Translate.vc / Portuguese → Turkish / Dêm
Dêm translate Turkish
134 parallel translation
Deixem-me sair, ou dêm-me algo para ler.
Beni dışarı bırakın, ya da okumak için bir şey verin!
Dêm-me as mãos.
Ellerinizi uzatın.
Aqui, dêm-me uma ajuda.
Bana yardım edin.
Dêm-mas.
Parayı görelim.
Dêm o fato do Bert a este tipo.
Bu adamı Bert'in odasına götürün.
- Dêm-me tempo.
- Bana zaman ver.
Dêm ao doutor um bom café e um quarto para descansar.
Doktora iyi bir kahvaltı hazırlayın, sonra istirahat etsin.
Quando começar a contar, dêm dez passos.
Saymaya başladığım zaman her biriniz on adım atacaksınız.
- Dêm as mãos.
- Ellerinizi birleştirin.
Dêm-me uma mão.
El atın.
Rapazes, sigam, ou fiquem e dêm-lhe um... enterro decente?
Yola mı koyulmak yoksa kalıp güzel bir cenaze töreni mi yapmak istiyorsunuz?
Ela está muito insegura. Precisa que lhe dêm atenção.
Çok güvensiz, ilgiye muhtaç.
Meus senhores, dêm o vosso veredicto.
Baylar, kararınız nedir?
Não dêm ouvidos aos agitadores!
Ajitatörleri dinlemeyin!
Mãos Cabeludas, dêm-lhe umas grandes, boas vindas.
Harry Palms, kocaman, sıcak bir alkış verin.
Senhoras e senhores, Dêm as boas vindas a Burt Reynolds e Dolly Parton.'
Bayanlar, baylar, Burt Reynolds ile Dolly Parton'a hoşgeldiniz.
Ei, vocês os dois, dêm-me uma ajuda.
Siz ikiniz, yardım edin bana.
Dêm-me uma ajuda para pô-lo nas bancas.
Yardım edin, atalım.
Vamos, dêm-me uma ajuda, antes que seja tarde demais.
Hadi, bana yardım edin, çok geç olmadan.
- Dêm-me uma ajuda!
- Yardım edin!
Não me voltes a chamar a menos que me dêm outra vez permissão... para usar os punhos com os delinquentes.
Kötü adamları pataklamama izin vermedikleri sürece... seninle tekrar çalışmam.
E tú és mais um otário. Levem-no lá para fora e dêm cabo dele.
Onu dışarı götürün ve kıçına tekmeyi basın.
Não me dêm sermões.
Bana bunu söyleme.
Dêm-lhe o EPH-2.
Ona EPH-2 verin.
Fale com o SO-13 eles sabem quem ela é. Dêm-lhes a fotografia.
SO-13'e onun adını ve resmini ver.
Dêm cá o pássaro.
Şimdi, kuşu bana verin.
dêm-lhe o nome Jovan.
ona Jovan deyin.
Dêm-nos uma oportunidade de recuperar o nosso dinheiro.
Paramızı geri almak için bize bir şans verin.
Dêm unhas a estes tipos.
Bu adamları iyi tanırım.
Talvez me dêm uns 200 ou 300 francos por ela.
200 veya 300 Frank eder.
Dêm-me algo para vestir.
Bana giyecek bir şeyler verin.
Dêm cabo deles!
Okuyun canlarına!
Senhoras e senhores, meninos e meninas... Dêm, por favor, as boas vindas aos Champions on Ice.
Bayanlar ve baylar, oğlanlar ve kızlar karşınızda Buzdaki şampiyonlar!
- Dêm espaço ao homem.
Adama yer açın biraz.
Com licença! Dêm-lhe espaço.
Bay Junuh'a biraz yer açalım.
Se não têm dinheiro dêm-me um sorriso.
Eğer para veremiyorsanız, bari bir kere gülümseyin.
Se não lhe derem um passaporte, pelo menos dêm-lhe um contrato discográfico!
Eğer ona pasaport vermezseniz, en azından ona bir albüm kontratı yapın!
Bem, já que funciona, dêm-lhe algum uso.
Fakat, Eğer o kullanışlıysa neden kullanıma koymuyoruz.
Dêm-me um exemplo de como libertar os putos das ruas, do crack para a vossa... casa de meditação.
Bana şunun örneğini verin sokaktaki... gereksiz işler yapan veletleri ordan alıp, sizin... sizin sihirli dünyanıza nasıl alacaksınız?
Dêm-me outro. Dêm-me outro.
Bir anten daha.
Quero pôr um grande pôster sobre esta casa a dizer "dêm o basa".
Bu evin etrafına koca bir yazı koymak istiyorum. Üzerinde "Bizi Rahat Bırakın" yazacak.
Sugiro que dêm uma volta por algumas das ruas de Brooklyn.
Onlara Brookly'in bazı caddelerinde gezmelerini öneririm.
Não dêm suas costas para suas heranças.
Mirasınıza sırtınızı çevirmeyin.
- Dêm todos as mãos.
- Pekala, herkes el ele, değil mi? - Evet.
Talvez precises que te dêm conversa, que flirtam contigo, ser perseguida...
Belki baştan çıkartılamaya ihtiyacın vardır. Flört etmeye... Peşine düşülmesine.
Cheguem-se para lá dêm espaço... para o nosso novo xerife e a sua linda acompanhante.
Geri çekilin ve yeni şerifimiz ile yanındaki zarif bayana yer açın.
Dêm-lhe uma.
Birini ona ver.
- Dêm-me algo que eu possa usar! ?
İşime yarayacak birşeyler öğretsin.
Dêm-me nome de traveca.
Hadi verin!
Mas mesmo assim, dêm-lhes as boas-vindas.
İzlemek üzere olduğunuz grup iğrenç ama yine de lütfen merhaba diyelim.
Dêm-me licensa por um minuto.
Bana bir saniye izin verin.