Translate.vc / Portuguese → Turkish / Criatura
Criatura translate Turkish
4,345 parallel translation
Tenho que falar contigo sobre aquela criatura.
Seninle şu yaratık hakkında konuşmalıyız.
Esta criatura está ligada a ti de alguma maneira.
Bu yaratık bir şekilde sana bağlı. Bunun...
Embora não tenhamos encontrado quaisquer gravações visuais da criatura "Brainiac"... concluímos que ele é oriundo de um planeta chamado Colu.
Brainiac adlı yaratığın görsel hiçbir kaydını henüz bulamamış olsak da Colu adlı gezegenden geldiğini tespit ettik.
Cyrus é uma criatura de hábitos.
- Cyrus alışkanlıkları olan bir adam.
Está tão seco, que o único lugar com humidade suficiente para o seu ovo está dentro do corpo de outra criatura viva.
Çöl öyle kuru ki, yumurtlayabileceği tek nemli yer, başka bir beden.
Achámos que esta criatura estava morta.
Herif öldü sandık.
Eventualmente, a criatura levantou-se, o que estava deitado, e os dois em seguida permaneceram de pé, e o que foi derrubado completamente de seguida pensou :
Sonra birden kalktı. Öyle ayakta durdular. Sonra nakavt olan "Tamam" dedi.
Mas parece que esta criatura tem sido muito mal interpretada.
Ama anlaşılan onu uzun süre yanlış bildik.
Não fazia ideia de que a criatura estava a alterar-se tão depressa.
Yaratığın bu kadar hızlı evrimleştiğinden haberim yoktu.
Ele disse que iriamos encontrar esta criatura em conjunto.
Türler arası yaratığı birlikte bulacağımızı söylemişti.
E ele viu a nossa criatura de perto.
Türler arası yaratığımızı yakından görmüş.
Mas eu acho que, na realidade esta criança foi raptada e morta pela criatura...
Fakat, ben gerçekte bu çocuğun bir yaratık tarafından kaçırılıp öldürüldüğünü düşünüyorum.
Esta criatura era essencialmente uma experiência de longevidade.
Bu canavar aslında, yaşam süresini uzatmak amacıyla yapılan bir deneyin ürünü.
E o resultado seria uma criatura que poderia viver por séculos.
Fikir yürütebileceğimiz tek şey bir canavar yüzyıllarca yaşayabilir.
O relacionamento de Johann com a criatura era complicado.
Johann'nın bu canavarla ilişkisi biraz karışıktı.
Esta criatura tem um enorme potencial destrutivo.
Bu canavar devasa yıkım potansiyeline sahip.
sabes, esta criatura que ele criou, este é o seu legado.
Bu canavarı o yaratmıştı ve bu onun mirasıydı.
Mas isto não é sobre vindicação pessoal, porque dentro desta criatura, existem maravilhas científicas, e médicas com um potencial incrível.
Bu kişisel korumayla ilgili bir şey değildi. Çünkü bu canavarın bünyesidekiler bilimseldi. İnanılmaz bir güç ile tıbbi harikalar barındırıyor.
Depois da morte de Johann, quando a criatura migrou para o Canadá, para o Ártico, vegetação teria sido muito escassa, especialmente no inverno.
Johann'ın ölümünden sonra canavar Kanada'ya, Kuzey Kutbuna göç etti. Özellikle kışın bitki örtüsünde kıtlık olur.
Eles movem-se como a criatura se moveria.
Büyük ihtimalle canavarın ilerlediği yönde.
Eles são a criatura a tentar proteger seu anonimato, o seu território.
Bence kendi kimliğini ve yaşam alanını koruma adına yapılmış.
Tenho certeza de que a criatura desenvolveu uma forma de vida noturna.
Canavarın geceleyin ortaya çıktığına oldukça eminim.
A criatura sentiu-se ameaçada.
Canavar tehdit olarak algılamış olabilir.
Qual criatura...
Siktiğimin canavarı...
Vamos erguer a criatura mais poderosa de sempre.
Gelmiş geçmiş en güçlü ölümsüz varlığı dirilteceğiz.
Escondida por entre este labirinto de canais vive uma criatura como nenhuma outra.
