Translate.vc / Portuguese → Turkish / Debra
Debra translate Turkish
1,367 parallel translation
Deverias demonstrar o teu amor pela Debra durante o dia inteiro.
Debra'ya olan sevgini gün boyunca göstermelisin.
Estou só a tentar cumprimentar a Debra.
Sadece Debra'ya merhaba demeye çalışıyorum.
Seja como for, mãe, vamos tratar de tudo na próxima semana para terem a foto no Natal.
Neyse, anne, haftaya çektirelim ki Noel'e yetişsin. Debra ayarlar.
A Debra vai tratar disso. Raymond, estás a ter tanto trabalho.
Raymond, bir sürü zahmete girdin.
Devo dizer, Debra, que estás a dar cabo do Natal.
Debra, şunu söylemeliyim ki Noel'i öldürüyorsun.
Raymond, sabes que gosto imenso dos pais da Debra.
Raymond, Debra'nın ailesine çok değer verdiğimi bilirsin.
Mãe, que tal vai isso?
- Ne yapıyorsun anne? - Debra ile konuştun mu?
Vamos fazer o seguinte...
Debra hamakta yatmayacak.
Estava a tentar fazer algo simpático!
İyi bir şey yapmaya çalışıyordum. Herkes bana geliyor, Debra'yla konuş, annenle konuş.
Estou farto de me virem dizer : "Fala com a Debra." "Fala com a tua mãe." "Por que não está cá a minha namorada?" "Não quero passar o Natal com eles."
Neden kız arkadaşım fotoğrafta yer alamıyor?
O rolo de carne da Debra.
Debra'nın rulo köftesi.
- Desde o casamento do Ray e da Debra.
- Ya, Ray ve Debra'nın düğününden beri.
Debra, não achei isso muito apropriado. Nem eu.
- Debra, bence bu uygunsuzdu.
Debra, não sei por que ficaram os teus pãezinhos todos. Eu gosto deles.
Debra, hamurların neden yenmedi anlamadım.
Debra, eu sabia. Os teus canapés são um êxito!
Debra, biliyordum, yaptığın kanapeler bir numara.
Cheguem-se um pouco para lá, sim? Se não querias passar o dia comigo, Debra, acho que, pelo menos, deverias ter sido honesta.
Eğer gününü benimle geçirmeyi istemediysen en azından dürüst davranmanı beklerdim.
Muito bem, Deb, vamos...
- Hayır. Tamam, tamam, Debra, tamam.
- Não, a sério, Debra.
Çok ciddiyim Debra.
Não gosto disto, Debra.
- Bu konuşma hoşuma gitmiyor Debra.
A mãe contou à Debra o quanto as coisas abrandaram entre vocês dois.
Annem Debra'ya aranızda geçenlerin ne kadar yavaşladığını söylemiş.
Não. Foi a Debra.
- Hayır, Debra.
Não sei como a Debra te deixa ir trabalhar assim.
Debra'nın bu şekilde işe gitmene nasıl izin verdiğini anlamıyorum.
Eu estava a tentar resolver tudo. És tu que resolves tudo, Debra. Toda a gente sabe disso.
Toparlayıcısındır Debra, herkes bunu bilir.
Estamos a ter uma conversa tão agradável sobre a Debra.
Debra hakkında ne güzel sohbet ediyorduk.
- Isso mesmo. - A Debra compreende.
- Debra beni anlıyor.
Tu e a Debra gostariam de uma colcha deste tecido?
Ee, sen ve Debra bundan biçilmiş bir yatak örtüsünü beğenir miydiniz?
Anda lá, Debra.
Ne dersin? Eski günlerin hatırına olmaz mı?
Luke, a sua mulher é a Debra!
Luke, karının adı Debra.
- É Debbie! - Não é nada. É Debra!
- Hayır, Debra.
A Debra não se sente bem bio... hormonalmente.
Sadece Debra hormonal açıdan iyi hissetmiyor.
A Debra tem consciência de como os outros a vêem?
Debra diğer insanlara nasıl göründüğünün farkında mı?
A Debra tem razão, Raymond. - Desculpa.
Debra haklı Raymond!
Não digas mais nada, ou mando a tua mãe vir cá dar-te uma valente tareia.
Debra, Debra, lütfen. Raymond, tek kelime daha edersen anneni sana tokat atmaya gönderirim.
É assim que a mente dos rufias funciona, Debra.
Zorbaların tarzı budur Debra.
Adivinha o que a Debra me disse.
Debra bana az önce ne dedi, tahmin edin.
- A Debra não percebe.
- Debra anlamıyor. - Ne? Neyi anlamıyorum?
"Torturas Debra Barone, Lda."!
Debra Barone, g.te tekme limited şirketi.
Debra, Debra, minha querida esposa! Por que tenho de aturar esta raposa?
Debra, tatlı karım Neden seninle geçecek hayatım?
Debra, Debra, uma brasa de mulher mas na hora da comida, não peguem na colher!
Debra Debra, gerçekten iyi görünür Yaptığı yemeklerle öldürür.
A Debra disse uma coisa que faz sentido. Nunca vais melhorar enquanto não... enfrentares os teus medos.
Kendini daha iyi hissetmenin tek yolu korkularınla yüzleşmektir.
Digo eu, a mãe, o pai, a Debra e todos os que recebem um telefonema por causa do humidificador.
- Ben söylüyorum. Ayrıca, annem, babam, Debra ve senden nemlendirici hakkında telefon alanlar.
- A Debra.
- Debra.
Eu provo o braciola da Debra. Estou cheio de antibióticos.
Gel Ray, ben Debra'nın braçiolünü denerim.
- Falaste com a Debra?
Evet, konuştum.
A Debra não se deita na tua rede.
- Sen de öyle.
Até à vista, otários. " Debra, isto não é de agora.
Debra, bu uzun zamandır süren bir şey.
- " Debra, invejo-te.
Debra, sana özeniyorum, yataktan kalktığın şekilde dolaşıyorsun.
A culpa não é tua, Debra.
Bu senin hatan değil Debra, hormonları bilirim.
Limitei-me a trazer à Debra o meu velho abre-latas.
Sadece Debra'ya eski açacağı getirdim.
Isto não é a Debra.
Bu Debra değil.
- Não, não tanto quanto julgas.
Debra mantıklı bir şey söyledi.