Translate.vc / Portuguese → Turkish / Dificíl
Dificíl translate Turkish
32 parallel translation
É dificíl de acreditar que Jess mataria alguém! E muito menos o Peter!
Jess in katili oldurdugune inanmak cok zor, hele katil Peter olunca.
Era dificíl para si a resistência?
Senin için zor muydu?
Muito dificíl, mas não tão dificíl como está agora.
Çok zordu ama şimdiki kadar değil.
É dificíl de acreditar.
İnanmak çok güç.
Dificíl sair desta.
Bundan kurtulmak zor.
Será dificíl apanhar o comboio da manhã, mas temos que tentar.
Sabah trenine yetişmek çaba gerektirecek.
É dificíl de acreditar que vocês mataram aqueles bolas de bilhar.
Onları hakladığınıza bir türlü inanamıyorum, çocuklar.
- A minha posição é dificíl, nunca falei com os pais dele...
Zor bir durumdayım. Mark'ın ebeveynleriyle irtibata geçemedim ve...
É dificíl tocar na guitarra.
Bunu gitarda çalmak zor.
Dizia, "É dificíl voar com águias quando estás reodeado de perús."
Üzerinde, "Etrafın hindilerle çevriliyken, kartallarla uçman zordur" yazıyordu.
Bowling é um desporto dificíl - Não, eu quis dizer...
- Bowling zor oyundur.
Com uma mãe como a dela, é dificíl diferenciar o bem do mal.
Böyle durumlarda annelik yapmak, iyiyle köyütü ayıramaz hale getirir.
É dificíl para mim dedicar-me a isto quando a Piper, a mãe, é contra fazer o Bruxizado.
Lt sabit benim için bu ile gemide almak için Piper, anne, wiccaning yaparken karşı olduğunda.
Sabes, vamos estar enfiados num carro três semanas e vai ser dificíl sem pensar "serei eu?" ou "ele hoje está esquisito?".
Biliyorsun, üç hafta boyunca bir arabaya tıkılıp kalacağız. "Beni mi düşünüyor", yoksa "bugün ters tarafından mı kalkmış" diye düşünmeden de yeterince zor. Beni aptala çevirecek.
Não é tão dificíl como parece.
Çok ta zor değil, Chris.
Deixas-me levar-te a jantar para te mostrar que sou apenas um bom rapaz que teve uma queda numa altura dificíl?
Seni temin ederim ki, zor zamanlar geçirmekte olan iyi bir adamım.
Não é dificíl assim " Norma,
bunu söylemek zor benim için, " Hey, Norma,
Tem sido muito dificíl não te-lo.
Onsuz hayat çok zor burada Biliyor musun?
Ela teve um ano dificíl, e seria muito importante para ela e para seu pai.
Kötü bir sene geçiriyor, Onun için anlamı büyük olur, ve babası içinde.
- Nosso objectivo aqui é comunicarnos com os golfinhos, mas é dificíl porque eles não estão equipados... para emitir sons humanos, e a metade dos sons que fazem estão em frequências... que não podemos ovir.
( Alyssa ) Burada amacımız yunuslarla iletişim kurmak, çünkü insan sesini çıkarmaya uygun değiller, ve çıkardıkları seslerin çoğu bizim duyamayacağımız frekanslarda.
Sim, tu vens de uma família grande, tás a ver, é dificíl para ti conseguires atenção.
Büyük bir aileden geliyorsun, bu yüzden dikkat çekmen zor.
É dificíl para o "pai e a mãe" repararem em ti.
Annenin ve babanın seni fark etmeleri zor.
É dificíl lembrar-me de todos.
Akılda tutmak zor.
É dificíl e demora mais algumas semanas
Birkaç hafta sürecek zorlu bir yolculuk.
Temos uma casa para decorar. Pronto, está bem. Mas é dificíl esquecer...
Tamam.
Isso é dificíl.
Adı çok zor, dostum.
Sabe, Capitão, hoje em dia é dificíl conseguir uma pista.
Haber almamız için neredeyse ağzımızla kuş tutmamız gerekiyor.
É dificíl atacar pelo buraco da porta.
- Kapıdaki kırıktan saldırması zor olur.
Não se metam comigo, mas acho que isso é dificíl para vocês.
Bana bulaşmayın ama dışarı çıkmanız zor görünüyor.
É dificíl viver sozinho no exterior tantos anos.
O kadar sene yurt dışında yalnız yaşamak kolay iş değil.
És uma pessoal dificíl de lidar.
Seninle baş etmek güç.
Podes ter tornado dificíl às tuas amigas apoiarem-te, mas isso não altera o facto de continuares a precisar delas.
Dostlarının seni desteklemesini zorlaştırmış olabilirsin ama onlara yine de ihtiyacın var.