Bu su labirentlerinde saklı... benzersiz bir yaratık var.
Este é o lar de uma criatura da floresta que já vive aqui no Congo há 44 milhões de anos.
Burası, Kongo ormanlarında 44 milyon yıldır... yaşayan bir canlının evi.
Uma focou-se numa criatura minúscula com uma incrível mudança de velocidade. A outra, focou-se num tema tão lento, que filmá-lo em ação levaria anos.
Birisi, inanılmaz hızlı ve ufacık bir canlının... öteki ise yılları bulan yavaşlıkta bir çekimin konusu.
Mas trata-se de uma criatura que nos pode surpreender.
Ama bu bizi hâlâ şaşırtabilen bir canlı.
Ninguém sabe o que o futuro irá reservar a esta pequena criatura, nem mesmo que mudanças irão ter lugar no grande continente em que ela vive.
Bu yavruyu gelecekte nelerin beklediğini kimse bilmiyor. Veya Afrika'yı bekleyen kaçınılmaz değişimlerin... tüm dünyayı ve bu küçük hayvanı nasıl etkileyeceğini.
Criatura encantadora.
Büyüleyici bir yaratık.
Encontraste ADN da criatura na carruagem do motorista?
Fayton sürücüsünün cesedinde hiç türler arası DNA'ya rastladın mı?
Encontrei ADN da criatura no teu cachecol.
Şalının üzerinde türler arası DNA buldum.
É uma criatura, Catherine.
Bir yaratık Catherine.
E digo-te isto como um segredo. Não acho que a nossa criatura ficará muito tempo neste mundo.
Ve bunu sana bir sır olarak söylüyorum, yaratığımızın bu dünyada fazla kalacağını sanmıyorum.
Uma criatura que encarna a própria essência da força de vontade e que alimenta toda a tropa dos Lanternas.
İrade gücünün özünü bünyesinde bulunduran ve tüm Yeşil Fener Kuvvetlerine güç sağlayan varlığın kendisi.
Tenho provas da existência de uma criatura com esse tipo de ADN.
Elimde türler arası bir yaratığın var olduğuna dair kanıtım var.
Há uma organização secreta que é obcecada pela mesma criatura que tens andado a estudar.
Pekâlâ, sana söylemek zorunda kalmak istemiyordum, ama üzerinde çalıştığın yaratığa kafayı takmış olan gizli bir organizasyon var.
Eis uma criatura rara.
Çok zor bulunan bir yaratıkmış.
Ele na sua morte causou mais danos ao meu plano... que qualquer criatura viva causou em 50000 anos.
Ölümde dahi planlarıma 50.000 yıldır hiçbir yaşayanın zarar veremediği kadar zarar verdi.
Se cuidar de algo, Elizabeth, um dia, descobrirá que ama essa criatura e que a sua vida ficaria vazia sem ele.
Eğer bir şey ile ilgileniyorsan Elizabeth bir gün, o varlığı sevdiğini ve onsuz hayatının bomboş olduğunu fark edersin.
É uma criatura de hábitos.
Alışkanlıklarına çok düşkün.
Deus falou-me de uma criatura como tu.
Tanrı bana senin gibi bir yaratıktan bahsetti.
Como descobridor desta nova espécie... tenho o privilégio de dar um nome à criatura.
Türü keşfeden kişi ben olduğum için isimlendirme ayrıcalığı bana ait.
Como é que o pai se pode tornar numa criatura selvagem estando apenas dois meses no meio selvagem?
Babam nasıl yabanda iki ay geçirdi diye vahşi bir canavara dönüştü?
Essa não sou eu, é a criatura.
O ben değilim, yaratık.
A criatura é igual a mim, isto é excecional.
Bu yaratık benim aynı özelliklerimi yakalamış, fevkalade bu.
Alguém poderia supor que a criatura rapidamente aprenderia a proteger-se de qualquer meio de deteção
Yaratık algılanmaya karşı çabucak kendini koruma ihtiyacı hisseder.
Claramente entendes a criatura melhor do que eu.
Görünüşe göre yaratığı benden daha iyi anlıyorsun.
- Mas e a criatura?
- Yaratık ne olacak peki?
Encontrei a sua criatura.
Senin şu yaratığını buldum.