Translate.vc / Portuguese → Turkish / Coçá
Coçá translate Turkish
3,339 parallel translation
Coca-cola ou este?
Kola mı diğeri mi?
Coca-Cola.
Kola istiyorum.
Para ser sincero foi muito divertido dar-te uma coça no Scrabble.
Doğruyu söylemek gerekirse Scrabble'da seni ezmek çok zevkliydi.
- Espera, não foi uma coça valente.
O kadar da ezmedin, bu arada.
Uma Coca-Cola Light.
Ben bir diyet kola alabilirim. Çok teşekkürler.
Mas a folha da coca não cresce no México.
Ama bitki Meksika'da yetişmiyor.
E coca cola! Quanta coca cola querem beber?
Kolayı içmeyi özlemediniz mi?
Espero que não te importes, coloquei um pouco de coca aí.
Cigaralığa biraz da kakao serptim, sorun olmaz umarım.
Um pouco de uísque e um pouco de Coca Cola.
Biraz viski ve kola var.
Não queremos que ele confunda a tua cara pálida com uma pedra de coca.
Senin solgun yuvarlak kafanı kokain taşı sanmasını istemiyoruz.
Não estou a cheirar coca.
Kokain de çekmedim.
Não cheirei coca e não vou cheirar.
Kokain çekmedim, çekmeyeceğim de.
O que está prestes a levar uma coça.
Dayak yemek üzere olana.
Os Skitters já deviam saber que alguém que se meta com as nossas famílias leva uma coça.
Sıçrayanlar bile şimdiye dek öğrenmiştir. Ailemizle uğraşanlar günlerini görür.
Acho que vamos dar uma coça aos alienígenas.
Uzaylılara günlerini göstereceğimizi düşünüyorum.
Não é a Coca-Cola ou a Pepsi Eles não iam me ligar de volta
Coca Cola veya Pepsi değil. Onlar çağrıma geri bile dönmez.
Tu sentes com desejo de beber uma Coca-Cola após a sessão de digitalização?
Tarama işleminden sonra canınız kola içmek istedi mi?
Eu teria gostado de ter bebido uma Coca-Cola após a sessão de digitalização.
Tarama işleminden sonra Kola içmek istemiştim.
Tu tens uma libertação de dopamina quando viste o anúncio da Coca-Cola,
Coca-Cola reklamını görünce Dopamine salınımın gerçekleşti.
Temos muitas Coca-Cola Light e muitos rebuçados de hortelã.
Bir sürü diyet kolamız ve naneli şekerimiz var.
Dá-lhe uma coça valente.
Kıçına yumruğu bas.
Tenho quase a certeza que o teu irmão me queria dar uma coça.
Kardeşinin boynumu kırmak istediğinden gayet emindim.
O meu irmão quer dar uma coça a toda a gente.
O herkesin boynunu kırmak ister.
Sim, ele tinha ido cheirar coca na casa de banho antes de cair.
Evet, düşmeden önce tuvalette uyuşturucu kullanıyordu.
Ele estava cheio de coca, mas o que o matou foi uma dose letal de cianeto.
Hayır bol miktarda var ama onu öldüren şey öldürücü bir siyanür dozu.
Procure quem lhe vendia a coca.
Ölümcül dozu çekti.
Coca. Cocaína.
Kokain.
Bem, isso seria como fazer a minha própria Coca-Cola.
Kendi Coca-Cola'mı yapmaya çalışmak gibi olurdu.
"Já era altura dos Estados Unidos levaram uma" coça " _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ FISCHER TELEFONA PARA A RADIO BOMBO, FILIPINAS
"Sonunda lanet olası ABD kıçına tekmeyi yedi."
Imaginemos que você é um cientista e, algures na vida, fazem-lhe a cabeça com o inevitável conflito "Natureza versus Criação", que está no mesmo nível do "Coca-Cola versus Pepsi" ou do "Gregos versus Troianos".
Bir bilim insanısınız diyelim ve eğitiminiz süresince bir yerlerde zihninize kazınan kaçınılmaz bir "doğuştan mı yoksa eğitimden mi" kıyaslaması var ve bu düşünce aklınızda en azından Coca-Cola mı Pepsi mi veya Yunanlılar mı Truvalılar mı düşünceleriyle birlikte yer alıyor.
Comíamos batata frita e tomávamos Coca depois da aula. O que houve?
Okuldan sonra patates yer kola içerdik.
Quero uma Coca-Cola, Keith, se faz favor.
Ben kola alayım, Keith.
Vai beber a tua Coca-Cola Billy.
Git de içeceğini iç, Billy.
Vou levar uma coça nesta corrida, portanto não vou destacar-me.
Bu yüzden baş asistan yarışında geride kaldım. Yani hiçbir şeyi başarabildiğim yok.
Conseguia acertar numa garrafa de Coca-Cola a 90 metros com uma arma.
Bir şişeyi 90 metreden vurabilirdi.
Podia usar o meu dinheiro, a minha coca, fazer sexo com os meus amigos.
Tamam... Paramı harcamasını umursamadım, kokainimi kullanmasını. Hatta arkadaşlarımla sevişmesini bile umursamadım.
E se voltas a dormir com alguém, homem ou mulher, dou-te uma coça.
Ayrıca bir daha başkasıyla birlikte olacak olursan kadın ya da erkek fark etmez, canına okurum senin.
- O Stew-Bucha deu uma coça ao outro. - Pois!
- "Stew-ball" diğer elemanın canını çıkardı!
Coça muito.
Çok kaşınıyor.
Daqui a umas horas estarás a snifar coca... do cu de uma stripper toda boa.
Bir kaç saat içerisinde, seksi dansçıların kıçına patlatıyor olacaksın.
Serve um uísque com Coca Cola para o Sr. McMullin.
Bay McMullin'e kolalı viski getirin.
Pode deixar a Coca Cola.
Kolayı kaldırabilirsin.
Coca-Cola, sumo de pêssego, sumo de pêra, água...
Kola, şeftali suyu, armut suyu, su...
Coca-Cola, Fanta, cerveja?
Kola, Fanta, bira?
Dá-lhe uma coça.
Canına oku.
" Um snifador de coca paranóico,
" Paranoyak bir kokainmandı.
- Era capaz de te dar uma coça.
Noel'de seni yemek olarak sunabilir.
Estão à coca na minha casa, na minha casa de férias.
Evimin önünde pusudalar, yazlığımda da.
Tirei Coca-Cola Light do frigorífico do pessoal.
Bu diyet kolayı personel dolabından aldım.
Aquele não é o whisky que disseste que sabia a Coca-cola Light e a iodo?
- Müsadenle. Bu, diyet kola ve iyot gibi tadı olduğunu söylediğin viski değil mi?
Terei a coca pronta para ti, para a viagem de volta.
Döndüğünüzde kokaini hazır edeceğim.