Translate.vc / Portuguese → Turkish / Côme
Côme translate Turkish
8,665 parallel translation
Come um dónute, seu palhaço!
Git de bir çörek ye, seni salak!
O Jake Ballard come 2,7 mil calorias por dia.
Jake Ballard hergün 2700 kalori alıyor.
- e come-se.
Sonra da ye.
Como é que ela come assim?
Nasıl o kadar yiyiyor?
Temos pena, porque a vossa mãe recentemente divorciada, tem um fraco pelo seu treinador, e ele come desta forma, por isso agora vocêm também têm.
Çok yazık çünkü geçtiğimiz günlerde boşanan anneciğiniz fitness eğitmenine âşık oldu ve o adam ezmeyi böyle yiyor, yani artık siz de böyle yemek zorundasınız!
Vamos, Ann, come alguma salada.
Hadi Ann, sana biraz salata verelim.
Já sei, mas agora come os teus feijões e curte a música.
Eminim ama şimdi fasulyeni ye ve müziğin keyfini çıkar.
Vá lá!
Oh, come on!
Quanto mais forte, mais rápido cozinha e mais cedo o Kevin come.
Daha yüksek sıcaklık, daha çabuk pişmesi demek bu da Kevin'ın daha hızlı yemesi demek.
Relaxa e come esta lagosta jeitosa.
Neden biraz neşelenip, bu harika ıstakozlardan yemiyorsun?
Então o São Nicolau dá presentes às crianças boas, e o Krampus rapta as más e come-as?
Aziz Nicholas iyi çocuklara hediye veriyor. Krampus kötü olanları kaçırıp yiyor.
Come à vontade.
Tereyağlı şurubunu ye.
Come essa cara.
Ye şunu.
Come connosco.
- Geç otur. Yemek ye bizimle.
Come comida de gente?
- İnsan yiyecekleri yiyorsun, öyle mi? - Evet.
Estava a pensar em fazer veado para o jantar de Natal, mas pelos vistos a família do Boyd não come carne vermelha e...
Noel öncesi yemeği için geyik yapacaktım ama meğer Boyd'un ailesi kırmızı et yemiyormuş. - Ben de- -
- Come, come, come! - Vamos, meu, vá lá!
Şuna bakın, nasıl da yiyor hepsini!
Ela come sempre connosco à quarta-feira.
Çarşamba günleri hep bizimle yer.
Come alguma coisa, ok?
Bir şeyler ye, olur mu?
Quero dizer, tanto podemos ir para a gaja que está mais perto como para a que já não come à uma semana.
Yani en yakın kıza da gidebiliriz bir haftadır yemek yemeyen kıza da.
Ele come-te.
Seni yiyebilir.
Ele é um imbecil que come schlanger!
- Asla! Çük yiyen manyak bir bok herifin teki o.
Agora vamos cantar uma canção que se chamaBlues Come Around.
Şimdi Blues Come Around adında bir şarkı söyleyeceğiz.
Já chega! Carter, ninguém come um cachorro quente assim.
- Carter, kimse böyle sosisli yemez.
Balanceia e papagueia E come papas de aveia
Yağmur yağdı gökten ve örümceği sürükledi
Ele come-te os miolos.
O da senin beynini yer.
Come.
Ye.
Vá lá, come.
Hadi al bakalım! Ye şunu!
Come isso.
Ye şunu!
Não sejas maricas. Come.
Korkak olma ye hadi şunu!
A maldita criatura vem a nossa cerca, come nossa comida e eu ja estou cheio disso.
Lanet kırların yaratıkları çiti aşıyor ve yiyeceklerimizi yiyor. Artık canıma tak etti.
Come.
Yonni, ye.
Come portáteis Pentium ao pequeno-almoço.
Pentium notebook'ları da çerez niyetine yiyior.
Também come comida vegana?
Siz de vegan mısınız? Şaka yapıyorsun.
Apenas come-o como... sabes, como um homem humano normal.
Normal bir insan gibi... İnsan gibi yiyordun.
Alguém pediu uma pizza de brócolos? Come-me!
- Biri brokolili pizza mı sipariş etmiş?
- Não se come o que se colhe, treinador.
Ürünleri yeme, Koç. Ne?
Não se come o que se colhe.
Ürünleri yeme.
É filha de Zeus e come sementes de romã, e depois o Hades rapta-a para o submundo.
Kendisi Zeus'un kızı ve nar tanelerinden yiyince Hades onu ölüler diyarına kaçırıyor.
Come.
Ye şunu.
Sim, come, depois vamos.
Evet, ye, sonra gideriz.
Come qualquer coisa.
Bir şey var.
Ben, larga o carro e come as verduras.
Ben, arabayı bırak ve biraz yeşillik ye.
Come um pouco de alface.
Lahanandan biraz ye.
- Come.
- Ye.
Come-me.
Ye beni.
- Espera, come!
- Dur, bir şeyler ye!
Pareces o tipo de gajo que só não come carne se não puder.
Her bulduğu fırsatta et yiyen birisine benziyorsun
Ninguém come numa sala de jantar.
Kimse yemek odasında yemez.
Choi, come.
Yesene Choi.
Bem, come mais waffle, não?
Biraz waffle yiyebilirsin.