Translate.vc / Portuguese → Turkish / Câmera
Câmera translate Turkish
1,417 parallel translation
Preciso de uma câmera.
Fotoğraf makinasına ihtiyacım olacak.
Uma câmera.
Bir fotoğraf makinası.
Cada quarto tem uma câmera.
Her odada kamera bulunmakta.
Atirarei na câmera da próxima vez.
Bir dahaki sefere önce kamerayı vururum.
Pergunto-me se o Matt já vê a câmera.
Matt kamerayı gördü mü acaba?
A câmera, pois.
Kamera mı? Gördüm.
Em troca... posso usar a câmera da escola na formatura hoje?
Bir de, mezuniyetin ne alemde? Mezuniyet gecesi için okulun kamerasını kullanabilir miyim?
Câmera recarregada?
Fotoğraf makinesi şarj oldu mu?
A câmera não está a funcionar. Foi mal.
Makine çalışmıyor.
Dê-me a câmera.
Kamerayı bana ver.
"É uma câmera"
"Bu bir kamera."
Era sua câmera.
Kamera onundu.
Também devemos obrigado ao August, porque nos deixou furtar a câmera dele.
Ayrıca kamerasını çalmamıza izin verdiği için August'a da teşekkür etmeliyiz.
Ando por aí com a minha câmera.
Oh, Ben sadece kameramla dışarı çıktım.
A mesma coisa que lhe disse essa manhã, ele foi filmado por uma câmera de segurança há dois dias, roubando um veículo, ele está sendo procurado, não vai longe, dizem que está trabalhando demais, jimmy,
Sabah söylediğim gibi. İki gün önce bir araç çalarken güvenlik kamerasına yakalanmış. - Polis arama emri çıkardı.
Então molha os pés e olha para a câmera... e sorri, feliz.
Ayaklarını ıslatır ve kameraya bakar ve mutlulukla gülümser.
A câmera se aproxima de James Wildstone, um bonito nobre inglês, que olha... carinhosamente para Emily Jackson ( conhecida apenas por Jacks ) dormindo ao seu lado.
Kamera, yanında yatan Emily Jackson'a ( Kısaca Jacks olarak tanınan ) sevgiyle bakan yakışıklı İngiliz aristokrat James Wildstone'a yaklaşır.
A CÂMERA SOBE E SE AFASTA...
Kamera yükselir ve uzaklaşır...
Tira essa câmera daqui.
Çek şu makineyi şurdan.
É a câmera norte da doca de Algiers.
Algiers feribot rıhtımındaki güvenlik kamerası.
Esta câmera... esta arma... porque é que precisas de tanta segurança?
bu kamera... bu tabanca... bütün bu güvenliğe niçin ihtiyaç duyuyorsun?
- Aquele ali sou eu. - Coloca em câmera lenta, também.
İşte bu benim.
Eu acho que o gajo com a câmera de vídeo está a entrar no edifício.
Elinde kamera olan adam sanırım binaya giriyor.
Outra câmera filmou-os às 8 : 19.
08 : 19'da başka bir kameranın görüntü alanına girmişler.
Olhe para a câmera por favor.
Fotoğraf makinesine bakın Iütfen.
Bom, são fotos com câmera oculta de Lila Archer nua.
İçinde Lila Archer'in rast gele çekilmiş çıplak fotoğrafları var.
Calculei que era alguém daqui, e pus uma mini-câmera no vestiário.
İçeriden birisi olacağını tahmin ederek kamera yerleştirdim.
- Coloca a câmera nela, Bud.
Onu kameraya al, Bud.
Pela câmera não posso julgar a tua distância de mim.
Kamera yüzünden uzak durmaları gerekli
Por acaso, estava lá com a minha câmera quando apareceu um ninja do nada!
Ben de tam o sırada parkta video kameramla.... yürüyordum ve tam o sırada bir ninja çıktı!
Acabei de saber que consegui o estágio na Câmera com o Presidente West.
! Başkan West'in ofisinde staja başlayacağım.
Isto é inaceitável. Se algo acontecer, estará na câmera de vídeo de algum turista.
Bir şey olursa, turistler kamerayla çeker.
Desliga a câmera!
Kamerayı kapat.
Você que sua câmera garoto notícia? Venha e pegue.
Makineni mi istiyorsun gazeteci çocuk?
Mas eu vou pegar minha câmera, obrigado.
Ama makinemi alayım. Teşekkür ederim.
A câmera se move para muito próximo à grama, chegando a penetrá-la, e vemos qual é o real deste idílico gramado verdejante.
Kamera çimenlerin içine girer. .. Ve biz böylece bu ideal yeşilliğin gerçek yüzünü görmüş oluruz.
A câmera fornece então um plano a partir de um ponto de vista divino geometricamente claro que abarca a cena toda.
Daha sonra, kamera sahneye yukarıdan bakar... Geometrik olarak temiz, tanrısal bir bakış sağlar.
A câmera mexeu-se.
Kamera hareket ediyor.
É a terceira vez que ele olha para trás da câmera.
Bu, dönüp kameraya üçüncü bakışı.
Vou comprar uma câmera descartável... para quando você tiver que limpar... a caixinha de sujeira dele.
Kucağında bu kediyle dolanıp sanki konuşuyormuşsun gibi yaparken tek kullanımlık fotoğraf makinası alacağım ve kumunu temizlemek zorunda kaldığın anı bekleyeceğım.
Ainda tenho uma foto na câmera.
Fotoğraf makinesinden, yeni bir fotoğraf çıkardım.
Estás a ver como ele olha para longe da câmera?
Dur, kameraya nasıl baktığını gördünüz mü?
Esta câmera é muito avançada.
Bu kamera çok gelişmiş.
Peguei no galo, na câmera de filmar e meti-me dentro do caixão.
Ben, horozum ve kameram tabutun içine girdik.
Tiraram-me a minha câmera.
Kameramı aldılar.
Então o pai pára um segundo para pôr uma cassete na câmera de fimar.
Babası kamerasına yeni bir kaset takmak için bir an için durmuş.
Vamos pôr mais uma câmera, já. Mexam-se!
İçeri yeni bir kamera sokun hemen.
Qual é essa câmera aqui? É do telhado.
Burdaki kamera nerenin?
Apronte sua câmera.
Kameranı hazırla.
Não bloqueie o enquadramento da câmera, Matt.
En iyi yeri kapatma Matt.
Não é o câmera dela?
Kameramanı mı o?