Translate.vc / Portuguese → Turkish / Contê
Contê translate Turkish
169 parallel translation
Imagino - primeiro fingiu contê-las, de queixo erguido.
Ama hemen değil. Önce savaş verdi, çene yukarda, dayanıklı.
Se for possível contê-los até à assinatura.
Eğer imzalayana kadar kendilerine hâkim olabilirlerse tabii.
Foi difícil contê-los assim que ouviram que Esparta liderava os exércitos nesta guerra.
Sparta'nın bu savaşa liderlik yaptığını duyduklarında onlara engel olamadım.
Não, mas para contê-los.
- Hayır, efendim ama hiç yoktan iyidir.
Porque devo contê-los?
Neden onları tutalım?
Podem contê-lo, se a explosão for bem dirigida.
Doğru patlatabilseler, o gazı etkisiz hale getirirler.
Matou 107 pessoas, 30 delas crianças antes que pudéssemos contê-la.
Kontrol altına alamadan 30'u çocuk 107 kişi öldü.
Há uma real possibilidade de que não possamos contê-lo. - Prepare o "Air Force One".
ve onu kontrol altına alamayacağımız konusunda bir ihtimal de var.
Nunca seremos capazes de contê-lo.
Andromeda büyük bir alana yayılacak ve bir daha kontrol altına alamayacağız.
Os vigias deviam estar na rua a tentar contê-los.
Kentin tüm bekçileri dışarıda.
O Exército fez uma última tentativa para contê-lo.
Ordu son bir kez daha onu geri çekmek istedi. - Metodlar- -
Agora que sabemos como o sinal se propaga, precisamos criar novos firewalls e softwares para contê-lo.
İçimizden biri yüzünden mi? Belki de yem bizdik.
Vou contê-los aqui na escada.
- Onları merdivenlerde durduracağım.
Consegue contê-los?
Onları kontrol altına alabilir misin?
- Não podemos contê-lo?
- Denetim altına alamaz mıyız?
Meu coração, parece que... meu peito, mal consegue contê-lo...
Kalbim, yerinden fırlayacakmış gibi atıyor.
Talvez se pudéssemos contê-lo.
Bir şeyle etrafını kaplarsak, belki.
Isso deverá contê-los, mas temos de ir... agora!
Bu onları tutacaktır, ama şu anda buradan... gitmeliyiz!
Eu... vou tentar contê-lo até encontrarmos a solução.
Çözene kadar zapt etmeye çalışırım.
Era difícil contê-la e só com sua avó se comportava gentilmente.
Tutulması zordu ve sadece büyükannesine bir kuzu kadar nazikti.
O mais sensato seria simplesmente contê-los no seu perímetro.
Daha akılcı olanı onları perimetreleri içinde tutmak olacaktır.
Enquanto estava nos gel-packs, havia uma hipótese de contê-lo.
Jel paketlerinde kaldığı sürece onu kontrol etme şansımız vardı.
Esta é a razão, uma das principais razões, de os jovens saírem nas ruas saqueando e atirando... porque seus pais não conseguem mais contê-los.
Ve bu sebepten ötürü genç insanlarımız sokaklarda yağma ve saldırı yapıyorlar. Çünkü aileleri artık onlara yardım edemiyor.
Eu não acho que atacar uma nave, seja uma maneira de contê-la.
Silah ateşlerken, herhangi bir kısıtlamada bulunmam.
Está a ser difícil contê-los!
- Onları zaptetmekte zorlanıyorum!
Sou o único que consegue contê-lo.
Başka bir şansım yok.
Para reformá-lo. E contê-lo, de acordo com a lei.
Sana yeni bir lordluk unvanı teklif ediyoruz.
E mesmo que um armário proteja o nosso amor não vai contê-lo ;
Ve kapalı olmak aşkımızı korumaya yarıyordu
Não conseguimos contê-la.
Kontrol edemiyoruz.
Assegurem-se de contê-la bem.
Destekleri sağlam koyun.
Não consigo contê-los.
Onları tutamıyorum.
Consegues contê-lo?
Tony bunu durdurabileceğini söyledi.
Podemos contê-lo.
Onu kapalı tutabiliriz.
Já não tem o controlo do seu país, e se não usar os poderes do seu cargo para executar as minhas pretensões, o vírus será libertado, e será impossível contê-lo.
Bu ülkenin kontrolu artık sende değil, ve eğer isteklerimi yerine getirmek için ofisinin tüm yetkilerini kullanmazsan, virüs serbest bırakılacak ve durdurulması imkansız olacak.
Já não tem o controlo do seu país. E se não usar os poderes do seu cargo para executar as minhas pretensões, o vírus será libertado, e será impossível contê-lo.
Bu ülkenin kontrolu artık sende değil, ve eğer isteklerimi yerine getirmek için ofisinin tüm yetkilerini kullanmazsan, virüs serbest bırakılmış olacak ve durdurulması imkansız olacak.
Conseguiu contê-lo?
Eğer kapatırsan o'mı?
O que torna, basicamente, quase impossivel de contê-las.
- Yani, aslında bunu durdurulamaz yapıyor.
Tenho treinado vários anos para ignorar as emoções que sinto, contê-las, e deixar sair tudo ao beber demais e gritando com jogadores de futebol na minha televisão.
Yıllardır, var olan tüm duygularımı alıp, onları içime gömüp, sonra da acısını çok fazla içerek ve televizyondaki futbolculara bağırarak çıkarmayı öğrendim.
Agora que sabemos como o sinal se propaga, precisamos criar novos firewalls e softwares para contê-lo.
- Artık sinyalin nasıl yayıldığını bildiğimize göre, buna uygun güvenlik duvarları ve yazılımlar oluşturmamız gerek.
- Estamos no processo de contê-lo.
- Sızıntıyı tıkamaya çalışıyoruz.
O rapaz está fora de si e eu não consigo contê-lo.
Çünkü herif fena kızdı. Onu tutamam.
Vou tentar encontrar as pessoas, tentar contê-las.
O herifleri takip etmeye çalışacağım, toplumdan yalıtmaya.
Se não conseguirmos contê-lo, ordenarei uma limpeza térmica de todas as instalações.
Hemen muhafaza edemezsek tüm tesis için termal temizlik emri vereceğim.
Ele vai contê-la.
O şeyi içine alacak.
É seguro. Pode contê-lo.
Güvenlidir, onu tutabilir.
Achámos que seria mais fácil contê-los aqui.
Onları burada tutmanın daha iyi olacağını düşündük.
As aranhas são suscetíveis às temperaturas frias assim, este era o lugar ideal para contê-las.
Örümcekler soğuk havaya karşı hassastırlar. Bu yüzden burası onları kontrol altında tutmak için mükemmel bir yer.
Sim, estamos a implementar algumas medidas para contê-los.
Serpintiyi kontrol altına almaya çalışıyoruz.
Isto deve contê-los.
Bu onları zapt edecektir.
Eu sei, mas não conseguem parar o Zach, podem apenas tentar contê-lo um pouco. É importante?
Önemli.
Vamos descobrir e contê-Lo antes que morra mais alguém.
- Başkaları ölmeden önce neler olduğunu bulup, kontrol altına almalıyız.