Translate.vc / Portuguese → Turkish / Câmeras
Câmeras translate Turkish
540 parallel translation
Não levei apenas câmeras, mas também o aparato para projetar meus resultados à medida que ia fazendo.
Yanıma sadece kameraları almadım, bundan başka ortaya çıkarken sonuçlarımı basıp görüntüleyen aparatlar da vardı.
Várias vezes larguei as câmeras para chorar pelo que via.
Gördüklerim için kamerayı bırakıp kaç kere ağladım?
Hoje as nossas câmeras estão na casa da Srta. Lois Clarke herdeira de uma das maiores fortunas americanas.
Bugün kameralarımız Amerika'nın en büyük servetlerinden birinin varisi Bayan Lois Clarke'ın evinde.
Nunca tiveram que bater nas suas vítimas... ou accionar o gás dentro das câmeras.
Maktüllere şahsen zarar vermediler....... gaz odalarındaki vanaları açmadılar.
- Câmeras, anéis... e televisores são as coisas mais fáceis de se vender.
- Neden olmasın? Kameraları, elmas yüzükleri, televizyonları rehine vermek veya satmak kolay.
Câmeras do ICAIC apanham algumas cenas de provocações e violações por parte das forças militares e contra-revolucionárias asiladas na base.
TEHLİKE Bu bölge vahşi köpeklerle korunmaktadır Kameramanımız orada saklanan devrim karşıtlarının ve askeri personelin provokasyonlarından bazılarını filme alıyor.
As câmeras da BBC filmaram cada centímetro.
BBC kameraları sürekli yanlarında.
Na antigos artesãos que construíram essas câmeras.
Burayı kuran antik sanatçılara.
Câmeras : Vadím YÚSOV
Görüntü Yönetmeni VADIM YUSOV
Os nossos câmeras em território alemão vêem os postos de observação na ponte sobre o Reno, entre Kehl e Estrasburgo.
Kameramanımız, Alman topraklarına doğru ilerlemiş Ren nehri üzerindeki köprülerde keşif görevinde bulunmuştur.
Deixe que rodem as câmeras!
Hadi şu makinaları biraz haraket ettirelim!
Está bem claro nas cinco câmeras.
Olayı beş kamera açıkca yakalamış
Uma câmera segue a ação e quatro câmeras seguem um garoto qualquer no outro lado da pista.
Bir kamera aksiyonu takip ediyor ve dört kamera ise diğer taraftaki saf çocuğu takip ediyor.
As câmeras da SS mostra que os prisioneiros eram obrigados a carregar os corpos dos parentes, para as covas coletivas.
Bizzat SS'ler tarafından çekilen bu sahneler tutsakların kendi yakınlarının cesetlerini mezarlara taşımaya nasıl zorlandıklarını göstermektedir.
Os olhos da Voyager são duas câmeras de televisão, concebidas para tirar muitas milhares de fotos no sistema solar exterior.
Voyager'ın gözleri Güneş sisteminde binlerce fotoğraf çekmek için tasarlanmış iki kameradan oluşuyor.
Armados apenas com as suas câmeras, microfones e muita curiosidade.
Kameralar, mikrofonlar ve merakla donatılmış bir şekilde
Câmeras... E medicamentos. Isso é tudo.
Kamera... ve tıbbi ilaçlar.
Levaram câmeras.
Kameralarıyla birlikte.
Atenção, câmeras 1 e 2.
1. ve 2. kameralar beklemede.
Leve a sua câmera. Leve as suas câmeras.
Fotoğraf makinalarını da, ikisini de al.
Wormser, quantas câmeras nos restam?
Wormser, kaç kameramız kaldı?
- Para que tantas câmeras?
Bu şeyler ne için?
Tentou fotografar a "coisa" com aquelas câmeras?
O makineleri onu çekebilmek için mi yerleştirdin?
Apontem essas câmeras para aqui.
Kameraları buraya çevirin!
