Chien translate Turkish

- Chien.

- Chien.

E se quiser o respeito do Chien, não entre lá.

Chien'in saygısını istiyorsan dışında dur.

Para um ajudante de porão, pede ao Chien.

Bir sintine işçisi istiyorsan, Chien'e sor.

Deixe o Chien cuidar do motor.

Bırak motoru Chien halletsin. Ona iyi bakar.

OK, Chien.

Peki Chien.

Chien fez a vistoria.

Bakım işi Chien'e aitti.

Está a dizer que o Chien se suicidou?

Chien kendini mi öldürdü diyorsun?

Lop-eye Shing diz que você matou o Chien.

Lop-eye Shing, Chien'i sen öldürdün diyor.

A sua antipatia pelo Chien era bem evidente.

Chien'e olan kinin herkesçe biliniyordu.

Vai treinar um novo ajudante para substituir o Chien.

Derhal Chien'in yerine yeni bir işçi yetiştireceksin. Bütün zamanını ayır.

Ela nada disse sobre o Chien?

Chien için hiçbir şey söylemedi mi?

Como o Chien?

Aynı Chien gibi?

Depois, em vez de ir para Xangai, atravessamos o lago, e subimos o rio Chien até China Light.

Nehrin aşağısına, Şanghay'a doğru dönmek yerine, gölü geçeceğiz, ve China Light'e doğru Chien Nehri'ni döneceğiz.

O rio Chien está bloqueado por uma barreira de juncos unidos por cordas de bambu e defendidos por milícias.

İstihbarata göre, Chien nehri bambu kamışlarından oluşan bir barikatla kapanmış ve yedek askerlerce korunuyor.

É o Hsu Chien.

Bu Hsu Chien!

Hsu Chien!

Hsu Chien!

- Eu chamo-me Ah Lun. - Eu Chamo-me Ah Chien.

Adım Ah San.

Ficas bem entregue nas mãos do Hsu Chien. Mas ele é um defensor dos oprimidos.

Hsu Chien buradayken güvendesin, ama kabadayılarla kavga etmeyi sever.

És aquele que o Hsu Chien trouxe.

Sen şu Hsu Chien'ın getirdiğisin.

Esperem, o Chien e o Yu ainda não voltaram.

Bekle, Wang ve Chang dönmemiş.

Sr. Gerente, o Chien e o Yu não voltaram ontem.

Efendim! Chang ve Wang dönmediler.

O Chien e o Yu trabalham muito bem.

Chang ve Wang çok çalışıyorlar.

É por causa do Hsu Chien.

Hsu Chien hakkında mı?

- Outra vez a ser preguiçoso.

- Chien-fu, işleri ihmal etme!

- Chien-fu!

- Chien-fu!

Chien-fu... foste saco de porrada outra vez?

Yine kum torbası mı yaptılar seni?

Hei, chama aqui o Chien-fu.

Chang, Chien-fu'yu buraya getir.

- Sou o Chien-fu.

- Chien-fu.

- Nasceste aqui?

- Babana Chien derler miydi?

Eles dizem que sou pouco esperto por isso faço as tarefas mais dificeis.

Chien'in benim gibi sade insanlar için iyi bir isim olduğunu söylerler.

Chien-fu...

Chien-fu...

Ouve, tu e o Chin-san vão fazer uma pequena demonstração.

Chien-fu, konuklarımız için Bean'le dövüş. .

Chien-fu, vai-te limpar e toma um remédio.

Chien-fu, toparlan, asla iyi olamayacaksın.

Chien-fu, que se passa?

Chien-fu, iyi misin?

Ouve, achas qeu consegues apanhar a tijela?

Chien-fu, kaseyi alabilir misin?

Chien-fu, anda cá.

Chien-fu, buraya gel.

Chien-fu, vais praticar com este rapaz.

Chien-fu, genç ustanın neler öğrendiğini göster.

Chien-fu... não, preciso encontrar um sitio onde não me encontrem.

Chien-fu... sadece bana kalmam için güvenli bir yer bul.

Chien-fu, estou-te muito grato.

Chien-fu, sana borçlandım.

Chien-fu, afasta-te.

Chien-fu, kenarda dur.

- Chien-fu...

- Chien-fu...

Whoow, quando ele está zangado ele luta bem!

Chien-fu sinirlenmiş görünüyor!

Chien-fu é demais, vamos voltar para a escola dele!

İyi işti, Chien-fu! Haydi tekrar Hung-tai'ye dönelim.

Chien-fu, tive que sair em assuntos urgentes.

Chien-fu, hemen gitmeliydim..

- Chien-fu, anda buscar algum chá!

- Chien-fu, çay hazır!

Chien-fu, não consegues vence-lo, foge para longe.

Chien-fu, onu yenemezsin, kaç!

Chien-fu!

Chien-fu!

Chien-fu, és um rapaz muito esperto!

Chien-fu, Bu çok akıllıcaydı!

Chien.

Chien.

O Chien e o Yu já chegaram?

Wang ve Chang geldi mi?

Ok...

Ah, Chien-fu...