Cigar translate Turkish

Na verdade, Cigar, para ser honesto contigo... não posso dar-te já uma resposta.

Aslında, Cigar, dürüst olmam gerekirse... şu anda sana kesin bir cevap veremem.

E também conheces o Cigar.

Eminim Cigar'ı da tanıyorsun.

Ontem, vim cá com o Cigar e nada feito.

Dün Cigar ve ben yalnız geldik buraya, bir iş çıkmadı.

- Cigar, que tal?

- Cigar, ne haber?

Tu e o Cigar tratam-me do encontro no ginásio?

Bana spor salonundaki randevuyu ayarlar mısınız?

Este é o Cigar.

Bu Cigar.

Até deve existir um Cigar japonês.

Orada bir yerde Japon bir Cigar var.

Porque é que este Le Grande Charuto é tão caro?

Söylesene dostum neden Grand Cigar bu kadar pahalı?

"Le Grande Charuto". É meu.

Grand Cigar, artık benimdir.

Gabriel Cigar.

Gabriel Singer.

Este artigo que ele fez na Primavera passada em Cigar Connoisseur.

Evet, şuna bak. Bu onun geçen ilkbaharda Cigar Connoisseur'da yazdığı makale.

Deve encontrá-la hoje à noite no Velvet Cigar Lounge às sete, ok?

Sana bunu söylememi istedi ve bu akşam seninle saat 7 : 00'de Kadife Puro Odası önünde buluşmak istiyor, tamam mı?

Com Have A Cigar, nós dois sabíamos que não a conseguiríamos cantar.

Have A Cigar ile, ikisi de şarkıyı söyleyemeyeceklerini biliyordu.

A coisa pior é que algumas vezes quando estou... sabe... quando estou a dar um concerto... há sempre alguém que grita :

Hiç bir zaman sevmedim. En kötüsü bazen ben söylediğimde, biliyorsunuz yani konser verirken... .. bir şakacı çıkıp bağırır, "Have A Cigar" ı söyle diye.

Have a Cigar - versão inédita

# Come in here, dear Boy Have a Cigar

Cigar...?

Sigr, sig-raa...

Serão escritos mais artigos como "Massacre em Cigar City".

"Cigar City katliamı" gibi daha çok başlık yazılacak.

O restaurante é excelente Há um "Cigar Lounge" muito bonito.

Restoranı çok güzeldir.

Durante a gravação de Have a Cigar

# They're gonna Love you. #