English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Dan

Dan translate Turkish

99,859 parallel translation
Afastámo-nos da Alemanha.
Almanya'dan çok uzaklara açıldık.
Há muito que dizemos que é judeu, mas é a primeira menção a Deus.
Yahudi olduğunuzu o kadar konuştuk ama Tanrı'dan ilk kez bahsettiniz.
Apesar de tanto viajarmos, apesar de termos visto tantos lugares, eu sempre vivi na Alemanha.
Birlikte bütün seyahatlerimize, gördüğümüz bütün yerlere rağmen aslında Almanya'dan başka hiçbir yerde yaşamadım.
Pertences ao SAG?
Sen SAG'dan mısın?
O currículo fica mais parco, depois de 1979.
Öz geçmişin 1979'dan sonra pek dolu değil.
Os filmes ficaram mais brancos, depois de 1979.
1979'dan sonra filmler biraz beyazlaştı.
Se for capturado, parecerá que a levou da Alemanha.
Yakalanırsanız, bunu Almanya'dan kaçırmışsınız gibi görünecek.
Temos de a tirar da Alemanha, com os restantes familiares e amigos.
Onu Almanya'dan çıkarmalıyız. Ailemizin ve arkadaşlarımızın geri kalanını da.
Albert, talvez o Sr. Morgenthau nos possa dar uns conselhos para tirar os amigos da Alemanha.
Albert, belki Bay Morgenthau dostlarımızı Almanya'dan çıkarma konusunda bize tavsiye verebilir diye düşünüyordum.
Levantava-me para a cumprimentar, mas o seu marido aceitou uma comissão generosa do meu chefe, Sr. Flexner, para me manter permanentemente em silêncio, imóvel e em exibição..
Sizi düzgün şekilde selamlamak için kalkardım hanımefendi ama maalesef kocanız beni kalıcı olarak sessiz ve hareketsiz şekilde sergilemek için patronum Bay Flexner'dan çok cömert bir teklif aldı.
Há anos que o FBI está preocupado com o Einstein.
Büro yıllardır Einstein'dan endişeleniyor.
Não lhe devia dizer isto, mas os serviços de informações falam de agitações na Alemanha.
Bunu size söylememem lazım ama istihbarat servislerimiz Almanya'dan haber getirdi.
Trevor Evans, FBI.
FBI'dan Trevor Evans.
Foi por isso que esvaziou as contas bancárias e deixou Chicago?
O yüzden mi banka hesaplarınızı boşaltıp şikago'dan ayrıldınız?
- Então, Chicago.
- şikago'dan geldin.
Só no verão, vinha de Chicago.
şikago'dan sadece yazın gelirdik.
- Consultor financeiro. É de Chicago.
- Finansal planlamacı. şikago'dan geldi.
- És de Chicago?
şikago'dan mı geldin? Evet.
Que ia deixar Chicago com a minha família para dar outra oportunidade ao casamento.
Evliliğime ikinci bir şans vermek için ailemle beraber şikago'dan ayrıldığımı.
Porque veio de Chicago até aqui?
şikago'dan buraya kadar niye gelmiş?
Eu e a minha mulher viemos de Boston na semana passada.
Eşimle birlikte geçen hafta Boston'dan taşındık.
O Marty é conselheiro financeiro e está a iniciar um fundo exclusivo aqui no lago.
Marty mali danışmanlık yapıyor ve burada çok ayrıcalıklı bir para fonu kuracak.
Tem de admitir que tem razão, em termos financeiros.
Doğruya doğru, ekonomik açıdan haklı.
Tenho a certeza de que não o lê porque é aborrecido.
Senin okumadığına eminim çünkü sıkıntıdan patlarsın.
Um conselheiro já lhe perguntou quais eram os seus objetivos financeiros?
Herhangi bir danışman sana mali hedeflerini sordu mu?
Falaste com ambos sem falares comigo primeiro?
Onlarla bana danışmadan mı konuştun?
Louis Zehner, 37, de Evanston.
Evanston'dan LouisZehner, 37 yaşında.
Financeiramente falando, Wendy, pode ser complicado.
Mali açıdan konuşursak Wendy, muhtemelen zorlanırız.
Financeiramente falando, é...
Mali açıdan...
Trouxe-o de Chicago.
Şikago'dan buraya direksiyon salladım.
Dar-lhe-ia imenso capital político.
Böylece siyasi açıdan eliniz güçlenir.
Foi o Marco, John.
Marco'dan bahsediyorum John.
É o Marco, John.
Marco'dan bahsediyorum John.
O Eric odeia Marathon.
Eric, Marathon'dan nefret.
Ele e o meu pai metiam-se em brigas por lá.
Dan'le ikisi orada kavgaya tutuşurlardı.
Pediu ao Kevin que apoiasse a saída do Eric para ir ao funeral da mãe.
Kevin'dan Eric'in annesinin cenazesine katılması için destek vermesini istemişsin.
Sabes algo do Ozzy Delveccio?
Ozzy Delveccio'dan haber var mı?
Volto às dez da noite.
Saat 10'dan önce dönmüş oluruz.
- Fica longe do Roy.
- Roy'dan uzak dur, Tanrı aşkına.
Aguentou duas consultas até sair porta fora.
Anca iki seans dayandıktan sonra kapıdan fırlayıp çıktı.
É do Roy.
Roy'dan.
Apresento o Príncipe Ess de Loria.
Loria'dan Prens Ess'i takdim ediyorum.
Enviou aquelas coisas para matar a Julia.
Bunları Julia'dan sonra gönderdin, değil mi?
- E outra Bola Demolidora?
Diğer Wrecking Ball'dan ne haber? Tek seferde çıktı.
Pois, eu tive de pedir umas calças emprestadas ao Cooler.
Evet. Cooler'dan pantolon ödünç almak zorunda kaldım. Bu...
Bom, a pessoa que mais se entedia com as minhas conversas sou eu.
Evet. Gevezeliğimin en çok sıkıntıdan patlattığı kişi benim.
Preocupo-me com o Hoover.
Hoover'dan endişeleniyorum.
Por conselho do meu advogado, invoco o direito de não responder definido na Quinta Emenda, porque me posso incriminar.
Kendimi suçlu durumuna düşürebileceğim için danışmanımın tavsiyesiyle Beşinci Ek Madde'ye dayanarak cevap vermeme hakkımı kullanıyorum.
No programa de hoje, apresento um segmento especial do famoso físico Albert Einstein.
Bugünkü programda ünlü fizikçi Albert Einstein'dan özel bir bölüm sunacağım.
"Recebeu correspondência do Albert Einstein?"
"Albert Einstein'dan mektup aldınız mı?" diye sor.
Só na terça-feira.
Salıdan önce olmaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]