Translate.vc / Portuguese → Turkish / Colum
Colum translate Turkish
99 parallel translation
Mãe de Deus. Santa Colum...
Meryem Anamız, Aziz Colum...
Kevin, Johnny e Colum estão lá ainda, sabes?
Kevin, Johnny ve Colum hala oradalar.
Executaram o Johnny, o Colum e o Kevin.
Johnny, Colum ve Kevin'i idam etmişler.
Kevin, Johnny, Colum, assassinados nos quartéis
Kevin, Johnny, Colum. Karakolda öldürüldüler.
Dispenso, Colum.
- Ben almayayım Collin.
Aceito as suas desculpas, Colum.
Özrünü kabul ediyorum Collin.
A mala é na outra extremidade, Colum.
Bagaj öbür tarafta Collin.
Chamo-me Colum Ban Campbell MacKenzie.
İsmim Colum Ban Campbell Mackenzie.
Sou filho e herdeiro de Colum MacKenzie.
- Ben Colum Mackenzie'nin oğlu ve varisiyim.
Colum sabe?
- Colum da biliyor mu?
Sabe. Colum sabe. Dougal também.
Evet, tabii Colum biliyor ve Dougal ama onlar anne tarafımdan dayılarım.
Colum mandou-o seguir-me? Não.
- Beni izlemeni Colum mu söyledi?
Depois de observar durante a semana, diagnostiquei Colum com doença de Loulouse-Lautrec.
Bir haftalık gözlemin ardından Colum'un durumuna Toulouse-Lautrec sendromu tanısı koydum.
E dada a medicina do século XVIII, Colum MacKenzie já estava a viver mais do que era esperado.
Tıbbın 18. yüzyıldaki durumu göz önüne alınınca Colum Mackenzie kesinlikle sayılı günlerini yaşıyordu.
Colum quer vê-la. Porquê?
- Colum sizi görmek istiyor.
O último foi há décadas, quando Colum se tornou Senhor do Castelo.
Sonuncusu on sene kadar önce Colum mülkiyet sahibi olduğunda yapılmıştı.
Se caísse nas boas graças de Colum e Dougal, talvez conseguisse ser libertada e iniciaria o meu retorno para o Frank.
Colum ve Dougal'ın iyi niyetlerini kazanabilirsem belki de serbest kalıp Frank'e geri dönmek için bir yol bulmaya başlayabilirim.
A criada de Colum.
- Colum'un oda hizmetçisi.
Gostava de ter a hipótese de tratar Colum.
Colum'u tedavi etme olanağı olmasını diledim.
Aliviaria o que eu sabia que era muita dor e faria o Colum ver-me sob uma perspectiva favorável.
Ne denli büyük bir şey olduğunu bildiğim ağrısını hafifletmek istiyordum ve bu da Colum'un beni kesinlikle daha olumlu bir ışık altında görmesini sağlayacaktı.
Colum paga bem.
Colum ona iyi para veriyor.
O vinho do Reno do Colum, não é?
- Colum'un Ren Şarabı, değil mi?
A maioria das pessoas que bebe com Colum perde a cabeça depois da segunda taça.
Colum'la içenlerden pek çoğu ikinci kadehten sonra masanın altındadırlar.
Colum não vai gostar que interfira no trabalho dos espíritos.
Colum ruhların çalışmalarına müdahale etmenden hoşlanmayacak.
Se estiver a provocar o rapaz por causa da Laoghaire... se o pai dela ou Colum souberem, O Jamie pode ficar com mais do que um nariz ensanguentado.
Bu çocuğa Laoghaire yüzünden takılıyorsan ve kızın babası ya da Colum bunu öğrenirse genç Jamie'nin kanayan bir burundan daha büyük bir derdi olur.
Pelo menos, espero merecer a confiança de Colum.
En azından, Colum'un güvenini az da olsa kazandığımı düşünüyorum.
O que finalmente me tirou do quarto foi o esquecimento prometido pelo vinho do Reno de Colum.
Beni sonunda odamdan çıkaran şey Colum'un Ren şarabının unutturuculuğuydu.
O Colum está a assumir o crédito por tê-la trazido como curandeira dos Mackenzies.
Colum seni Mackenzielerin karşısına şifacı olarak çıkarmakla avantaj sağlıyor.
Mais tarde, todos os homens adultos do Clã Mackenzie vão reunir-se no salão e farão os seus juramentos de fidelidade a Colum.