Nós temos duas câmeras. Temos uma câmera fazendo close-up.
İki kameramız var, biri yakın çekim mercekli.
Ei, liguem as câmeras!
Hey çocuklar kamerayı çalıştırın!
Ponham as câmeras em ação, agora!
Kamerayı hemen çalıştırın!
Vive cercado de pessoas no bairro dele, diante das câmeras de TV.
Hep birileriyle beraber, TV kameralarının önünde ve kendi bölgesinde.
Onde estão as câmeras de video agora?
İhtiyacın olduğunda kameralar olmazki.
As Câmeras dão-te mais uns... 40 quilos.
Kamera daha fazla kilo ekliyor.
o assassino foi visto pelas câmeras... depois de ter olhado para o vídeo...
personel tarafından fark edilmeyen katil hastane güvenlik kameralarına yakalandı. Seven amcanın kızı video ya baktıktan sonra...
Pegue todos os câmeras. Mande todos ao museu.
Tüm kameraları ve bulabildiğin ses ekiplerini topla.
Haverá mil pessoas com câmeras aqui.
Binlerce kamera üşüşecek.
As câmeras estão atrás de mim, sua cara está em todos os canais.
Kamera tam arkamda ve, yüzünüzse ekranlarda canli yayinda.
Fique na frente das câmeras e diga que esperaremos o tempo necessário.
Kameralara gerektiği kadar bekleyeceğinizi söyleyin.
Mudei-me para Seattle uns meses atrás para fugir das câmeras... da minha ex-mulher e meus ex-filhos.
Tüm bu kameralardan kaçabilmek için, bir kaç ay önce eski karımın ve çocuklarımın yanına, Seattle'a taşındım.
A fachada esconde este ponto das câmeras.
Granit cephe, kameralar için kör bir nokta oluşturuyor.
Porque é que são diferentes das câmeras do corredor?
Bunlar neden koridor kameralarından farklı? Termal duyarlılığa yükseltiyoruz.
- Eu estaria no meu barco... e, em cada lugar que eu jogasse a rede... teria um asilo flutuante com 500 miseráveis com câmeras...
Bense, teknemde olacağım ve her ağ atışımda, etrafta yüzen huzurevini andıran, o gemilerden biri olacak. İçinde 500 orospu çocuğu, ellerinde makine, resmimi çekecekler.
- Não vejo as câmeras.
- Hiç kamera göremiyorum.
Espera lá... se tens câmeras por todo o lado, quer dizer que viste...
Bekle bir dakika. Her yerde kamera varsa sen şeyi de gördün.
Vamos apanha-lo em frente das câmeras.
Onu kamera karşısına çıkaralım
- O movimento aciona as câmeras... Elas começam a gravar quando o detectam.
- Kameralarımız harekete duyarlı, hareketle kayda geçiyorlar.
Os sujeitos desenvolveram uma ação de violência inédita... que as câmeras lhes oferecem ao vivo graças à nossa produção.
Canlı kameralarla, benzersiz programımızda size gösterdiğimiz gibi, çete, eşine rastlanmayacak bir vahşet ortaya koydu.
Eu só estava a pensar no que o meu pai disse... que tinha colocado câmeras de vigilância no prédio.
- Yok bir şey. Babam odaya gizli kamera koymuş mudur diye düşünüyordum.
Nós temos câmeras na proa.
Pruva'da kameralarımız var.
Estas cenas dramáticas foram filmadas pelas câmeras de vigilância.
Bu etkileyici görüntüler insansız polis uçakları tarafından çekilmiştir.
Agora, pode nos localizar e desligar as câmeras?
Şimdi, yerimizi bulup şu lanet kamerayı kapatabilir misin?
Não perguntei sobre câmeras!
- Ona makinaları sormadım!
Então, para que tantas câmeras?
Yukarıdaki şeyler ne için?
Verifica as outras câmeras.
Diğer kameralara bak.