English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Chocolates

Chocolates translate Turkish

878 parallel translation
A maioria de nós não tem chocolates.
Çoğumuz çikolatanın tadına bakmamışızdır.
De acordo com o relato de duas meninas... cada criança... descreveu uma linda mulher de branco que lhes prometeu chocolates, atraiu-as a um lugar isolado... onde as mordeu delicadamente no pescoço. "
"İki küçük kızın anlattığına göre, her çocuk kendisine çikolata vereceğini söyleyip tenha bir köşeye çeken ve orada boğazından hafifçe ısıran beyazlar içindeki güzel kadını anlattı."
- Uma caixa de chocolates, por favor.
- Bir paket çikolata lütfen.
Jornais, revistas, chocolates, cigarros...
Gazete, dergi, çikolata, sigara.
Chocolates, se lhe pagarem bem, ou o pé de um Óscar, se o ganhar.
100.000 dolar kazanırsan çikolata, Oscar alırsan sol bacağını verirsin.
Eu estava fazendo Carona para o Texas Por uma questão de óleo Quando Eles pararam por dois chocolates.
Texas'daki büyük bir benzin işi için otostop çekerken iki fıstık kenara çekti. Büyük, sarı bir spor arabaydı.
Aqui tens os teus chocolates e as tuas ridículas revistas de cinema.
Nugatinli çikolataların ve bayıldığın banal sinema dergilerin. Müsaadenizle efendim.
- O Seymour sempre foi simpático. - Comprava-me chocolates.
- Bana Mr. Goodbar çikolatası alırdı.
" Muitos chocolates para eu comer
" Sürüylen çukulata tabak tabak
Tome alguns chocolates, Eliza.
Biraz çikolata yesene Eliza.
Terás caixas deles, barris de chocolates todos os dias.
Bunlardan her gün kutularca, fıçılarca yiyeceksin.
Pensa em chocolates e taxis... e ouro e diamantes.
çikolataları düşün, taksileri... altını ve elmasları.
Se te portares bem e fores bem mandada, dormirás num quarto confortável... terás imensa comida, dinheiro para comprar chocolates e para andar de táxi.
Uslu olur ve sözümden çıkmazsan, doğru düzgün bir yatak odasında uyur... bol bol yemek yersin ve çikolata alacak ve taksiyle gezecek kadar paran olur.
Prometo-lhe, dirá as vogais correctamente antes do dia acabar... ou näo haverá almoço, nem jantar, nem chocolates.
Sana söz, bugün bitmeden sesli harfleri doğru çıkaracaksın... yoksa öğle yemeği, akşam yemeği ve çikolata yok.
Para minha doce irmã, Gina revistas, chocolates e xampu americano.
Tatlı kız kardeşim Gina için magazin, çukulata ve Amerikan şampuanı.
Quando se procura um livro, o mais normal é procurá-lo... num objecto rectângular, como uma caixa de charutos ou de chocolates... ou outro objecto de forma similar.
Bir kitap ararken bakılacak en yaygın yerler köşegen objelerdir. Sigara kutusu veya çikolata kutusu gibi ya da benzer şekildeki diğer objelerdir.
Raios, já o vi comer dez chocolates... e sete bebidas em quinze minutos.
Tam 15 dakika içinde on çikolatalı gofret yiyip yedi kola içtiğini gördüm.
Chocolates, sim.
Şeker, sí.
São chocolates.
Şuna bakın. Şekerleme var.
Queremos ter uma conversa sobre a sua caixa de chocolates chamada : Sortido de Qualidade Whizzo.
Whizzo karışık çikolatalarınız hakkında konuşmak istiyorduk.
Se as nossas verdadeiras escolhas importantes, pudessem ser provadas... como uma caixa de chocolates, então, as nossas decisões perderiam o sentido.
Eğer önemli seçimlerimiz bir çikolata kutusu gibi örnek olarak toplansaydı, o zaman kararlarımız anlamını yitirirdi.
Vai oferecer imensos chocolates!
Bir sürü çikolata veriyor!
- Nos Chocolates Wonka que se compram.
- 5 Wonka çikolatasının içine, onları satın almalısın.
Escondidos entre biliões de Chocolates Wonka... estão cinco Bilhetes Dourados.
Wonka çikolatarının arasına gizlenmiş 5 Altın Bilet olduğu açıklandı.
Vai vender um milhão de chocolates.
Milyonlarca çikolata satacak.
Os Chocolates Wonka... estão a desaparecer... à velocidade da luz.
Wonka çikolataları akıl almaz bir hızla tükeniyor.
Têm descascado chocolates de manã à noite!
Sabahtan akşama kadar çikolata ambalajı açtılar!
