Translate.vc / Portuguese → Turkish / Core
Core translate Turkish
95 parallel translation
Não core, Roy.
Utanma, Roy.
Peço desculpa, Miss Core.
Elbette özür dilerim.
Não, afasta isso, Spangler. "Core Blimey", está uma senhora presente.
Hayır, kaldır onu ortadan, yanımızda bir bayan var.
Tony Pope, ao vivo para Hard Core, no ato e na tua cara.
Ben Tony Pope, olay yerinden canlı olarak bildiriyorum.
A idade das crianças vai desde os três aos seis anos de idade.
6 yaşındaki çocukları hard-core porno filmler çekmeye zorluyorlarmış.
Este gajo é mesmo hard-core.
Bu herif gerçekten azılı.
Aqueles tipos eram assaltantes hard-core.
Yani bu adamlar birer azılı hayduttu.
A CORE O SNCC e A NAACP.
CORE, SNCC ve NAACP gibi örgütleri bilirsiniz.
É mais do que hard-core.
Sert görüntülerin en serti.
Bondage, fétiche, hard-core gótico.
Köle, fetiş, sert Gotik.
O que eu não daria por apenas um canhão Core... um míssil Wetoxx!
Sadece tek bir Kkore Topu için neler vermezdim. Bir Wettox füzesi.
Estamos a menos de um minuto de rupturas múltiplas do núcleo.
We're less than a minute away from multiple core breaches.
Vais ficar impressionada.
Çok etkileneceksin. ALTYAZI : Core _ eye ( K )
Estão em trancinhas!
Çok dehşet vericidir. ALTYAZI : Core _ eye ( Kor )
Digo-te, até têm totós!
Bence, onun aslında üstünde boncuk taneleri var, dimi? ALTYAZI : Core _ eye ( Koray )
Stevie Wonder vibe.
Stevie Wonder titreşimi. ALTYAZI : Core _ eye ( Koray El )
Era bom se pudesse, não era?
Yapsaydın güzel olurdu, dimi? ALTYAZI : Core _ eye ( Koray Elbek )
Quando o núcleo estourar, a nave auxiliar irá balançar.
When the core blows, the shuttle will rock
Ele faria qualquer coisa por um pouco de pornografia... enquanto que não fosse soft-core.
birazcık porno için herşeyi yapardı... soft olmadığı sürece.
Isto é melhor não ser soft-core.
Umarım bu soft-core olmaz.
Eu odeio soft-core.
Soft-core'dan nefret ediyorum..
VÍTIMA DE ASSASSÍNIO IDENTIFICADA VINCENT CORE, DE 51 ANOS A POLÍCIA NÃO TEM PISTAS
CİNAYET KURBANININ VİNCENT COREY OLDUĞU TESPİT EDİLDİ.
Dark core, trip hop, seja lá o que os miudos ouvem hoje.
Kara müzik, zıp zıp, zamane veletleri ne dinliyorsa.
Ariel, vejo que aceitaste a tua forma Invid e escolheste juntar-te a mim no Núcleo.
Ariel, Invid haline geri dönüp, bana Core'da eşlik etmeye karar vermişsin.
Em primeiro lugar, todos os adolescentes por causa da Internet já viram mais pornografia hard-core do que os seus pais viram.
Öncelikle, tüm gençler, internet dolayısıyla anne babalarından daha fazla uç pornografi izledi.
que é sexo entre três jovens e nem sequer sexo hard-core explícito e mesmo assim é classificado NC-17.
O, R alırken "Düşler, Tutkular ve Suçlar" gibi üç gencin arasındaki seksi gösteren bir filme bakarsanız ki gösterdiği açık seçik, uç seks de değil onun NC-17 aldığını görürsünüz.
Ou seja, um chip de núcleo duplo para PCs portáteis.
Dual-core mobil çip yani.
A M-Core está estável, mas a Yamagato desceu.
M-Core sabit duruyor, ama Yamagato...
Alguma vez me ouviste dizer as palavras "soft-core"?
Anlaşma yaparken erotik film çekeceğiz dedim mi?
O que é um "Core Blaster Extreme"?
"Core-Blaster Extreme" de ne oluyor?
Precisas de apresentar a campanha do laxante "C-Core".
İstiyorsundur. Şu müshil ilacını konuşmaya devam edin.
Que tal, "C-core, defeca-bem".
Seacore "rahatlatır" desek?
Claro que devíamos estar a falar era sobre o "C-Core"...
Bizim, müshil ilacını konuşmamız gerekiyordu tabii.
Agora estou a caminho de Precore.
Şu anda Pre Core'a gidiyorum.
Coisas pessoais do Doug Eu trouxe de Precore.
Doug'ın Pre Core'dan aldığım özel eşyaları.
A Precore está preocupada com a preservação dos orgãos e tecidos.
Pre Core organ ve doku saklanmasıyla ilgilenir.
Telefonei para a Precore.
Pre Core'u aradım.
Precore leva a carrinha a dar uma volta pelo quarteirão.
Pre Core'un minibüsü sokakta bir tur attı.
Porque é que tem de ser tão hard core?
Neden bu kadar zor olmak zorunda her şey?
Ia fundar uma banda de metal-core com o meu namorado, o Billy Zero.
Erkek arkadaşım Billy Zero ile metal-core grubu kuracaktım.
Porque é o único com processador Core 2 Extreme de última geração.
Çünkü, bu bilgisayar son jenerasyon "Extreme Core" dur.
Baixou para 28. O que se passa? Está a vasodilatar o sangue frio das extremidades está a baixar-lhe a temperatura.
- Uzuvlarındaki soğuk kan, core ısısını düşürüyor.
Temperatura 34. Bom trabalho.
- Core ısısı 34,4 derece.
Ronald Core, director executivo interino da Halicorp, diz que deixará de financiar a United Borders e todas as suas filiais, na sequência do processo judicial apresentado esta semana. "
Halicorp Başkan Vekili Ronald Core bu hafta başında açılan kolektif dava sebebiyle Birleşmiş Hudutlar ve onun iştiraklerini desteklemeyi bırakacaklarını açıkladı. "
Processador dual-core, bus de sistema novinho em folha, memória em overclock.
Çifte işlemci, yeni sistem beyni ve hızlı hafızası var.
Você é uma lenda em todo o Inner Core.
İç Çekirdek'te bir efsanesiniz.
És alguma activista hard-core?
Sen çetin ceviz bir eylemci misin?
E um processador quad-core de 3 gigahertz, com uma placa gráfica GeForce 8800 ultra extreme e uma firewall Cisco ASA 5500.
Çift dört çekirdekli 3 Ghz işlemci, GeForce 8800 ultra extreme grafik kartı ve Cisco ASA 5500 güvenlik duvarı.
Coré será o sumo-sacerdote!
Korah başrahip olacak!
Coré!
Abiram!
Arte hard core!
Hardcore sanat eserleri.