Translate.vc / Portuguese → Turkish / Doyle
Doyle translate Turkish
1,959 parallel translation
Doyle.
Doyle.
Doyle, tenho dois cabrões em cima de mim.
Bana iki pislik saldırıyor.
Sargento Doyle.
Çavuş Doyle.
Doyle, responde.
Doyle. Cevap ver.
- Onde raio te meteste?
- Doyle. Hangi cehennemdesin?
- É bom que fales.
- Doyle, gelsen iyi olur.
Jesus, tens gente contigo.
Tanrım Doyle. Yanında insanlar var.
Quem são essas pessoas?
Doyle... Kim bu insanlar?
Entra já, Doyle.
Bin Doyle.
Doyle, responde.
Doyle, cevap ver.
Onde está o Doyle?
Doyle nerede?
Contribuo mais para o esforço de guerra do que você, Sra. Doyle.
Savaş için sizden fazla şey yapıyorum Bayan Doyle.
Desculpe, Senhora Doyle. - Olá.
Affedersiniz Bayan Doyle.
- Onde é que mora, Senhora Doyle?
Nerede yaşıyorsunuz Bayan Doyle?
Sim, mas não eram chegados, porque, se fossem, o Jimmy Whalen, o Harry Doyle e o Mike Flynn estariam vivos, a trabalhar para vocês, em vez de terem o corpo cheio de sangue nas primeiras páginas de todos os jornais da cidade.
Ama sonunda ne olduğunu söyleyebilirim. Jimmy, Sean'ı dışarıda gözcü olarak bırakmıştı, onun zarar görmesini engellemek için.
Agente Doyle, baixe a sua arma.
Ajan Doyle, silahını indir.
Há algum problema, Agente Doyle?
Ajan Doyle, sorun mu var?
Agente Doyle, não quero que converse com...
Ajan Doyle, bu konuda konuşmanı istemi... - Jack!
- Agente Doyle, está a sangrar.
- Ajan Doyle, kanaman var.
Há umas horas, o Doyle ameaçou-te e agrediu-te.
Birkaç saat önce, Doyle seni tehdit edip canını yakıyordu. Benimle zar zor konuşuyordun.
Os reforços do Bauer e do Doyle estão a aguardar.
Bauer ve Doyle için bütün gizli ekipler kontrol edildi ve beklemedeler.
Vou avisar o Jack e o Doyle.
Jack ve Doyle'u uyarsam iyi olur.
Não há contacto com o Doyle.
Ajan Doyle'la iletişim yok.
É o Doyle.
Bill, ben Doyle.
- UAT, é o Doyle.
- CTU, ben Doyle.
Largue a arma. - Agente Doyle, estou a seguir ordens...
Ajan Doyle, sizin güvenlik izninizi aşan emirleri uyguluyorum!
- Por favor, ouça-me.
- Doyle, lütfen. Beni dinle.
Não sei o que lhe dizer. Deixe o Doyle trazê-lo e planeamos algo.
Sana, Doyle'un seni buraya geri getirmesinden ve bir plan üzerinde çalışmamızdan başka ne söyleyeceğimi bilemiyorum, Jack.
Deixe-me falar com o Doyle.
Doyle'u verir misin? Evet.
Nadia, o Doyle na linha três.
Nadia, Doyle 3. hatta.
- Estou a cumprir ordens...
Ajan Doyle, sizin güvenlik izninizi aşan emirleri uyguluyorum!
O Noah Daniels está à frente do país.
Doyle. Noah Daniels Başkan rolünde.
- É o Doyle.
Milo, ben Doyle.
Tenho o Doyle na linha um.
Efendim, Doyle 1. hatta.
O Mike Doyle vai atrás dele.
Mike Doyle onu takip ediyor.
Se encontrares alguma coisa, envia-me a mim, ao Doyle e à polícia.
Bir şey bulursan bana, Doyle'a ve LAPD'ye gönder.
- O Doyle.
- Doyle.
O Doyle está...
Doyle...
- O Doyle não deve estar muito longe do Jack.
- Doyle doğru yönde ilerliyor.
O Doyle já encontrou o Jack?
Nadia. Doyle, Jack'i bulamadı mı?
- Fala o Doyle.
- CTU, ben Doyle.
- Sim. Diz.
- Doyle, sesini alıyoruz.
Men. Raines, o meu nome é Mike Doyle.
Bayan Raines, benim adım Mike Doyle.
Nadia, o Doyle e o Jack acabaram de aterrar.
Nadia, Doyle ve Jack indiler.
Está bem, o Doyle que prenda o Bauer, e depois que vá ter comigo à enfermaria.
Tamam, Doyle Bauer'ı sağlama alsın ve benimle revirde buluşsun.
Dr. Bradley, este é o agente Doyle.
Doktor Bradley, Ajan Doyle.
- Não podemos fazer isto.
- Doyle.
- Doyle. Não estou confortável com a elevada percentagem de reacções adversas.
Ters tepkilerin yüksek yüzdeleri benim de hoşuma gitmiyor.
O Dr. Bradley e Doyle que se encontrem comigo lá.
Ayrıca Doktor Bradley ve Doyle benimle orada buluşsun.
Encontrámos a ligação do Jack para o Cheng.
Doyle. Jack ile Cheng'in konuşmasını saptadık.
- O Doyle encontrou a carrinha do Jack.
- Doyle aradı.