English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Dublin

Dublin translate Turkish

432 parallel translation
- Eu sou de Dublin.
- Ben de Dublin'liyim.
Até que um dia, quando fomos a Dublin para uma feira de cavalos, o Sam segurava as rédeas do meu cavalo e do dele à porta de uma loja em Grafton Street, quando segurou o estribo para eu montar,
Bir keresinde o Dublin'e at gösterisine gidecekti. Evet, Sam Grafton caddesinde dükkanın önünde benim atımı tutuyordu. Elini inmem için bana uzattı.
Fico a cuidar da casa enquanto vocês se divertem em Dublin?
Burada oturup eve bakacağım. Ve senin Dublin'de oyuna katılmana izin mi vereceğim?
- À hora do combóio para Dublín.
- Dublin trenini beklerken.
Mcgillicuddy senta e toca a música misteriosa que atrai toda a atenção dos irlandeses de volta dos suburbios de Dublin.
McGillicuddy oturur ve bütün İrlandalı adamları kendisine çeken o gizemli müziği çalar. Ve kahrolsun Dublin'in arka odaları.
- Divertiu-se em Dublin?
- Demek Dublin'de eğlendiniz.
E... o que viu em Dublin?
- Sağ olun. - Eee, Dublin'de neler gördün?
Duas semanas em Dublin.
Dublin'de 15 gün kaldı.
Voltamos para Dublin?
Dublin'e mi döneceksin?
De certeza que ele anda pelas ruas largas de Dublin, neste momento.
Kendisi hiç şüphesiz şu anda Dublin'in geniş sokaklarında dolaşıyordur.
Vou ter de te trazer alguns rapazes fortes de Dublin... quando chegar a altura.
Dublin'den dişli adamlar getirtmek lazım buraya. - Zamanı gelince.
- Sim. Estou desejosa de chegar a Dublin.
Dublin'i görmeye can atıyorum.
Julgo que ainda não têm nenhuma morada em Dublin.
Herhalde Dublin'de gideceğiniz belli bir yer yok.
Não irão arranjar melhor do que isto, muito menos em Dublin.
Bundan iyisi can sağlığı! Hele Dublin'de!
Diz-me, como vão as coisas em Dublin?
Söyle, Dublin'de durum nasıl?
- Como estava Dublin?
- Dublin nasıldı?
Então, como estava Dublin, Eamonn?
Dublin nasıldı, Eamonn?
É uma zona muito difícil... tendo em conta que só queríamos simplesmente resolver um problema do trânsito urbano... construindo um metro subterrâneo como em Munique ou em Dublin.
Çok zor bir mukavele imzaladık. Bizim işimiz Münih ve Dublin'deki gibi trafik problemini çözmek için metro yapmak.
Depois cheguei a Dublin e tive que colocar o burro a leilão.
Sonraları Dublin'e vardığımda... eşeği satmak zorunda kaldım.
Nunca tinha estado num, mas disse-lhes em Dublin que era famoso em Nova Iorque, e de alguma maneira eles acreditaram em mim.
Daha önce hiç sahneye çıkmamıştım, fakat Dublin'dekilere... New York'ta ünlü bir yıldız olduğumu söyledim, ve bir şekilde onları inandırdım.
Dublin é uma bela cidade.
Bak, Dublin güzel bir yer.
Se o Sr. Barry pedir desculpa e for para Dublin... considero o assunto honrosamente arrumado.
Evet, eğer Bay Barry özür diler ve Dublin'e giderse... bu meseleyi onurlu biçimde halledilmiş kabul edeceğim.
E tanto vou para Dublin como para o inferno.
Hem Dublin'e gideceğime, cehenneme giderim.
Dublin é o melhor lugar para ele.
Dublin en uygun yer.
Pode ficar em Dublin até estar tudo esquecido.
Bu iş unutulana kadar orada kalabilir.
Dublin fica a cinco dias de jornada.
Dublin buradan atla beş gün mesafede.
Tudo correrá bem em Dublin.
Dublin'de bana bir şey olmaz anne.
Barry cavalgava para Dublin menos pensando... na mãe e na casa que deixava... que no amanhã e nas surpresas que traria.
Barry Dublin'e doğru yol alırken, kafası... tek başına kalan tatlı annesi ve geride bıraktığı evinden çok... bir sonraki gün ve günün getireceği sürprizlerle meşguldü.
Matei um inglês em duelo e vou para Dublin até as coisas acalmarem.
Düelloda bir İngiliz subayını öldürdüm, ortalık duruluncaya kadar Dublin'e gidiyorum.
- E, depois, vai para... ele tem Dublin.
- Sonra... Dublin var. - Öyle mi?
Enforcaram-no com o próprio cinto, a 5 milhas de Dublin.
Onu kemeriyle astılar..... Dublin'in 5 mil dışında.
Quando tinha 21 anos, entrou no Feis ceoil, em Dublin...
Dublin'deyken 21 yaşında Feis Ceoil'e girmiş.
O senhor é Charles Kinnear, nascido em Dublin?
Sen Dublin'de doğmuş, Charles Kinnear mısın?
Deve ter estranhado as referências a Dublin.
Muhtemelen, neden sürekli Dublin'den bahsettiğimi merak etmişsindir.
Acabámos de abrir uma clínica aqui em Dublin.
Burada, Dublin'de yeni bir klinik açtık. Acaba sen de bize katılmak ister misin?
Por Dublin.
Dublin'e içelim.
Por Dublin?
Dublin'e mi?
Nos iremos tocar Dublin soul
Biz Dublin soul'u yapacağız.
Dublin soul.
Dublin soul'u.
Dublin soul, quê?
Dublin soul'u da ne yaa?
Dublin soul!
Dublin soul!
E os de Dublin são os pretos da Irlanda.
Ve Dublin'liler de İrlanda'nın.
E os do norte de Dublin são os pretos de Dublin
Ve Kuzey Dublin'liler de Dublin'in siyahlarıdır.
- Porque é que está em Londres?
- Ne işin var Dublin'de?
A maioria das bandas de Dublin não dura mais do que um concerto, filho.
Dublin'deki grupların çoğu ilk işlerinden öteye gidemiyorlar zaten
- Dublin foi.
- Dublin kuruldu ama.
Essa é a última garrafa de whisky irlandês daqui a Dublin.
Son şişeydi o, Dublin'e kadar başka İrlanda viskisi yok ki.
- Ainda agora estava na velha Dublin.
Size Tarzan hakkında bir şey söylemek istiyorum.
- Tem calma.
- Biraz önce Dublin'e geri dönmüştüm.
Estava mesmo na velha Dublín.
Dublin'e geri dönmüştüm.
Vou ser o falatório de Dublin.
Dublin de zengin olacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]