Translate.vc / Portuguese → Turkish / Cócó
Cócó translate Turkish
126 parallel translation
Ele disse que para começar uma guerra... os líderes dos países envolvidos... deviam-se encontrar num estádio... e lutar com as meias cheias de nacos de cócó de cavalo.
"Savaşları ülke liderleri arasında yapmalı. Ayakkabılarının içine at dışkısı doldurup onları bir stadyuma kapatmalı." ... demişti.
Será que vai fazer o número do cócó voador?
Bakalım uçan bok numarasını yapacak mı?
Cuidado, é um cócó voador!
Dikkat et Mikey, uçan bok bu!
Fazer cócó.
Kaka.
O Sr. Retrete come o nosso cócó e o nosso chi-chi.
Bay Tuvalet Adam kakamızı ve çişimizi yiyor.
Gosta de comer cócó e chi-chi?
Kaka ve çiş mi yiyor?
Mas comer cócó e chi-chi?
Ama kaka ve çişini yemesi?
Eu fiz cócó.
Ben de kaka yaptım.
Cócó de morcego.
Yarasa pisliği.
Cócó de morcego? Vi cidades de ouro, de prata.
Altın ve gümüşten zengin olan kasabalar gördüm.
Mas de cócó de morcego, nunca.
Yarasa pisliğinden zengin olanı görmedim.
Dave, posso fazer cócó no teu chapéu?
Şapkana sıçayım mı?
Quando caminho, faço cócó.
Sallanır popom yürürken.
Na América... limpo cócó de passarinho.
Amerika'da kuş pisliği temizleyicisiyim.
Fodasse, o que é que te parece, cócó? Sim! Desculpa.
Söyler misin, sence neye benziyor?
Oh, Meu Deus. - Alguém tem cócó no sapato!
Birileri ayakkabısının altında balgamla mı dolaşıyor?
Aquele homem está a tornar a nossa entrada da frente num campo minado de cócó.
O adam evimizin önünü mayın tarlasına dönüştürdü.
A Beatriz fez xixi na cama e cócó nas tuas sapatilhas.
Terliklerine de kakoş yapmış.
Ha-ha! Estou a transformar-te em cócó.
Seni kakaya dönüştüreceğim.
Castanho ( brown ) é a cor do cócó!
Brown it renginde!
Então o padre foi multado em 100 dólares por não ter limpo o cócó.
Sonra da rahip temizlemediği için yaklaşık yüz dolar ceza yedi.
Tu cheiras como cócó.
- Leş gibi kokuyorsun.
Eu não queria fazer cócó no teu caixote.
Sadece bu kutunun içinde ne var onu görmek istiyorum.
Quero fazer algo diferente do que limpar o cócó de cavalos de demónios!
İblis atın pisliğini temizlemenin dışında birşeyler yapıyor olmak istiyorum!
Kelso, lembras-te daquela vez que íamos pôr um saco inflamável de cócó de cão... Na porta da frente do director Pridwell... E tu acendeste-o no carro quando estávamos a ir para lá?
Kelso, hani müdürün kapısının önünde bir çanta dolusu köpek kakası yakacaktık ama sen yolda giderken yakmıştın hatırlıyor musun?
Cócóró-cócó.
Ü - ürü-üüü.
Tenho demaiado cócó na minha roupa interior.
Donumun içinde çok fazla dodo var.
Vamos chamar-lhe Capitão Cara-de-cócó.
Ona Kaptan Kaka-Surat diyelim!
Tinha-me esquecido do Capitão Cara-de-cócó!
Aah! Kaptan Kaka-Surat'ı unutmuştum!
Ela cheirava a cócó.
Kız bok gibi kokuyordu.
- A menos que eu cheire a cócó.
- Tabii kötü kokmadığım sürece? .
Também não o deixo entrar no apartamento uma hora antes ou depois de eu fazer cócó.
Ayrıca ben kaka yaptıktan önce ya da sonra eve girmesi yasak.
Elliot, és uma médica, não digas "cócó"
Elliot, sen bir doktorsun. Kaka deme.
Có có ró cócó.
Ü-ürü-üüü.
Precisamos do cão. Este cão é a minha vida O seu cócó é a minha vida.
O köpek benim hayatım, kakasını yaptığında da kakası beni hayatım.
Não acho que seja preciso gravares o cão a comer o seu próprio cócó para a posteridade.
Bence bay FidıIstik'i kendi pisliğini yerken görüntülemen hiç hoş değil.
Quero fazer cócó de cá para lá.
İleri geri sı.mak istiyorum.
Assim, eu faço cócó para o rabo dela... e ela faz cócó também... para dentro do meu rabo.
Ben onun kıç deliğine sı.acağım ve sonra da o sı.acak kıç deliğime.
E então continuamos a fazer isso para cá e para lá... com o mesmo cócó.
Ve sonra bunu ileri geri yapmaya devam edeceğiz aynı bokla.
"Quero fazer cócó... de cá para lá."
"İleri geri sıçmak istiyorum."
"Eu faço cócó para o teu rabo... e depois tu fazes também cócó... para o meu rabo... e continuamos a fazer isso" -
"Kıç deliğine sı.acağım ve sonra da sen sı.acaksın kıçıma ve bunu durmadan yapacağız" -
- de cá - - de cá para lá - - para lá - com o mesmo cócó.
- İleri - - İleri - - Ve geri -
Deixar um passaro doente pela casa a fazer cócó?
Hasta bir kuşun evde uçmasına, her yeri pisletmesine izin vermek.
Talvez amanhã, traga uma fraldinha para fazeres cócó.
Yarın da sana bez getiririm, içine kakanı yaparsın, ben de değiştiririm.
É que mulheres gostam de homens sem cócó na testa!
.. kadının alnında bok olmayan erkeklerden hoşlandığıdır.
Talvez possas explicar-me porque é que sou eu que dá de comer ao Chester, dá banho ao Chester e limpa quando ele faz cócó no tapete.
O zaman Chester'ı besleyenin, banyo yaptıranın, ve halıya çiş yaptığında temizleyenin kim olduğumu söyler misin?
Ele baba-se e faz cócó nos meus ténis.
Salyaları akıyor ve ayakkabılarımı kusmuk dolduruyor.
Oh, espera. isso é cócó?
Balgam mı bu?
Alguém tem cócó nas sapatilhas?
Birinin ayakkabısının altında balgam mı var?
CÓCÓ
KAKA
Mesmo cócó.
Aynı bokla. Aynı bok.