Translate.vc / Portuguese → Turkish / Dutch
Dutch translate Turkish
955 parallel translation
Aqui o Dutch, sabe de tudo.
Şimdi, Dutch bütün planı biliyor.
Pronto, Dutch, toca a andar.
Tamam Dutch, git artık.
Quando o Dutch vier cá, deixará cerveja.
Dutch gelip bir miktar bira bırakacak.
- Ouviste, Dutch?
- Duydun mu Dutch?
O mesmo que os outros todos : Trabalhamos para o Dutch.
Herkes gibi, biz de Hollandalı için çalışıyoruz.
Dutch, o Joe tinha uma irmã algures nos Estados Unidos, não tinha?
Dutch, Joe'nun ABD'de bir kız kardeşi var, değil mi?
O Dutch contratou-o, mandei-o voar, o nevoeiro veio, uma árvore atrapalhou.
Dutchman onu işe aldı, ben onu yukarı yolladım, sis bastırdı, önüne ağaç çıktı.
Até à vista, Dutch.
Görüşürüz, Dutch.
Vês alguma coisa que queiras, Dutch?
İstediğin bir şey var mı, Dutch?
Cala-te, Dutch.
Sessiz ol, Dutch.
Sei que o Dutch está teso.
Dutchman'in derdini biliyorum.
Se o Dutch perde outro avião, está feito.
Ama Dutch bir uçak daha kaybederse ayvayı yer.
Dutch.
Dutch.
Dá-me um fósforo, Dutch.
Bana bir kibrit ver, Dutch.
- Dutch, faz as contas do Gent.
- Dutch, Gent'in hesabını kes.
- Não te canses, Dutch. Toma.
- Kendini zorlama, Dutch.
Olá, Dutch.
Merhaba, Dutch.
Dutch Henry!
Dutch Henry!
Começa a tirar a roupa, vais lutar com o Dutch Henry.
Giysilerini çıkarmaya başla. Dutch Henry ile dövüşeceksin.
- Apostei-os no Dutch Henry.
- Dutch Henry üzerine bahis oynamıştım.
Bem, até agora é o Henry Brown.
Dutch Henry Brown.
Este é o Dutch Henry Brown.
Bu Dutch Henry Brown.
Uma vez que todas as rondas estão completas... os juízes decidem-se por um... empate entre Lin McAdam e o Dutch Henry Brown.
Tüm turlar bitti. Jürinin kararı... Lin McAdam ve Dutch Henry Brown arasında eşitlik var.
Dutch Henry Brown.
Dutch Henry Brown.
Três em cheio para Dutch Henry Brown!
Dutch Henry Brown'dan üç tam isabet!
Estás preparado, Dutch Henry?
Tamam mı Dutch Henry?
O Dutch Henry veio buscar a arma dele?
Virgil, Dutch Henry silahını aldı mı?
Olá, Dutch.
Dutch.
Dutch Henry, Johnny e Ben.
Dutch Henry, Johnny ve Ben.
Espera um minuto.
Bir dakika Dutch.
Precisamos de armas.
Dutch, silaha ihtiyacımız var.
Talvez o Dutch não tenha ido ao Riker.
Dutch Rikers'a gitmemiş olabilir.
O Wyatt disse que ele ia ao Riker sempre e quando fosse a Tascosa, mas isso era só o que alguém ouviu dizer onde o Dutch iria.
Wyatt eğer o Dutch'sa Rikers'a gideceğini söyledi. Çünkü Tascosa'ya gitmiş ve orada da birileri onun nereye gideceğini duymuş.
- Queres que escolha uma para ti?
Bir tane de senin için almamı ister misin Dutch?
Não o devias ter feito, Dutch.
Bunu yapmamalıydın, Dutch.
O Wyatt disse que se fosse o Dutch e fosse para Tascosa, passaria por aqui.
Wyatt bana Dutch Tascosa'ya gidecekse buraya uğrayacağını söyledi.
Mas foi só quando alguém ouviu dizer ao Dutch para onde iria.
Ancak bunu sadece birisi Dutch'dan duymuş.
Nunca pensaste no que ele acharia de perseguires o Dutch Henry?
Sen Dutch Henry'nin peşine düştüğünü duysa ne düşüneceğini hiç merak ettin mi?
Olá, Dutch, John, Ben.
Selam, Dutch. John, Dan.
Vou recuperá-la do velho Dutch da mesma forma que a tirei ao velho Steve.
Eski borçlar için geri alacağım. Ben de yaşlı Steve'den aynı şekilde aldım.
- O Riker disse que Dutch viria ter com...
- Riker bize Dutch'ın WacoJohnny Dean'le... - Evet.
Ando a ver se encontro um homem chamado Dutch Henry.
Dutch Henry adında bir adamla buluşmak için buradayım.
É o Dutch Henry.
Bu Dutch Henry!
Foi o Dutch que matou o pai dele, por isso está certo ele ir.
O yüzden gitmekte haklı.
E está certo a dobrar porque o Dutch Henry é o irmão do Lin.
Kesinlikle haklı, çünkü Dutch Henry Lin'in erkek kardeşi.
Gosto mais do que Dutch Henry Brown!
Dutch Henry Brown'dan daha çok seviyorum.
Não há problema, Dutch.
- Sorun yok Dutch.
Não, desta vez é o Dutch Henry.
Bu sefer Dutch Henry.
- Dutch Henry é um assassino.
- Dutch Henry bir katil.
E o Lin também sabe.
Dutch onun babasını öldürdü.
Então o Dutch matou-o.
Dutch onu vurdu.