Translate.vc / Portuguese → Turkish / Cindy
Cindy translate Turkish
1,788 parallel translation
- Para eles matarem a sua mulher e o senhor poder tomar banho com a Cindy de vez em quando.
Karını öldürsünler diye. Böylece günaşırı Cindy ile yüzebilirsin.
- Estou novamente com a minha mulher, a Cindy.
- Eşim Cindy ile yeniden beraberiz.
Sim. E levaram a Cindy a menos de 1 km do nosso acampamento.
Cindy'yi kamptan yaklaşık bir buçuk kilometre uzaktayken aldılar.
E aí a Lacey conta tudo à Mindy e à Cindy.
Lacey bunu Mindy ve Cindy'ye söyleğinde.
Ontem à tarde o Parker ofereceu uma bolacha à Cindy Lou Peeples se ela lhe mostrasse a vagina.
Dün öğleden sonra, Parker Cindy Lou Peeples'a, vajinasını göstermesi karşılığında kurabiye teklif etti.
As crianças estavam no armário das vassouras e o nosso cantino apanhou-os no momento em que a Cindy estava a levantar a bata.
Çocuklar tuvaletteydiler. Hademe onlara doğru yaklaştığında Cindy önlüğünü yukarı kaldırıyordu.
Então, falei hoje com a tua professora e ela contou-me sobre o... acordo com a bolacha que fizeste com a Cindy Lou.
Bugün öğretmeninle konuştuk, ve bana şeyden bahsetti... Cindy Lou'ya kurabiye teklifi olayından. Ah.
A Cindy?
Cindy?
"A Cindy Plumb faz-te vir... " em inglês, espanhol, mandarim e japonês.
Cindy plumb sizi İngilizce, İspanyolca, Çince, ve Japonca boşaltabilir.
Devolva-me a verdadeira Cindy, está bem?
Gerçek Cindy'yi bana geri ver.
Cindy, preciso que repita o que eu disser, está bem?
Cindy? Benim ardımdan tekrarlamanı istiyorum, tamam mı?
Olá, sou a Cindy.
Merhaba, ben Cindy.
O meu tio gostou da Cindy, mas eu fiquei com a Jade.
Amcam Cindy'yi beğendi ama ben Jade'i seçtim.
Cindy Landon, viúva negra.
Cindy Landon - - Kara dul.
Desculpa Cindy, quando ele entra em modo de macaco, não há como o parar.
Üzgünüm, Cindy. Maymun olduğunda onu durdurmak imkansız.
Sabia que Casey não... teria nada a ver com uma tal Cindy Sheehan, com o protesto, ou nada como o que lá acontecia.
Casey'nin Cindy Sheean tarzı protestoculara işi olmazdı.
A Cindy não acabou o liceu.
Cindy lise mezunu değil.
- Cindy, quer você dizer. - Seja o que for.
- Sanırım Cindy demek istediniz.
A Cindy saiu daqui às 3h10 com o resto das pessoas.
Cindy binadan herkesle birlikte saat 03 : 10'da çıktı.
É a Cindy.
Bu Cindy.
Sabe se a Cindy tinha mais algum problema aqui no bar?
Cindy'nin kulüple ilgili başka problemleri var mıydı?
O marido da Cindy estava a dizer a verdade.
Çocuklar, bankayla konuştum.
Ele investiu tudo no negócio e perdeu as poupanças e a casa.
Cindy'nin kocası doğru söylüyormuş. Her şeyini işe yatırmış. Birikimlerini ve evini kaybetmiş.
Acho que a Cindy fugiu.
Bence Cindy kaçtı.
A Cindy nunca falou nela.
Cindy ondan hiç bahsetmedi.
A Cindy pagou 14 mil dólares do cartão de crédito, o mês passado.
Karınız geçen ay bir kredi kartına 14.000 dolar yatırmış.
A Margot está morta e a Cindy desaparecida.
Margot öldü, Cindy kayıp.
A Cindy e eu temos os nossos problemas, mas ela jamais faria isso ao Noah.
Cindy'yle problemlerimiz var ama bunu Noah'ya asla yapmaz.
Estivemos a verificar os dos turnos da Cindy.
Hepsini Cindy'nin vardiyalarına karşı çapraz denetime aldık.
Há muitos clientes com cadastro, mas nenhum deles esteve lá na noite em que ela desapareceu. Por enquanto.
Birçok müşterinin sabıka kaydı var ama hiçbiri Cindy'nin kaybolduğu gece orada değilmiş, şimdilik.
A Cindy tem três clientes VIPs.
Cindy'nin üç özel müşterisi var.
A Cindy despediu-se há 5 meses, mas você continuou a ligar pelo menos duas vezes por semana.
- Cindy işi beş ay önce bıraktı ama siz haftada en az iki kez orayı aramaya devam ettiniz.
Não, eu nunca faria mal à Cindy.
Bakın. Cindy'yi asla incitmem.
- O que diabo é isto, Cindy?
Bu da ne Cindy?
Não queria que nada atrapalhasse encontrarem a Cindy.
Cindy'yi bulmanızı engelleyecek bir şey yapmak istemedim.
Talvez ela tenha avisado um dos seus clientes como fez a Cindy Peterson.
Belki Cindy Peterson'ın da yaptığı gibi müşterilerden birine söyledi.
O que tem a Cindy a ver com isto?
- Cindy'nin bununla ne ilgisi var?
Margot Hennessey está morta e a Cindy está desaparecida e você, meu amigo, é o elo comum entre as duas.
- Margot öldü, Cindy kayıp ve sen de ikisi arasındaki bağlantısın.
O meu único problema com a Cindy era ela não querer sexo.
Cindy'yle yaşadığım tek problem başkasıyla yatmamasıydı.
Só queria confirmar que usou o carro dele para ir buscar a Cindy ao trabalho na sexta-feira à noite.
Geçen Cuma, arabasını Cindy'yi işten almak için ödünç aldığından emin olmak istiyorum.
Eu não fiz nada à Cindy.
- Cindy'ye hiçbir şey yapmadım.
Pedi dinheiro emprestado à Cindy há uns tempos para comprar medicamentos para a minha mãe.
Bir süre önce Cindy'den borç para aldım. Annemin ilacı için borç verdi.
Não. Acho que tentou pedir dinheiro emprestado à Cindy e, quando ela disse que não, você matou-a.
- Bence Cindy'den para almaya çalıştın ama vermeyince onu öldürdün.
Depois, ela disse-me que ia deixar o bar.
Sonra Cindy bana işi bırakacağını söyledi.
Há cerca de 15 minutos. Os mergulhadores encontraram o corpo da Cindy.
On beş dakika önce dalgıçlar Cindy'nin cesedini buldular.
Quando ela acordar amanhã, vai ver-me, mas o filho da Cindy...
Sabah uyanacak ve beni görecek. Ama Cindy'nin oğlu- -
Então, a mãe da Cindy está morta?
Yani... Cindy Mather öldü mü?
Era o que dizia a Cindy.
Cindy öyle dedi.
Cindy Jansen.
Cindy Jansen.
Excepto a Cindy.
Cindy hariç.
Tina tem trabalhos de casa, Cindy fugiu do noivo e Marie, bem, Marie cobra por hora.
İçecek birşey ister misin? Evet.