English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Coffee

Coffee translate Turkish

139 parallel translation
Posso preparar Irish coffee, se quiser.
- İstersen İrlanda kahvesi bile yapabilirim.
Estou no Coffee Cantata. 931-0770.
Kafe Cantata. 9310770.
Ela trabalha no Café Pot Coffee.
Yolun karşısındaki Kahve Fincanı kafesinde çalışıyordu.
Precisas é do meu café irlandês.
Sana bir İrish Coffee yapacağım.
Há um lugar ali chamado Stuperview Coffee Shop.
"Stupa Manzaralı Kafe" adındaki yerde.
Coffee, mas acharam que era calmo de mais.
Beni fazla gevşemiş buldular.
Pronto, e a minha máquina de café?
Tamam, benim'Mr.Coffee'nerede?
Mas a Avó tem uma taça enorme com rebuçados de café.
But Grandma has that big bowI of Coffee Nips.
Eu e o Seth estávamos num grande primeiro encontro.
Seth'le, Coffee Shop'taki ilk randevumuz çok iyi geçiyordu.
"A cup of proper coffee in a copper coffee cup."
Kalın kahve kabında koyu bir kahve.
Ela estava a sair de algo como um "coffee shop"
Kafe gibi bir yerden çıkıyordu.
Há poucos meses, ela Ligou a dizer que tinha um emprego no Café Seattle's Best
Birkaç ay önce aradı. Seattle Best Coffee'de iş bulmuş.
Então, vou esperar por ti no Domingo... no Mall Road Coffee House, as 4 horas.
Pazar günü seni saat 4'te, Mall Road Kahve Evi'nde bekleyeceğim.
Ele disse que trazia um Mercury Sable bege e que me ia buscar ao "Coffee Haus", às 19h00.
Peki o olduğunu nereden biliyorsun? Bej bir Mercury Sable'le gelip beni 7'de kafeden alacağını söyledi.
Talvez tenha um Mr. Coffee para um, mas não esperes demais.
Bir yerlerde bir bardaklik Mr Coffee olacak ama yine de çok heyecanlanma.
Irish coffee!
İngiliz mi?
Conheci-o numa coffee shop em Amesterdão.
Amsterdam'da bir esrar barında tanıştım.
Posso fazer disto um Irish Coffee?
İrlandalı kahvesi alabilir miyim?
Abigail Folger, a herdeira de Folger Coffee, 25 anos
Abigail Folger, Folger Coffee'nin varisi, 25.
Ela fazia "coffee-housing" o tempo todo.
Kadın kahvedeydi sanki.
Têm Irish Coffee. Vais adorar.
İrlanda kahveleri var.
Estamos no Coffee Bean, como dissemos.
Konuştuğumuz gibi, Coffee Bean'de.
Talvez tenha um Mr. Coffee para um, mas não esperes demais.
Bir yerlerde bir bardaklık Mr Coffee olacak ama yine de çok heyecanlanma.
Quero ir ao café Bean... onde discutimos os nossos problemas, que são absolutamente sem solução.
Coffee Bean'e gitmek dostlarımla çözümsüz sorunları tartışmak istiyorum.
Estamos no Café Bean e não há solução.
Coffee Bean'deyiz ve çözüm yok.
Café e bolo.
Coffee and Pie.
Café e bolo, oh meu?
Coffee and Pie, Oh My?
Posso fazer-lhe um Irish-Coffee, mais tarde.
Daha sonra bir İrlanda kahvesi yapabilirim.
- Estamos num Coffee Bean!
- Kahrolası Coffee Bean'deyiz!
- Não é demais? Cafeteira Jura Cupresso Expresso?
The Jura Capresso S8 Espresso Coffee makinası?
É curioso perguntares.
Sorman çok hoş. Coffee Bean'deydik.
Estávamos no Coffee Bean aquele em Larchmont Village, onde os bolos são de morrer.
Hani şu Larchmont Village'daki, uğrunda ölünecek leziz pastaları yapan yer.
Um jingle para magnatas do café internacional, a corporação Duncan Hills Coffee.
Uluslararası bir kahve markası, Duncan Hills Kahve şirketi için yapılan bir jingle.
Duncan Hills, Duncan Hills Duncan Hills Coffee
~ Duncan Hills, Duncan Hills Duncan Hills kahve ~
Pouco tempo depois do Massacre do Festival do Jingle da Duncan Hills Coffee em Batsfjord todas as outras companhias de café foram à falência.
Batsfjord Massacre Festivalinde, Duncan Hills jingılından bu yana çok az geçmesine rağmen diğer firmalar yok oldu.
Acho que o nome dela é Chloe, trabalha no "Cosa Coffee" na 78ª.
Sanırım adı Chloe- - 78.Caddede Cosa Coffee diye biryerde çalışıyor
- Se calhar é melhor deixar-te numa "coffee shop" ou assim...
İstersen seni bir kafeye falan bırakayım.
Disse que conhecera a Emolia ontem, no Sid's Coffee.
Emolia ile dün Sid's Coffee'de buluştuğunu söyledi.
Em frente ao Sid's Coffee.
Sid's Coffee'nin karşısı.
Ouvi dizer que nem servem café nas coffee shops.
Hadi be oğlum! Kahve satılmayan kahve dükkânları varmış.
Café irlandês.
Irish coffee.
Tenho uma certidão de oferta do "Coffee Shack" para um vencedor sortudo.
Şanslı bir kişi, kahve dükkanından hediye çeki kazanacak.
- Liguei para o "Coffee Shack".
- Kahve dükkanını aradım.
Mas na América, é vulgar acrescentar-lhe alguns torrões de café, daí vem o sucesso das cadeias de coffee-shop.
Ama Amerikada, suya biraz kahve tohumu eklenir ki kahve dükkanı zincirleri büyük iş yapsın.
Eleonora Meleti para "Morning Coffee" Antenna TV... e Aggeliki Pleiades para "Bom, bom dia" ;
Eleonora Meleti, Antenna TV'deki "Sabah Kahvesi" programı ile. Ve Aggeliki Pleiades, RTE 1 TV'deki "İyi, iyi sabahlar" programı ile.
Verdade, mas também te estava a ensinar que confusão nos festivais é como o meu filme café e cigarros.
Doğru, fakat aynı zamanda festival söylentilerinin filmim "Coffee and Cigarettes" gibi, ne kadar komik olduğunu öğretiyordum.
- Era. - Um irish coffee, Nelson.
Bir Irish Coffee ver, Nelson.
Cefeteira Jura Cupresso Expresso?
The Jura Capresso S8 Espresso Coffee makinası?
Talvez um café com cheirinho.
"Irish Coffee" içeceğim.
Desculpe. "Coffee-housing"?
- Pardon, ne demek bu?
Eu quero meio quilo de franquincenso, basicamente para descobrir o que é isso... e por último, eu tenho uma desavença com o cara do Coffee Bucks.
Yarım kilo tütsü istiyorum, daha çok nasıl bir şey olduğunu görmek için.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]