Translate.vc / Portuguese → Turkish / Cip
Cip translate Turkish
1,155 parallel translation
Alguém alertou a Unidade Especial?
Çalıntı cip bildiren var mı?
Corre logo para o carro, arranca e abre-me a porta.
Sallanma! Aşağıda bir cip ve 4 eleman var. Hemen arabaya geçip, bana zaman kazandıracaksın.
Tem alguns traços distintivos, além da palavra "jeep" marcada na testa?
Ayırıcı işaretleri var mıydı... alnının üzerindeki cip izinden başka?
Ouve esta. Temos o jipe em que o Patton andou, na Sicília.
Ve bir de, Patton'un Sicilya bölgesinde gezindiği cip var.
Perconte, arranjas-me um jipe?
- Perconte, bir cip bul. - Üzerindeyim.
Preciso dum jipe com maca no posto de comando.
- Ordugâh'ta bir cip lazım olacak. - Gözlerinizi dört açın!
- Não és motorista do Sink?
- Sen Sink'in cip şöförü değil misin? - Yani?
É um jipe pequeno.
Küçük bir cip. SFA.
Caminho dos jipes.
Cip yolu.
Então, pensas que os Shepherds perderam a vida por causa do jipe?
İnsanlar neyi riske attığını bilmeden kavgaya girer. Yani Shepherd'lar bir cip için mi can verdi?
" Jipe verde.
" Yeşil cip.
Ok? Olha também para o "S" em "SUV" e "Sunday."
Bir de "cip", "pazar" ve "Shepherd" daki p'ye bakın.
Por que razão o jipe passou os carris?
Asıl soru : Cip neden rayların üstündeydi?
100 chips.
100 çip.
Cinco chips adicionais.
Ek olarak beş çip daha.
Aqui diz que ela tem um implante na base do pescoço.
Burada, boynuna yerleştirilmiş bir çip olduğu yazıyor.
Este chip é encontrado no centro de investigação militar.
O çip askeri bir araştırma tesisinde bulundu.
O chip está em posição, Sua Garreza.
Çip tam pozisyonunda.
Porque lhe meti um chip no esqueleto durante a reconstrução.
Onda değişiklikler yaparken bir çip yerleştirdim.
- Onde está o chip?
- Çip nerede?
Deve haver uma brecha na couraça de Sentain.
Sentain'ın zırhında bir çip olmalı.
As experiências médicas e o implante que lhe puseram no pescoço.
Deneyler yüzünden. Ensesine yerleştirilen çip yüzünden.
Quando eu fui raptada, puseram um chip no meu pescoço, e deparei-me com um grupo de mulheres no RUOV às quais tinha acontecido o mesmo.
- Mulder, kaçırıldığımda enseme bir çip yerleştirildi. Sonra aynı şeyleri yaşamış bir grup kadınla tanıştım.
Um chip de inteligência artificial.
Suni Zeka çip.
- Uma réplica andróide.
- Ensene çip yapıştırıldı.
Se não tiver intenção de te ferir, o "chip" não actua.
Seni incitmeye niyetim olmadığında beynime soktukları çip hiçbir şey yapmıyor.
Se eu não tivesse este chip, já te tinha morto há muito tempo.
Kafamdaki bu çip olmasa seni çok uzun zaman önce öldürürdüm.
- Não, o chip está aqui.
- Aslında çip burada.
Esse chip está profundamente instalado no seu cérebro.
Çip korteksin çok derinine gömülmüş.
O chip.
Çip.
Um chip na minha cabeça.
- Kafamda çip var.
Na verdade, o chip está aqui, ligado ao teu sistema nervoso central... através do nervo torácico.
- Aslında çip burada. Göğüs sinirlerin üzerinden doğruca merkezi sinir sistemine bağIanıyor.
Chips para toda a gente, então?
Demek herkeste çip var.
Então... a gente fala sobre o chip quando eu voltar.
O halde çip işini döndüğüm zaman hallederiz.
William o Sanguinário com um chip.
Kanlı William'ın kafasına çip takmışlar.
Não tem curiosidade em saber que chip é aquele que puseram no pescoço do rapaz?
Bu çocuğun ensesine konan çip hakkında hiç meraklı değilsin.
Mesmo se convencêssemos os pais, quanto tempo seria preciso para que o chip desaparecesse misteriosamente?
Onu dışarı çıkarmamıza ailesini ikna etsek bile, boynundaki çip gizemli bir biçimde ortadan kaybolmadan önce ne kadar vaktimiz var?
- Que é do jipe?
- Cip nerede?
O jipe já aí vem, aguenta-te.
- Cip yolda geliyor. Dayan.
Maldito motorista.
Kahrolası cip şoförü.
- Vira aqui á direita.
-... sevişen 2 çip gördün mü?
Estou na cozinha a comer cereais durante mesmo cinco minutos.
- Bir çip var. - Mutfaktaydım. Daha uyanalı beş dakika falan olmuştu.
- Puseram um "chip" na tua cabeça?
- Hayır. - Kafana çip takmadılar, değil mi?
Olha lá, cabeça de fósforo, eu não tenho um "chip" na minha cabeça.
Dinle, sarı kafa. Benim beynimde çip yok.
Por causa desse "chip"?
Katandaki çip mi?
Tens um "chip".
Kafanda çip var.
"É melhor portarem-se bem, senão podem castigar-vos algum dia!"
"Uslu durun çocuklar. Yoksa bir gün size de çip takarlar."
Desde que aquele "chip" esteja lá, ele não pode fazer nada.
Pek sanmam. Spike, kafasında çip olduğu sürece bana zarar veremez. Hiçbirimizi incitemez.
Tu não queres fazer isso.
- Kafamdaki. Kafamdaki çip.
Se não te aleijar, o "chip" não funciona.
Seni kendim öldürmezsem çip beni çarpmaz.
Este jipe apareceu do nada...
Birden bir cip çıktı.