Translate.vc / Portuguese → Turkish / Charles
Charles translate Turkish
8,989 parallel translation
Não precisamos de contabilidade forense, Hanna. Mas temos de descobrir se a pessoa que assina esses cheques é realmente o Charles DiLaurentis.
- Muhasebeci olmamıza gerek yok Hanna ama bu çekleri imzalayan Charles mı bulmamız lazım.
- Por causa do Charles?
- Charles yüzünden mi?
Quero descobrir algo que ligue este sítio ao Charles. Não quero que ela volte cá, de repente, com a água gasosa.
Burayı Charles'a bağlayan bir şey bulmak istiyorum.
Então, o meu pai está com certeza a falar-lhe do Charles.
Babam Charles'ı gerçekten anlatıyor yani.
O Charles era uma criança.
Charles çocuktu.
Quero mostrar-lhe a fotografia do Rhys... - Do Charles.
Rhys'in fotoğrafını görmeli.
- Muito bem. Olha.
Charles'ın.
Estivemos a seguir um palpite sobre o Charles.
Charles'la ilgili bir ipucu peşindeydik.
Então, o Charles acha que quando resgatou as raparigas... Lhe roubou algo que era dele?
Yani kızları kurtarmanızı ondan bir şey almanız olarak mı görüyor?
Acho que o Charles quer que eu saiba que tal como posso descobrir coisas sobre a identidade dele, ele pode descobrir detalhes da minha.
Bence Charles onun hakkında ben bir şeyler öğrenirken onun da benimle ilgili detaylar bulacağını görmemi istemiş.
O Charles tirou-nos fotografias enquanto estivemos inconscientes.
Bilinçsizken Charles fotoğraflarımızı çekmiş.
Ou outra Casa de Bonecas para o Charles.
Ya da Charles için başka bir bebek evi.
Não me parece que vá agradar o teu sentido de curiosidade em relação ao Charles, o teu irmão.
Ama Charles yani abin hakkındaki merakını pek memnun etmeyecek türden.
- O Charles tem-nos a nós para perder.
- Charles'ın kaybedeceği biz varız.
Nós estávamos drogadas quando o Charles nos tirou a roupa e nos pôs em pose para aquelas fotografias.
Charles elbiselerimizi çıkarıp o fotoğrafları çektiğinde bayıltılmıştık.
Talvez desta vez não deixem o Charles e o seu capanga escapar.
Belki bu sefer Charles'la sağ kolunu kaçırmazlar.
E achamos que pode estar a trabalhar para o Charles.
Charles için çalışıyor olabilir.
E quando vires o Rhys... Aria, digo-te que há uma boa hipótese de que, na realidade, seja o Charles.
Rhys'i bir görsen, Aria emin ol onun Charles olma olasılığı da yüksek.
O tabuleiro age como um cartão perfurado e o tear como um computador, com o Charles Babbage e o John Von Neumann...
Pano delikli kart gibi ve tezgâh da bilgisayar gibi çalışıyor Charles Babbage ve John Von Neumann'ın yarattığı.
É a Tina Charles, com um clássico do "disco sound".
Karşınızda Tina Charles ve klasik disko şarkısı.
Esplêndido, Charles!
- Bu fevkalade bir haber Charles!
"Oliver Torce-Mamilos".
- "Oliver Meme-Büküyor." - Charles!
Charles, seu cretino!
Seni şerefsiz! Evet!
Então segura os tornozelos e pensa no Charles DeGaulle.
O zaman dişini sık ve Charles DeGaulle'u düşün.
Certo, o nosso carro pertence a um Charles Senarak.
Araç Charles Senarak'a ait.
Será o Carlos a herdar o meu Trono.
Charles tahtımı devralacak.
Queres que me case com o Carlos.
Charles'la evlenmemi istiyorsun.
Espero que reconheças, Charles, quão vital o nosso compromisso um com o outro será no futuro.
Charles umarım birbirimize bağlı olmamızın geleceğimiz için ne kadar hayati önem taşıdığının farkındasındır.
Carlos, acho que não compreendes...
Charles sanırım beni anlamadın.
Casarei com o Carlos.
Charles'la evleneceğim.
Como Bourbon, o António tem a melhor pretensão ao Trono depois do Carlos.
Bir Bourbon olarak Antoine'in Charles'tan sonra tahta çıkmak en doğal hakkı.
Se ele juntar os seus apoiantes Protestantes, poderá substituir o Carlos como Rei.
Eğer Protestan destekçilerini toplarsa tahta Charles'ın yerine geçebilir.
Para pôr um fim à ameaça Bourbon, e manter-vos a ti e ao Carlos seguros depois da minha partida, faço qualquer coisa.
Bourbon tehdidine bir son verecekse ve ben öldükten sonra Charles ile senin güvende olmanı sağlayacaksa her şeyi yaparım.
Carlos!
Charles!
Carlos, trazei-me um balde de água.
Charles bana bir kova su getir.
- O Carlos.
Charles.
Sei do que aconteceu com o Carlos.
Charles'la olanları biliyorum.
O Carlos veio falar comigo, porque tinha cometido um erro e estava muito arrependido.
Charles bir hata yaptığı için bana geldi ve büyük bir üzüntü içerisinde.
Quando eu morrer, a Maria e o Carlos governarão, e vós não vos revoltareis contra eles.
Ben öldüğümde Mary ve Charles hüküm sürecek sen de onlara karşı gelmeyeceksin.
O Carlos governará.
Charles hükümdar olacak.
Sei que o comportamento do Carlos te preocupa.
Charles'ın davranışlarının seni kaygılandırdığını biliyorum.
Não me posso casar com o Carlos.
Charles'la evlenemem.
Como posso esperar o mesmo do Carlos?
Aynısını Charles'tan nasıl beklerim?
Se não te casares com o Carlos, o que farás?
Charles'la evlenmeyip ne yapacaksın?
Se deixares a França, outra pessoa terá de cuidar do Carlos.
Fransa'yı terk edersen Charles'ı başka birinin kollaması gerekecek.
Ela cancelou o noivado com o Carlos para o bem dos nossos dois países.
Ülkelerimiz için Charles ile olan anlaşmayı iptal ettirdi.
Então arrisque, Charles. Mas se houver um tipo que não se importe com o seu dinheiro, ele vai apanhá-lo e ninguém irá impedi-lo.
Bu fırsatı kullan, Charles ama eğer paraya zerre önem vermeyen biri varsa seni alt edecek ve kimse onu durduramayacak.
O Promotor chefe Charles Yoon e a Directora de Investigações Hilary Toussard.
Baş Savcı Charles Yoon ve Soruşturma Direktörü Hilary Toussard.
Charles?
Charles?
7041 AVENIDA ST. CHARLES MEIA-NOITE A cada alguns anos, reunimo-nos para celebrar o nosso estatuto... de criaturas mais elitistas do mundo.
Birkaç yılda bir dünyanın en elit yaratıkları olarak biraraya gelip kutlama yaparız ve uzak kaldığımız sürede dikkatimizi çekmeye değer biri olursa o kişiye kapımızı açarız.
Vá.
Charles hadi.