Translate.vc / Portuguese → Turkish / Dorian
Dorian translate Turkish
752 parallel translation
O que aconteceu com o Dr. Dorian juro que não acontecerá mais.
Dün Dr. Dorian ile aramızdaki olay- - Bir daha asla olmayacağına dair yemin ederim- -
Sofremos pelo que os deuses nos dão receio que Dorian Gray pague pela sua beleza. Dorian Gray!
Tanrının verdiklerinden ötürü acı duyarız ve, korkarım Dorian Gray, güzelliği için bir bedel ödeyecek.
Não sei explicar. Mas sempre que Dorian posa para mim parece como se um poder alheio a mim esteja a guiar-me a mão.
Açıklayamıyorum, ama Dorian ne zaman modellik yapsa benim dışımda bir güç ellerimi yönetiyor.
Pertence a Dorian Gray e dá-lo-ei a ele.
O Dorian Gray'in. ve tabloyu ona vereceğim.
- Lembras-te o quê, Harry? Onde ouvi o nome de Dorian Gray.
Dorian Gray adını nerede duyduğumu hatırladım.
Disse que tinha descoberto um jovém maravilhoso que estava a ajudá-la nas obras de caridade que o nome era Dorian Gray.
Genç ve harika bir gençle tanıştığını, ona yardım edeceğini söyledi. Bu Dorian Gray'di.
Alegro-me que não tenhas encontrado Dorian Gray.
Dorian Gray'la tanışmadığına sevindim.
Dorian, sobe para a plataforma, e não dês atenção a Lord Henry.
Dorian, platforma çıkar mısın? ve lütfen Lord Henry ile ilgilenme.
do mesmo modo que nada pode curar os sentidos senão a alma.
ve hisleri iyileştirebilen hiçbir şey yoktur. Yalnızca ruh. Sola dön, Dorian.
- Volta-te para a esquerda, Dorian.
Tanrılar size karşı cömert olmalı bay Gray.
Dorian Gray nunca tinha ouvido o elogio da loucura expressado tão eloquentemente.
Dorian Gray aymazlığın bu kadar ustaca ifade edildiğini hiç duymamıştı.
A doutrina do prazer convertia-se numa filosofia de vida. Enquanto Dorian se sentia como se se encontrasse enfeitiçado.
Dorian büyülenmiş gibiydi, tuhaf bir hisle birlikte hayatını sorgulamaya başlamıştı.
- Sim, Lord Henry.
Evet, Lord Henry. Otur Dorian.
- Senta-te, Dorian. Afinal, agrada-me que tenhas conhecido Lord Henry.
Herşeye rağmen Lord Henry ile tanışmana sevindim.
Mesmo a tempo, querida, para ver como assino o retrato de Dorian.
Tam zamanında geldin hayatım, Dorian'ın portresini imzalamak üzereydim.
- Dorian Gray ou o seu retrato?
Dorian Gray'i mi yoksa tablosunu mu?
Prefere-lo agora, mas quando fores uma jovem senhora preferirás o retrato.
Bugün Dorian'ı seçtin, ama genç bir hanımefendi olduğunda, tabloyu seçebilirsin.
Continuará como agora enquanto nós teremos mudado e nunca para melhor o teu tio e eu, e até Dorian.
O tıpkı bugün göründüğü gibi görünecek, Ama biz değişeceğiz ; Dayın, ben ve hatta Dorian.
Dorian não mudará, manter-se-á tal como é até eu ser grande.
Dorian değişmeyecek. Dorian ben büyüyünceye kadar hiç değişmeyecek.
Então e eu, minha jovem, porque me roubou Dorian Gray o teu amor por mim completamente?
Ya ben genç bayan? Dorian Gray seni benden çaldı mı? Hoşçakalın Lord Henry.
Mas receio que Dorian lhe tenha roubado o seu coração também de mim.
Ama korkarım Dorian onu benden çalmış.
Não devia expressar tal desejo diante daquele gato, Dorian.
Bu kedinin yanında böyle dileklerde bulunmamalısınız.
Talvez uma chávena de chá to faça esquecer, Dorian.
Bir bardak çay seni kendine getirir, Dorian.
É parte de mim mesmo. Assim que esteja enquadrado, Dorian enviar-to-ei a casa.
Çerçevelenip cilalanındığın zaman seni evine göndereceğim.
Se Dorian o quer...
Eğer Dorian isterse.
Dorian começou a aventurar-se só nos quentes anoiteceres de verão pelos arredores que lhe eram estranhos.
Dorian daha once hic gormedigi tuhaf yerlere yerlere gitmeye başladı.
Noite após noite, Dorian foi às "Duas Tartarugas" para ver Sibyl Vane.
Geceler boyu Dorian, Sibyl Vane'i izlemek için İki Kaplumbağa'ya gitti.
Bem, Dorian, que tens a dizer-me de tão importante? Pelo que disseste suponho que te apaixonaste.
Anladığım kadarıyla, aşık olmuşsun.
- É Dorian quem vamos visitar?
Dorian'ı mı göreceğiz?
- Dorian, comprometido?
Dorian nişanlandı mı? Kiminle?
Dorian propoz casamento a uma linda rapariga, e cada experiência tem o seu valor.
Dorian bir kızla evlenmeyi amaçlıyor. Her tecrübe değerlidir, ve evlilik de bir tecrübedir.
E o matrimónio é uma grande experiência. Dorian fá-la-á sua mulher, e seis meses depois começará a interessar-se por outra qualquer.
Dorian bu kızla evlenecek, ve altı ay sonra başka birisi için çıldırmaya başlayacak.
Espero que sejas sempre tão feliz como agora, Dorian.
Umarım her zaman böyle mutlu olursun, Dorian.
Claro que ficarão furiosos, mas não poderão fazer nada. Posso fazer-te uma pergunta, Dorian?
Öfkelenecektir ama, yapabileceği hiçbir şey yok.
A Sibyl fez-me esquecer as tuas teorías venenosas. - Que teorias Dorian?
Sibyl sizin tehlikeli fikirlerinizi unutturdu.
- Não lhe dês ouvidos, Dorian.
Onu dinleme Dorian.
Tentarás a minha ideia, Dorian?
Deneyimi gerçekleştirecek misin Dorian?
Apesar de si mesmo, Dorian estava inquieto pelo que tinha feito.
Herşeye rağmen Dorian yaptığı için tedirginlik duyuyordu.
Dorian, deixa-me entrar.
Dorian, beni içeri al.
Dorian! Deixa-me entrar!
Dorian, izin ver!
Na manhã seguinte Dorian já não queria o consolo do seu amigo nem as suas censuras.
Sabah Dorian arkadaşının tesellesini veya sitemlerini duymak istemiyordu.
Algo te mudou completamente, Dorian.
Birşey seni tamamen değiştirmiş.
Promete-me que o lês, Dorian.
Okuyacağına söz ver.
Agora tenho que ir-me, Dorian.
Gitmeliyim Dorian.
Talvez tenhas visto a mesma misteriosa qualidade nele, Dorian.
Belki sen de aynı gizemli etkiyi hissettin.
Onde se meteu o Dorian?
Dorian hangi cehennemde?
- Vieste cedo hoje, Dorian.
Bugün erken geldin, Dorian. Öyle mi?
- Gosto de Dorian.
Dorian'ı seviyorum.
Não é verdade, Dorian?
Değil mi Dorian?
Abre a porta, Dorian.
Kapıyı aç, Dorian.
Esse que fala não és tu, Dorian.
Bu konuşan sen değilsin, Dorian.