English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Cobrá

Cobrá translate Turkish

3,591 parallel translation
E eu estou ansioso por cobrá-la.
Borçlarımı toplamayı dört gözle bekliyorum.
Certo, ouçam todos, estamos três meses atrasados nas entregas e ele vem cobrá-las.
Pekala, herkes dinlesin, teslimatı üç ay geciktirdik ve malı almaya geliyor.
- Sim... - Venho cobrá-lo.
- Bunu istiyorum.
Sou cobra, como ratos.
Ben yılanım. Fare yerim.
- Acho que uma cobra o mordeu.
- Sanırım yılan soktu.
E achaste que era boa ideia, conduzir o teu Torino Cobra contra um muro de contenção.
Torino Cobra'yı bir istinat duvarına sürmenin iyi fikir olduğunu düşünmüştün.
Brincava às "escondidinhas da cobra" com a enfermeira.
Hemşiresiyle aşna fişne yapıyorlardı.
Urso Cobra 3-1-9 chama Mãe.
Sergei : Bear cobra, 3-1-9. Anneyi arıyor.
Câmbio.
Bear cobra, 3-1-9
Urso Cobra 3-1-9 chama Mãe.
Anneyi arıyor.
Ela cobra dois dólares por uma canzana.
İki dolara köpek usulü yapar!
Lembrem-se mais... mais... mais movimentos tipo cobra.
Unutmayın daha da fazla yılanımsı hareketler.
Gostava de ter uma cobra grande assim.
- Öyle büyük bir yılan isterdim.
Talvez morrer no rancho por causa de uma mordida de uma cobra fosse melhor do que por um disparo acidental na cabeça de uma espingarda velha num celeiro frio.
Belki de bir çiftlikte bir yılanın ısırması sonucu ölmek soğuk bir ahırda eski bir tüfekle kafana sıkılan bir kurşunun açtığı yara yüzünden ölmekten iyiydi.
Cobra!
YıIan!
Quando fores para a cama com uma cobra, Não te surpreendas se fores mordido
Yılanla yatağa girdiğinde ısırılırsan şaşırmayasın.
Tu não és nada para além de uma cobra maldita na relva.
Sinsi bir yılandan farkın yok.
Cobra sorrateira é pouco.
- Pis yılan.
Se eu não posso curar, não posso cobra-lo.
Kıçımdan bile gelse umrumda değil. Tedavi edemem, para kazanamam.
O que você cobra?
Ve iyileşene kadar orada kalabiliyorlarmış
Com uma cobra à volta do pescoço.
Boynunda bir yılanla.
Cobra na relva.
Yılan çimende olsun.
Uma vez tive uma cobra.
Bir zamanlar bir yılanım vardı.
Cobra o dobro de qualquer outra armaria da cidade!
Şehirdeki diğer silahtarlardan iki katı daha fazla para istiyor.
Em Italiano, a palavra para "cobra" significa "a pila do demónio".
İtalyanca "yılan" demek "şeytanın çükü" demekmiş.
Só tens que curtir isto. Não sou julgador e sombrio, mano. É só que eu encontrei a pele de uma cobra duas horas atrás.
İçini baysın diye söylemiyorum, iki saat önce bir yılan derisi gördüm.
A sério, não entres. Está aqui uma cobra.
Ciddiyim gelmeyin, yılan var burada.
Fode-te, cobra!
- Geber şerefsiz!
Ela foi mordida por uma cobra!
Yılan ısırdı!
Ouve, Brenda, respira bem fundo, e descreve-me exactamente como era cobra.
Dinle Brenda, derin bir nefes al,... ve yılanın tam olarak nasıl göründüğünü bana söyle.
Creio que vi alguém chamar-vos cobra em frente àquela gente toda.
Sanırım tüm o insanların önünde sana yılan diyen birini gördüm.
Sabes, eu estava de olho na cobra errada. Tu és a perigosa.
Yanlış kişiye dikkat ediyormuşum.
Legalmente, não se cobra, e todos levam as suas próprias bebidas.
Yasal olarak, bir şarj edemez, herkes kendi içecekler alır.
- Não há cobra real, verdade?
- Siz kral kobralar, değil mi?
Esse tipo de cobra só se encontram no Extremo Oriente.
Kral kobra Uzak Doğu karşılaştı.
Ele cobra-te um bobó semanal.
Her hafta kayışları yağlatıyor, ne beleşi?
Só mais uma palavra, cobra, e deixo-o aqui para os corvos.
Tek kelime daha edersen, yılan seni burada kargalara bırakırım.
A polícia estadual cobra $ 80, por isso todos vêm ter comigo.
Eyalet polisi 80 dolar alıyor, bu yüzden herkes bana geliyor.
Bem, estou sempre atrás de uma cobra. Eu não gosto delas por perto.
Ben hep yılanları izlerim civarda olmalarını istemem.
Em meia hora, esta cobra é capaz de tirar o seu dinheiro todo.
Göz açıp kapayıncaya kadar her ne satıyorsa sana aldırır.
Esteve o tempo todo a esconder-se como uma cobra.
En başından beri, bir yılan gibi saklanıyormuş.
Podia ficar conhecido como o Deus-cobra.
Kendileri yılan tanrısı olarak bilinir.
Vai precisar de outra cobra, eu hoje vi uma.
"Bana başka yılan lazım" Bugün bir tane gördüm.
Deixe-me ver essa cobra.
Şu yılana bir bakayım.
Estava de olho na cobra errada.
Yanlış kişiye dikkat ediyormuşum.
Olhos de cobra.
Hep yek.
cobra mais.
Her seferinde daha fazla para alıyor. Artık onun sahtekar olduğunu düşünüyorum.
Não tem muita piada em comer cobra, meu.
- Sence bu komik miydi? - Yılan yemenin bir komik tarafı yok adamım.
A cobra que come o próprio rabo.
- Kendi kuyruğunu yiyen yılan vakası.
Foste muito má durante muito tempo e agora só te conseguem ver como... uma cobra.
Uzunca bir süredir kötülük yaptın ve artık seni bir yılan olarak görüyorlar.
A merda da cobra.
Sıçtığımın yılanı. Ne ki o?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]