Translate.vc / Portuguese → Turkish / Colossal
Colossal translate Turkish
249 parallel translation
Colossal. Deve ser quase egípcio.
Mısırlılar bile yapmış olabilir.
O teu ego é colossal.
Kendini pek beğeniyorsun.
O tipo é colossal.
Adam muazzamdır.
És colossal!
Sen muazzamsın!
Sabes, Dumbo, temos de ter uma ideia, não uma ideia qualquer, algo colossal como...
Biliyorsun, Dumbo, bir fikir bulmamız lazım. Sıradan bir fikir değil.
Senhoras e senhores! Vamos agora apresentar para vosso divertimento o mais magnífico, magnificente e super colossal espectáculo!
Bayanlar ve baylar şimdi sizlere harikulade, muhteşem ve kesinlikle kaçırılmayacak bir gösteri sunacağız.
Tu és colossal, espectacular!
Muazzamsın. Harikasın. Hadi.
Bravo! Colossal!
Bravo!
- É colossal.
- Çok büyük bir işti.
Uma força colossal, empurrando-me para a batalha mortal.
Beni ölümcül mücadeleye sevkeden muazzam bir mukavemet.
És colossal, meu.
Gerçeküstüydün sen.
O espectacular, super-colossal concurso de luzes e decoração de Natal do bairro. "
Muhteşem, devasa Noel çevre ışıklandırma ve süsleme yarışması.
Majestade, isto é uma conspiração colossal!
Bu, korkunç bir komplo, Majeste!
O condado está a ser devastado por uma mama colossal!
Biz burada dururken çevre koca bir meme tarafından harabeye çevriliyor.
" O império colossal do Leste está maduro para a dissolução,
"Doğudaki muazzam imparatorluk bir bozulma mayasından ibarettir."
E é com uma tensão colossal que chegamos à última bola é tudo da nossa parte.
Son atışa geldik, heyecan doruk noktasında bizden bu kadar.
Claro, só que às vezes os funcionários se afastam de sua missão de informação... e se transformam num exército de intervenção infiltrando-se por todos os lados, tornando-se uma força colossal que o próprio governo não consegue mais controlar.
Katılıyorum ama istihbarat elemanları bazen asıl görevlerini unutup her yere sızan ve yönetimin kontrolünden kaçan bir müdahale ordusuna dönüşüyorlar.
Dispersos entre as estrelas da Via Láctea, estão os vestígios de uma supernova cada um os restos de uma colossal explosão estelar.
Samanyolu'nun bu saçilmis durumdaki yildizlari arasinda, bir de süpernova kalintilari vardir, her birisi çok muazzam olan bu yildiz patlamasindan geriye kalanlardir.
O cosmos estalou numa inconcebível explosão colossal, o Big Bang.
Kozmos devasa bir infilak ile parçalara ayrıldı : Büyük Patlama.
Imagine-se a noite em que, essa colossal explosão estelar, estoirou à vista.
Böyle bir muazzam yıldız patlamasını gökyüzü karanlıkken hayal ettiğimizde dışa doğru genişleyen kalıntıları görürüz.
Podia ajudar-nos com o seu colossal cérebro uma mulher em perigo?
Büyük beyninizle başı dertte bu kadına yardım edecek misiniz?
Um colossal golpe a leste.
Büyük bir kuvvetle doğuyu vuracağız.
Sou Johnny Osso da Sorte, médium colossal!
Adım Johnny Wishbone, olağanüstü medyum.
Para isso, tem uma apólice colossal.
Yüklü bir poliçe yaptırmış.
Que luta colossal!
Ne muazzam bir kavgaydı!
Que asneira colossal!
Ne kadar büyük bir gaf.
Cometeste o erro mais colossal da tua carreira médica.
Hekimlik kariyerinin en büyük hatasını yaptın.
Suspeito verdadeiramente de uma espécie de aldrabice colossal.
Aslında daha büyük bir dalavereden şüpheleniyorum.
Colossal!
Kesinlikle.
Com Colossal Grow, a sua estepe vazia irá tornar-se numa espessa vegetação.
Muhteşem büyüme ile, saçlarınız beklenmedik kalınlığa ulaşacak.
- É colossal.
- Muazzam.
Quero um Donut Colossal, como o da tabuleta.
Tabeladaki kadar büyük bir donut istiyorum.
Paguei um Donut Colossal e vão dar-me um Donut Colossal.
Dev bir donut için para ödemiştim ve onu da alacağım.
Todos sabem que o Patchett tem uma riqueza colossal.
Herkes bilir zengin olduğunu.
Este aqui está se mostrando ser o mais colossal, o maior remoinho que sem dúvida já vimos.
Bu şey, bağrışarak dönüyor, ve bu güne kadar gördüğümüzün en büyüğü.
O Júpiter é um robô colossal.
Jüpiter büyük boyda bir robot.
A minha existência não é mais que merda. Uma merda colossal que me impôs a minha mãe, a quem nunca vi a cara.
Tüm hayatım dev bir bok parçası annem tarafından istenen düzelmeyi seven kişi yüzünü bile hiç görmediğim.
Primeiro, esconderemos as catapultas e depois daremos a César e A Pompeyo exatamente o que querem. Essa brilhante, colossal e gloriosa batalha.
İlk önce şu mancınıkları saklayacağız ve sonra Sezar ve Pompey'e tam istedikleri şeyi vereceğiz... bir kıvılcımı, bir büyük, görkemli savaşı.
E quanto a esse trabalho grande, colossal, que tanto gabou, na Escócia?
Büyük kocaman dev iş hakkında ne dersin.sevmli iskoçya hakkında.
Há outro mundo com clima, numa escala colossal.
Atmosferi olan bir başka gezegen daha var. Burada her şeyin boyutu büyük.
Decidamente, é uma perda de tempo colossal.
Bu kesinlikle vakti boşa harcamak.
É colossal, tenho certeza que é um Liopleurodon.
Muazzam bir şey, ve eminim ki bu Liopleurodon.
- Uma pesca colossal.
- Devasa ağızlı levrek!
Que tal "retenção colossal do salário"?
Devasa maaş ayarlaması nasıl?
Quem pediu o "Pénis Colossal"?
Kim dev penis sipariş etti bakayım?
Não, colossal, decisão que tens de tomar.
Hayır, devasa bir mesele.
Ele matou três homens no Hotel Del Rio, ontem, e dois outros naquela sangria colossal lá no deserto.
Dün Del Rio Motel'de 3 kisi öldürdü. İki kisiyi de çölde gebertti.
Segundo as vossas ordens, modifiquei o meu espelho para disparar uma onda magnética colossal nas Ilhas Galápagos.
Emrettiğiniz gibi, aynamı Galapagos'a devasa elektromanyetik darbe ateşleyecek şekilde ayarladım.
Jack, isto é colossal.
Sürekli birbirimizleyiz.
Colossal em tamanho, mortal na trajectória precipitou-se pelo universo de forma imparável num percurso de colisão com vários planetas habitados.
Devasa boyutlu ve ölümcül yörüngesiyle evrende engel tanımadan ilerliyordu.
Um tipo colossal girou-o no ar.
... fırıl fırıl döndürdü.