Translate.vc / Portuguese → Turkish / Cono
Cono translate Turkish
47 parallel translation
Hoje janto no "Cono's".
Çıkınca, Cono'ya yemeğe gideceğim.
Coño, quem é o cara?
Cono, kim bu adam be?
És dos que desistem à primeira.
Cono! İşte bu dönek biri içindi, papi.
O que é uma cono?
Şulluk da ne?
Então, Troy, cono vai a vida em Atlanta?
Troy, Atlanta nasıl?
Eu não fui o segurando cono refém.
Tutsak falan almamıştım.
Cono o Sr. D o convocou?
Öyleyse neden Bay D seni yanına çağırdı?
Por favor, não vás, coño.
Lütfen gitme cono.
Vamos, meu! Abre la puerta, coño!
Hadi gel Albert.
Mas agora só encontra SIDA e gente com idéias feministas, ou o que coño seja.
Şimdi AlDS oldun. Feminist bir bilinçaltı geliştirdin. Bunun anlamı her neyse.
Sentia falta de seu desagradável coño. te cale.
Kaçtım çünkü senin o küçük poponu özledim.
Bill o Crítico, que coño faz?
Kritik Bill, sen ne halt ettiğini sanıyorsun?
Deixa essa navalha. Maldita seja! Que coño é isso?
- Bıçağı yere bırak, geri zekalı!
Que coño...?
Neler oluyor?
Que coño têm feito?
Ne halt ettiniz siz?
Como coño íamos ou seja o?
Bunu nasıl bilebilirdik?
- Então, que coño faz vindo a meu sítio de ócio vestido assim e pretendendo que te escute?
- O zaman neden eğlence yerimde beni rahatsız ediyorsun. Üstelik bir parça kulak için üzerinde böyle bir kıyafetle karşıma dikiliyorsun.
Que coño!
Ne oluyor?
Que coño faz aqui, tio?
Ne halt ediyorsun dostum?
devido á sua proximidade com o nosso líder supremo ou trabalho na Polícia de Segurança do Estado, pode dar-se ao luxo de ser abertamente maricas, de viajar livremente pelo país e pelo estrangeiro, de se cobrir de jóias, de roupas...
Büyük lidere olan yakınlıklarından, ya da ülke güvenliği ile ilgili özel görevlerinden ötürü, ayrıcalık sahibidirler. Çekinmeden eşcinsel olduklarını dışa vurabilirler,... özgürce bu ülkede ve yurtdışında seyahat edebilirler, her taraflarını pahalı mücevherler ve giysilerle örterler hatta Coño gibi, özel şoförleri bile vardır.
Comia-te esse coño como se fora chow mein de frango.
Onun amını Çin Tavuğu gibi yiyordun.
Mostrou-me seu coño.
Bana amını gösterdi.
Mostrou-me o coño.
Bana amını gösterdi.
Pense, "conõ"!
Ona yardım et.
Tem coño, não?
Amı var, değil mi?
me traga coño, velho.
Bana am getirseydin adamım.
É só um coño.
- Kapa çeneni.
Apunhalaram-me! Onde coño estava você?
Hangi cehennemdeydin?
Com quem coño falava?
Kiminle konuşuyordun?
por que coño faz tão frio aqui?
Niye burası bu kadar soğuk?
Onde coño estava você?
Hangi cehennemdeydin?
Abre já, coño!
Kapıyı aç, lanet olası.
Abre a caixa, "coño".
Çekmeceyi aç, coño.
"Coño", já.
Coño, hadi.
Muito bem, coño.
Tamam, coño. Çık.
Alguma vez provou La Rosa, querida?
Ay, coño, mamá, La Rosa'yı hiç tattın mı, bebek?
Então conseguiste o que querias?
Hizole consigue coño?
Coño...
Coño...
Coño.
Siktir!
Anda lá, seu coño.
Haydi lan amcık.
Que houve, coño?
Ne oldu?
Coño!
ne zaman?
Ay, coño.
Olamaz.
Coño.
Coño.
Raios, acho que o Jackie é um tecato.
Coño, sanırım Jackie bir tocado.
Credo.
Ay coño.
Merda, ele vem aí. Não montámos as armadilhas.
Coño, adam geliyor ama tuzak kurmadık.