Salt Lake City.
Kaliforniya kıyılarında oluşan ağır sislenme yüzünden, Salt Lake Şehrine ineceğiz.
Acabo de sair do seu quarto tendo cerrado os seus olhos cansados com esta mão.
O yorgun yaşlı gözlerini az önce bu ellerimle kapatıp, odasından çıktım.
Há uma zona de fogo cerrado deste lado.
Bu tarafta ağır bir ateş alanı var.
Quero fogo cerrado naquelas árvores.
şuradaki ağaçlara doğru yaylım ateşi gerekiyor.
Vamos dar-lhes com o fogo mais cerrado de toda a campanha, mesmo antes de vocês chegarem ao topo.
Onlara savaşın en ağır bombardımanını yapacağız siz tepeyi aşmadan hemen önce.
O nevoeiro estava cerrado e a lua não dizia nada, só observava.
Defans oyuncusunun kalın boynu gibi yoğun bir sis vardı ve ay da hiç konuşmadan olanları izliyordu.
Mas quando ela ia a nadar para o barco, o nevoeiro ficou tão cerrado, que ela não encontrou o barco.
Ama kız tekneye doğru yüzerken, sis yüzünden tekneyi bulamaz.
Tem um ar bastante cerrado. Nada bonito.
Oldukça tıkanık ve sıkıcı görünüyor Stevie.
Esta é uma emergência! Estamos sob fogo cerrado.
Mayday, ağır ateş altındayız.
Estamos sob fogo cerrado em Scout Camp 1.
Mülteci Kampı ağır ateş altında.
Olha. Até o nevoeiro se está a ficar outra vez cerrado.
Bak, şimdi bile sis yeniden kapatmaya başladı.
- Liberta o cadete, o caso está cerrado.
Genç öğrenciyi serbest bırakın. Dava kapandı. Zaten serbest sayılır.
Sob fogo cerrado!
Ağır ateş altındayız!
Temos um carro sob fogo cerrado, precisamos de reforços.
Merkez, ekip arabası ateş altında!
Num nevoeiro cerrado! Depois, fui atingido por uma luz.
Otuz saniye önce siste yolumu yitirmiş gibiydim birden şimşek çaktı.
Riva Losanskaya e a sua mãe fugiram, mas os restantes judeus foram levados ao longo da estrada para o local onde cresce agora este bosque cerrado.
Riva Losanskaya ve annesi kaçmayı başarmışlardı. Ama diğer Yahudiler bugün sık ağaçların bulunduğu yoldan götürüldü.
Por isso, acho que vou ter de manter o meu punho cerrado
Bu yüzden yumruğumu sımsıkı tutmalıydım,
O C-47 apanhou fogo cerrado.
C-47 yoğun ateş altında kaldı.
Está sob fogo cerrado dos jem'hadar.
Jem'Hadar'dan ağır ateş alıyor.
O nevoeiro hoje está cerrado.
Vay, duman bugün çok yoğun, değil mi?
Este lugar está cerrado com tábuas.
Her taraf sıkıca kapatılmış. Tamam.
Está um nevoeiro cerrado.
Göz gözü görmüyor.
Ele estava sob fogo cerrado na altura?
- O sırada ateş altında mıydı?
O poder masculino reside num punho cerrado mas o poder de uma mulher está noutro lugar :
Erkeklerin gücü yumruklarındadır. Ama kadınlarınki başka bir yerdedir.
Dylan, estamos debaixo de fogo cerrado!
Dylan, ağır düşman ateşi altındayız!
Fica com o queixo cerrado, os olhos esbugalhados e começam a vaguear. Ele parte para outro sítio qualquer.
Çenesi kitlendi, gözleri büyüdü, kıvranmaya başladı... ve tamamen bambaşka bir yere gitti sanki.
Os homens estão a ficar sob ataque cerrado.
Adamlarımıza saldırı giderek artıyor.
Enquanto conversamos a SG-9 esta sob fogo cerrado dos Goa'uid, por isso, deixa-te de tretas.
Biz konuşurken, SG-9 ya Goa'uld tarafından yakalanmış ya da ölmüş olabilir,..... o yüzden saçmalamayı keselim, tamam mı?
Acho que devia ser o fulano que realizou o Romeu Deve Morrer e o Fogo Cerrado.
Romeo Ölmeli ve Kurşun filmlerinin yönetmeni olmalı.
Não viste o Fogo Cerrado?
- Polack? Evet onu getireceğim. Kurşunu izledin mi?
Tem o punho cerrado. É o sinal de Levine clássico.
Yumruğunu sıkmış klasik Levine izi.
Conseguiram sair do edifício, mas estão sob fogo cerrado.
Binadan çıktılar, ama ağır ateş altındalar.
Quando pessoas existem sob o mesmo tecto forma-se uma minúscula sociedade... material de novelas... senhores e criados, dançando inconscientemente em passo cerrado... e assim, quando algo corre mal, os traumas convergem.
İnsanlar bir çatı altında yaşayınca küçük bir topluluk oluşuyor. Romanlarda olduğu gibi... efendiler ve hizmetkarlar bilinçsizce uygun adım dans ederken... işler yolunda gitmediğinde... travmalar çakışıyor.
Ele disse-me algo num espanhol cerrado, o Michel gritava em francês com o veterinário.
Henry'den daha çok entrika var. Bana ağır bir İspanyol aksanıyla bir şeyler söyledi. Bu arada da Michel veterinere Fransızca bağırıyordu.
Temos que sair desse cerrado.
Bu sırttan inmemiz gerek.
Cerrado!
Kapalı!
Esperou até estar ele próprio debaixo de fogo cerrado.
Askerleri yaralanana kadar bekledi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]