Translate.vc / Portuguese → Turkish / Dá
Dá translate Turkish
1,650,102 parallel translation
Tarde demais. Já estive a treinar estranhos e descoordenados "dá cá cinco" de estudantes.
Öğrencilere tuhaf ve alakasız bir şekilde "çak bi beşlik" diyerek başladım bile.
Dá-me essa carteira!
Ver şu çantayı bana.
Está bem, dá-nos primeiro as notícias "ai, ai, ai".
Tamam. Önce kötü haberi ver.
Porque sinto falta do som da voz dela.
Çünkü sesini özledim.
Bem-vindos, membros da nossa comunidade escolar.
Sevgili Okul Aile Birliği Üyelerimiz hoşgeldiniz.
Vamos começar esta reunião de emergência da direcção da escola, no que toca ao colapso do Director Shepherd.
Müdür Shepherd'ın bunalımından dolayı yapacağımız şu acil durum toplantısına artık başlayalım.
Faço pop, pop, fizz, fizz, Como é maravilhoso
Aniden köpürürüm. Ne kadar da güzel.
Viva! Contacto de dois dedos e a palma da mão.
Oley, avuç içimizle beraber iki parmağımız değdi.
O que... O que é isto tudo?
Nnn, tüm bunlar da ne?
Vou enfiar-te os dentes pela garganta abaixo e vão sair pelo cu, seu cretino!
Dişlerini önce gırtlağına sonra da götüne kadar indireceğim.Seni piç kurusu.
E se virem a senhora Millikan, digam-lhe que eu disse : "Ei, como está tudo?"
Eğer Bayan Milikan'ı da görürseniz ona "Selam, naber" dediğimi diyiverin.
Estou a falar da maneira como tu trataste daqueles tipos que se estavam a meter comigo.
Bana sataşan bu çocuklara, hadlerini bildirmeni kastediyorum.
Senti que tinha perdido um pouco a cabeça.
Bana da sakinliği kaybettim gibi geldi.
- Foste como um verdadeiro director.
Orda tam da bir müdür gibiydin.
E os amigos deles, o Jeremy e a Bridget.
Arkadaşları Jeremy ve Bridget'a da.
A nosso dia acabou de começar e já há uma fila à porta.
Günümüz yeni başlamasına rağmen kapıda kuyruk oluştu.
Mas que raio...
Bu da ne böyle?
Tenho que estar lá em 30 minutos, é uma promessa da empresa!
İşyeri taahüdüne göre 30 dk içinde orda olmam lazım.
Metade da banda Não faz parte da banda Estamos todos apenas a bloquear a rua...
"Grubun yarısı tam olarak grubu temsil etmez." "Hepimiz birden caddeyi kapattık."
Ainda vão correr melhor depois da Purga.
Arınma Gecesi'nden sonra daha da güzel olacak.
Ei, Brian, o que é um "trabalho salpicado"?
Hey Brian! "splat job" da ne demek?
Olá, gostaria de denunciar um bordel que opera na Route 6, perto da Round Hill Road.
Meraba. Round Hill Road yakınındaki Route 6'da ruhsatsız bir genel evi ihbar etmek istiyorum.
Aí vem o tipo da UPS.
Oh, UPS kargocu da geldi.
A direcção da escola recebeu uma queixa muito grave.
Okul yönetimi çok ciddi şikayet aldı.
E da próxima vez que me quiser vingar dos teus rufias, vou fazê-lo à maneira antiga :
Bir dahaki sefere sinirini bozan serserileri, eski usulle halletmek istiyorum.
- Também é LSD?
O da mı asit?
Desfruta das mamas da tua manhã.
Memelerinle sabah iyi vakit geçir.
Da tarde!
Yani öğleden sonra.
Desfruta das mamas da tua tarde.
Memelerinle öğleden sonra iyi vakit geçir.
Sim, está um par de cuecas sujas da Ferrari no lixo da casa de banho.
Erkekler odasındaki çöpte bir çift kirli Ferrari iç çamaşırı var.
Há diarreia em todo o banco da frente do seu PT Cruiser.
PT Cruiser'ın ön koltuğunun her tarafı ishal olmuş birisinin pisliğiyle dolu.
- É que... Bem, eu tenho filhos.
Şey, çocuklarım var da ondan.
Ouve, isto é um pouco patético, mas... aprendi um pouco da vossa língua e só queria dizer...
Dinle, bu biraz eksik olacak ama dilinle ilgili öğrendiğim bir kaç kelimeyi söylemek istiyorum.
Bem, tenho a certeza que alguém já lá esteve mais fundo que isso, Lois.
Anlaşılan birisi söylediğinden daha da kötü durumda, Lois.
Ouve, consigo ver porque estás preocupada pelo facto da namorada do Chris ter filhos, mas... ele está feliz, e ela parece gostar dele.
Bak, Chris'in kız arkadaşının çocukları olduğu için çok endişeli olduğunu görebiliyorum ama o mutlu ve hatunda ondan hoşlanıyor.
Quem me dera que pudesse, mas ela trabalha sete dias por semana, entre ser empregada doméstica e ser a nova CEO da Yahoo.
Keşke bırakabilsem. Ama kendisi hem Yahoo'nun yeni Ceo'su hem de oda servisi olarak haftanın yedi günü çalışıyor.
Então, vais levar os teus filhos contigo?
Çocuklarını da götürüyorsun öyle mi?
Ena, estás a melhorar!
Vay canına, daha da iyiye gidiyorsun.
Chris, que estás a fazer com os bebés da Isabella?
Chris, Isabella'nın çocuklarının burda işi ne?
E deixou os bebés contigo?
Üstelik çocuklarını da senle mi bıraktı.
Sinceramente, não parece assim tão difícil.
Esasen çok da zor gibi durmuyor.
Lois, se fizeres isso, o Chris vai ressentir-se de ti para o resto da vida dele.
Lois, eğer bunu yaparsan Chris ömrünün sonuna kadar sana tavır alır.
Expulsaram-me da guerra por beijar um tipo.
Bir adamı öptüğüm için beni burdan şutladılar.
O que é isto?
Bu da ne?
Estar presa no México.
Meksika da takılıp kaldı.
Podia sair da escola por um tempo e arranjar um trabalho.
Bir iş bulup okula da biraz ara verebilirim.
Muito bem, Phil, venha para o meu lado, é a vez da Ashley.
Pekâla Phil, buraya gel ve yanımda dikil, Ashley'nin sırası çünkü.
Estou a dizer que vamos ao México para que possamos devolver estes miúdos à mãe deles.
Diyorum ki : Meksika'ya gidiyoruz, böylelikle çocukları da annesine verebiliriz.
Vejam como ele está sem fôlego de fazer aquela rotação.
O dönüşü yaparken nasıl da nefessiz kaldığına bak.
Chris, tens a certeza que esta é a aldeia da Isabella?
Burasının Isabella'nın köyü olduğuna emin misin, Chris?
Sim, é aqui.
Eveet. Tam da burası.