Estão a abrir dezanove mil chocolates à hora!
Saatte 19,000 çikolata açıyorlar!
Sou uma masca-pastilhas, mas ouvi falar dos bilhetes... e troquei as pastilhas por chocolates.
Ben bir sakız çiğneyicisiyim, ama biletleri duyduğum zaman sakızı bıraktım ve çikolataya geçtim.
Posso garantir... que esta é a última caixa de Chocolates Wonka... no Reino Unido.
Sizi temin ederim bayanlar ve baylar bu kesinlikle Batı İngiltere'de kalan son Wonka çikolata kolisi.
Querem a sua caixa de Chocolates Wonka.
Wonka çikolata kolinizi istiyorlar.
Suponhamos que há 1.000 Chocolates Wonka, no mundo... e cada um de vocês abriu uns tantos.
Dünyada 1,000 tane Wonka çikolatası olduğunu farzedelim ve yarışma boyunca herbiriniz onlardan belirli sayıda açtınız.
Presidente da Chocolates Lesmoso.
Slugworth Çikolataları'nın sahibiyim.
O menor é este frasco de 55 gramas, para doces, chocolates e até para pequenas cebolas.
En küçük kavanoz, bu 50 gramlık kavanoz şeker, çikolata ve hatta arpacık soğanları için.
Pusemos soldados com a gente da cidade e, após as primeiras horas em que a tensão foi reduzida, cada parte viu que a outra não a ia apunhalar e demos por nós a trocar biscoitos ou chocolates por uma refeição cozinhada por uma das famílias alemãs e elas mostraram-nos fotografias de parentes, sem uniformes, e os soldados rasos mostraram fotografias das suas famílias.
Askerle halkı biraraya topladığınızda ilk birkaç saatlik gerilimden sonra her iki taraf da aniden, birbirlerine zarar vermeyeceklerini anlayınca kendimizi, onlarla galeta ya da çikolata değiş tokuş ederken ya da bir Alman ailesine yemek için misafir olurken bulduk.
Os russos deviam ter passado por um armazém ou por uma fábrica de doces, porque tinham os braços cheios de doces e chocolates.
Ruslar muhtemelen öncesinde Magazin'e ya da şeker fabrikasına uğramış olacaklar ki hepsinin eli şeker ve çikolata doluydu.
Havia lojas e vendiam revistas... e chocolates e bebidas e...
Özel kompartımanlar vardı ve şey satarlardı... aaa, dergiler... ve şekerler... gazozlar ve...
Acreditem, o verdadeiro destino dum homem não consiste apenas em criar meninos. Em todos esses... nascimentos e chocolates, mas sim em ser livre, em dominar e em lutar.
Erkeğin kaderi, çocukları beslemek büyütmek değildir.
Queres provar os meus deliciosos chocolates suíços?
İsviçre'den getirdiğim lezzetli çikolatayı tatmak ister misin? Zürih'den yeni geldi.
Betty Grable, chocolates Hershey, estádios dos Yankees.
Betty Grable, Hershey barları, Yanki Stadyumu. Selam, Joe.
Passo por uma loja dos 300 e compro-te uma caixa de chocolates com cerejas.
Ucuz bir dükkanda durur, sana bir kutu çikolata kaplı kiraz alırım.
- Sim. Você é o único proprietário e dono da companhia de chocolates Whizzo?
Whizzo Çikolata Şirketi'nin tek sahibi misiniz?
-... e gostaríamos de trocar uma palavrinha consigo sobre a sua caixa de chocolates intitulada "Sortido de Qualidade Whizzo"
Whizzo Kaliteli Asorti adlı kutu çikolatalarınız hakkında sizinle konuşmak istiyoruz. - Güzel, evet.
As pessoas não vão pensar que há um sapo a sério nos chocolates.
Halk çikolata da gerçek bir kurbağa olduğunu düşünmeyecek.
Não pode comer chocolates, é diabético.
Bir arkadaşım. O tatlı yiyemez. Şekeri var.
Trouxemos chocolates para si.
Bu çikolatalar sizin için.
Vão derreter como chocolates se eu não terminar isto antes do meio-dia.
Öğleden önce bu işi bitiremezsem çikolata gibi eriyecekler.
Que chocolates são?
Ne cins şekermiş bakalım bunlar.
Meu, quando estive no hospital com o joelho em mil bocados nem uma caixa de chocolates recebi.
Vay be! Hastanede dizim paramparça yatarken, bana bir kutu çikolata bile veren olmadı. - Tubbs.
Tens aqui comida, chocolates, papel de carta, livros, cigarros, sabonete, escova de dentes...
Burada yiyecek var, şeker, kağıt,
Chocolates!
Çikolata!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]