English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Cãmara

Cãmara translate Turkish

23 parallel translation
É porque a Cãmara Municipal não poderia funcionar sem si?
Bunun sebebi siz olmadan bu şehrin bir işlevinin kalmaması mı?
Não, porque todos vão perceber que a Cãmara Municipal não precisa de mim para nada.
Hayır, çünkü herkes bu şehrin bana ihtiyacı olmadığını anlar. "
O problema é um vazamento, o que significa... um problema para o departamento de esgoto da Cãmara Municipal.
Sorun dibe sızmaya başladı ki bunun anlamı... sorunla ilgilenecek yerin Kanalizasyon İşleri Dairesi olduğudur.
- Ele é o assessor do Pres. da Cãmara.
Belediye başkanının yaveri!
Acha que consegue fazer essas coisas em frente a uma cãmara?
Bunların bazılarını kamera önünde de yapabilir misin?
Cãmara!
Kamera!
Destaque na comunidade... e um título de membro já pago na Cãmara de Comércio de Salome.
Artı, toplumda yüksek bir mevki... ve Salome Ticaret Odası'nda üyelik.
Tenho o vosso catálogo e além das cassetes oferecem material filmado com uma cãmara oculta.
Kataloglar elimde. Gizli kamera ile çekilmiş filmlerin de var.
Depois do funeral do meu pai o Presidente da Cãmara falou em reconstruir-se a escola.
Babamın cenazesinden sonra muhtar okulun yeniden yapılması hakkında konuşmaya geldi.
Enquanto Presidente da Cãmara da cidade de Keighley orgulho-me de anunciar que de uma longa lista de candidaturas a nossa cidade foi a escolhida para acolher... Esperem!
Keighley kasabasının valisi olarak, memnuniyetle açıklamak istiyorum ki, birçok aday arasından kasabamız bu önemli organizasyon için seçildi söylüyorum...
Por exemplo, agora estou muito envolvida... em trabalhos de caridade... e na verdade há uma árvore plantada perto da cãmara da cidade com o meu nome nela... aqui memso em Phoenix...
Hayır işleriyle uğraşıyorum. Phoenix'te, belediyenın yanında bir ağaç var, benim adım yazılı.
Olhe para a cãmara... - A!
Sizin önsezileriniz ne diyor?
- É uma cãmara frigorífica.
- Orası derin dondurucu.
Ele está lá fora, na cãmara frigorífica e na mesa.
Orada, derin dondurucuda masanın üstünde.
Comecemos pela cãmara frigorifíca.
Derin donduruculu odadan başlayalım.
- Então não entres na cãmara frigorífica.
- O zaman derin dondurucuya girme.
Ele está ali na cãmara frigorífica.
Derin dondurucu odasında.
Foi por isso que te persegui na cãmara dos bruxedos naquela noite, não me deixaste outra hipótese.
O yüzden o gece büyü odasında sana saldırdım. Bana başka seçenek bırakmadın.
A cãmara tremia imenso porque ela não parava de rir.
Ablam güldüğü için kamera hep sallanıyordu.
Muito bem. Há uma cãmara de trânsito ali, o banco e a loja do outro lado da rua.
Yolun karşısında trafik, banka ve 7-Eleven kameraları var.
E a cãmara de filmar...
- Bir de kamerayı.
Talvez eu lhe arranje um emprego na cãmara.
Sana belediyede bir iş ayarlayabilirim.
Para fazer um par de alto nível, É necessário uma cãmara de alta resolução, um laboratório de química industrial, e idealmente, um conjunto de mãos humanas para as impressões digitais.
Birinci sınıf bir kopyanı yapmak için, yüksek çözünürlüklü bir kamera, bir kimyasal laboratuar, ve bir kaç insan eli gerekiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]