Translate.vc / Portuguese → Turkish / Dylan
Dylan translate Turkish
3,660 parallel translation
Dylan!
Dylan!
Dylan?
Dylan?
Espera um minuto. Dylan!
Bekle bir dakika.
Como é que isto aconteceu?
Dylan! Nasıl oldu bu?
Dylan.
Dylan.
Dylan Truliner.
Dylan Truliner.
O que está no outro lado, Dylan?
Diğer tarafta ne var Dylan?
Dylan.
Dylan. Dylan.
"Grande merda!" - Isso é tão engraçado, Dylan.
"Kahretsin!" Çok komik, Dylan.
Erin, lembraste quando disseste que Bob Dylan é um bom músico para pessoas velhas?
Erin, Bob Dylan'ın yaşlı insanlar için olduğunu söylemiştin ya.
- Dylan.
Dylan.
O Evan Cross e a Dylan Weir.
Evan Cross ve Dylan Weir.
Dylan Weir e...
Dylan Weir ve...
Porque o Dylan disse que a melhor maneira de se lidar com um animal furioso é afastando-se.
Çünkü Dylan dedi ki kızgın bir hayvanla baş etmenin en iyi yolu uzak durmakmış.
- Dylan!
Dylan!
O Evan e a Dylan ainda estão lá.
Evan ve Dylan hala oradalar.
Eles não são como o Bob Dylan, tu sabes disso.
- Ama bir Dylan değiller, biliyorsun.
Os grandes artistas como o Dylan, Picasso e Newton arriscaram-se.
Dylan, Picasso, Newton, gibi büyük sanatçılar başansızlığı göze aldı.
Tu escolheste o Dylan e eu escolhi...
Sen Dylan'ı seçtin, ben Beatles'ı seçtim.
- Dylan?
- Dylan demek?
- Dylan?
- Dylan'ın plağı.
Também a do Dylan! E ele tem-se saído bem, não tem?
Dylan'ın da öyle ama idare ediyor değil mi?
É fixe, é como o do Dylan.
Dylan'ın saçına benziyor. Çok beğendim.
Não estou sempre na treta! Mas se não falo do Dylan ou do Howlin'Wolf não te interessas na conversa!
Dylan ya da Howlin'Wolf hakkında konuşmuyorlarsa dinlemek istemiyorsun.
O Leeds sumiu, a Ange demitiu-se, O Evan e a Dylan estão a fazer o divertido, e se eu não descobrir uma maneira de parar isso, teremos várias pessoas a perguntar o que não queremos responder.
Leeds ortalıklarda yok, Ange ayrıldı Evan ve Dylan işin eğlenceli kısmını yapıyorlar ve ben bunu durdurmak için bir yol bulamazsam cevaplamak istemediğimiz birçok soruya cevap vermek zorunda kalacağız.
Dylan, eu não sabia que já estavas aqui.
Dylan, olay yerinde olduğunu bilmiyordum.
Olá, Dylan.
Selam, Dylan.
Dylan, podes pôr isso num prato?
Dylan, şunu bir tabağa koyup yer misin lütfen?
- Eu sou o Dylan.
- Ben Dylan.
Este é o Dylan Massett.
Bu, Dylan Massett.
Então, Dylan... Sabes usar uma arma?
Dylan silah kullanmasını bilir misin?
Eu e o Dylan andámos à luta, nada de mais.
- Dylan'la kavga ettik.
- Dylan, não estás a ajudar!
Dylan, hiç yardımcı olmuyorsun şu an!
- Dylan.
- Dylan!
Bom dia, Dylan.
Günaydın Dylan.
Sou o Dylan, o irmão do Norman. Olá.
Ben Dylan, Norman'ın abisiyim.
Obrigada, Dylan.
Sağ ol Dylan.
Dylan, chega aqui!
Dylan, gel buraya!
Foi apenas um sonho, Dylan.
Alt tarafı bir rüya Dylan.
Sou eu! O Dylan Massett. Sou eu!
Benim, Dylan Massett!
O Dylan!
Benim, Dylan!
- Dylan, por favor.
- Dylan, n'olur.
O Dylan está?
Dylan evde mi?
O Dylan?
Dylan...
Agora pareces o Dylan.
Dylan gibi konuştun.
Clube exclusivo de bilionários, o tipo de coisa do Clube Dylan.
Seçkin milyarder erkeklerin kulübü. Dylan Club'daki gibi bir şey.
Devíamos ir ao Clube Dylan.
Şu Dylan Club'a gitmeliyiz.
Onde está o Dylan?
Dylan nerede?
Dylan Weir.
Dylan Weir.
Ele tem de se ir embora.
Dylan'ın gitmesi gerekecek.
Boas, é o Dylan.
Ben Dylan.