Bu akşam geç vakit Mackenzie klanının tüm savaşçıları salonda toplanıp Colum'a sadakat yemini edeceklerdi.
Não seja tola. É convidada pessoal de Colum. Deve estar presente.
Colum'un şahsi konuğu olarak orada bulunmak zorundasın.
Ou seria, se Colum não tivesse espalhado guardas extras... pela floresta esta noite.
Belki de Colum bu gece ormana fazladan devriye yerleştirmemiştir.
Colum não vai tratá-la como convidada depois disto.
Colum da artık sana konuk demeyecektir.
Se não é o jovem rapaz, sobrinho de Colum.
- Bu delikanlı, Colum'un yeğeni değil mi?
Se Jamie prestar juramento ao seu tio, Colum, então vai colocar-se na linha de sucessão como Lord.
Jamie dayısı Colum'a sadakat yemini ederse sıradaki toprak sahibi o olacak.
Ele quer essa honra para si mesmo quando Colum morrer.
Colum öldüğünde o şerefi kendisi almak istiyor.
Se Jamie recusar diante de todos, as criadas vão estar esfregando o sangue do rapaz do chão aos pés de Colum.
Aksi takdirde yemin etmeyi reddederse temizlikçilerin delikanlının kanını Colum'un ayaklarının bastığı yerden temizlemesi gerekecek.
Se o Jamie tivesse apenas ficado escondido... até o encontro acabar, Colum e Dougal não forçariam a questão.
Toplanma bitene kadar Jamie ortaya çıkmasaydı Colum ve Dougal meseleyi uzatmayacaktı.
Colum Mackenzie, Venho perante ti como parente e como aliado.
Colum Mackenzie karşınıza bir akraba ve müttefik olarak çıkıyorum.
O Colum não pode viajar, então... visitar inquilinos e comerciantes que não podem vir ao encontro, recai sobre mim, e atender a alguns negócios aqui e ali.
Colum seyahat edemiyor o yüzden toplanmaya gelemeyen kiracıları gezme işi bana düşüyor. Etraftaki ufak işlere koşturmak da.
Colum e Dougal... a minha mãe era Aileen Mackenzie, a irmã mais velha do Colum e do Dougal.
Colum ve Dougal... annem Aileen Mackenzie ve Colum ile Dougal'ın ablasıydı.
Colum queria que a minha mãe casasse com Malcolm Grant.
Colum annemin Malcolm Grant'le evlenmesini istemiş.
Ele sabe que isso significaria ir contra Colum sequestrando a esposa do seu neto.
Yeğeninin karısını kaçırarak Colum'u sinirlendirmeyecek kadar da düşünceli.
Colum Mackenzie, presumo.
- Colum Mackenzie sanırım.
Como é que acha que o Colum se sentirá consigo a ajudar o Dougal a roubar-lhe dinheiro para encher os próprios bolsos, e a usar o seu sobrinho Jamie para isso?
Kendi cebini doldursun diye Dougal'ın ondan para çalmasına yardım edip ve bunun için yeğeni Jamie'yi kullanmasıyla ilgili Colum hakkınızda ne düşünür sizce?
Dei a minha palavra a Colum, não a ti.
Colum'a söz verdim sana değil!
Fora de Leoch, Sou a cabeça, as mãos, e também as pernas de Colum.
Leoch'un dışındayken Colum'un başı, elleri ve hatta ayakları benim!
Dougal Mackenzie, Chefe de Guerra e irmão de Colum, Lord do clã Mackenzie, e das terras sobre as quais você está a pisar.
Dougal Mackenzi, Mackenzie Klanı'nın ve üzerine bastığınız toprakların sahibi Efendi Colum'un kardeşi ve savaş şefiyim.
O Colum não viaja, sobra para mim visitar os inquilinos e vassalos que não podem vir ao Grande Encontro.
Colum seyahat edemiyor o yüzden toplanmaya gelemeyen kiracıları gezme işi bana düşüyor.
- Colum.
- Collin.
E então... pode contar-me tudo o que sabe sobre... Dougal Mackenzie... O seu irmão Colum...
Daha sonra da Dougal MacKenzie abisi Colum ve Jakobit isyanıyla ilgili bildiklerinizin tümünü anlatabilirsiniz ve nihayet Sandringham Dükü de tabii ki.
Acho que o conheci na colum...
- Belki de aktördür. Belki de Columbia'dan...