Translate.vc / Portuguese → Turkish / Dûm
Dûm translate Turkish
6,856 parallel translation
Estamos à procura dum policia.
Aradığımız kişi bir polis.
Lembro-me dum carro... O som duma arma. E do meu pai caído, mas... não vi nada, nem ninguém.
Arabayı hatırlıyorum silah sesini de babam orada yatıyordu ama ben hiç bir şey göremedim.
Agora tenho pessoas à espera dum telefonema. Se não ligar, bem...
Telefonumu bekleyen adamlarım var ve eğer benden haber alamazlarsa...
- Precisas dum tempo. Certo, certo.
Pekâlâ, pekâlâ, pekâlâ, pekâlâ.
Eu faço, fazia.
Canlandırıyorum / dum.
Trabalhei muito para chegar onde cheguei, preciso dum homem com sonhos e ambições.
Ama geleceği yok. Olduğum yere gelmek için çok çalıştım. Hayalleri ve arabası olan bir adam lazım.
Deitaste fora a declaração dum velhote de 75 anos?
75 yaşındaki bir adamın vergi iadelerini mi attın?
Precisamos dum carro.
Bir araba bulmamız lazım?
- Tenho a foto e a identidade dum gajo que podia estar a liderar os anarquistas entre os manifestantes.
Ve bu anarşist meşru protestocuların başında olabileceğini düşündüğüm adamın kimliğini belirlemiş olabilirim.
Precisamos dum 6, um 10, um 5, um 12 e um 9.
6, 10, 5, 12ve 9 lazım bize.
Hoje, quando estávamos a limpar o apartamento, dei por mim com as mãos na sanita dum perfeito estranho e percebi que, para termos êxito, temos de pensar fora da sanita.
Var. Bugün daireyi temizlerken ve ellerim hiç tanımadığım birinin tuvaletindeyken fark ettim ki eğer başarılı olmak istiyorsak dışarda erkek gibi düşünmeliyiz.
Não, é assim que saímos dum bosque à boleia...
Hayır, bu evden kaçıp ağaçlıklarda bira içmenin yolu.
Estou de cãozinho num lançamento dum livro, na risota com um tipo que escreveu um livro sobre bacon, eu diria que as minhas férias já começaram.
Bir jambon kitabı partisinde minik köpeğimi tutmuş jambon kitabı yazarı bir adamla gülüşüyorum. Sanırım benim tatilim zaten başlamış.
que tens entre as pernas em vez dum pénis, compreendo perfeitamente e precisas tratar disso.
Penisinin yerinde duran vajinayla ilgili bir sorun yaşıyorsan eğer bunu anlarım. Bununla ilgilenmen gerekir.
A menos que tenhas saído do útero dela, nesse caso, fazes parte dum pequeno-almoço equilibrado.
Rahminden çıkmadığın sürece tabii. Yoksa dengeli kahvaltının bir parçası oluyorsun.
Bem, condiz com a ideia dum limpador, certo?
Temizleyici fikri doğru gibi, öyle mi?
- Como assim? - Encontrei imagens dum segmento que o Zielinski gravou nos treinos enquanto a equipa se preparava. Ele está a ter uma conversa bastante intensa com o Ruben Hernandez.
Zielinski'nin çektiği bir video kaydının parçasını buldum ekibi hazırlanırken o arka planda Ruben Hernandez ile ateşli biçimde konuşuyordu.
Fiz um teste, e tive sorte com os nossos fungos, confirmei os resultados no Raio-X, e encontrei uma alta concentração dum metal em particular.
Detaylı içerik analizi yaptım ve mantarı gözünden vurdum, çıkan sonuçlara göre özellikle yüksek yoğunlukta bir metale rastladım.
Havia provas claras dum acidente envolvendo um camião de gado.
Büyükbaş hayvan taşıyan bir tırın karıştığı kazanın izleri vardı.
A miúda é vítima dum predador e tu basicamente mandaste-a de volta para ele.
Kız bir caninin mağduruydu ve sen de tam anlamıyla kızı ona geri verdin.
Coreanos dum raio.
Korelilerin Allah Belasını versin.
Toma uma decisão dum ponto de vantagem da estratégia sobre a emoção, e iremos seguir-te.
Hislerin üzerinden kaçacak bir delik bulman yeterli. Ve biz de senin önderliğinde ilerleyeceğiz.
Não é a maneira comum de livrar-se dum corpo.
Sıradan bir ceset atma işi değil.
Talvez da porta de trás dum camião?
Belki de bir kamyonun arka kapısına ait.
Pode ter sido trabalho dum homem só.
Tek kişinin yapabileceği bir iş.
Acho que os vestígios do Monsieur Ed são dum pedaço de cola seca.
Bence bu parçalar Mister Dörtnal'a ait kurumuş tutkal tabakası.
Trouxeram-no aqui por causa dum idiota chamado Jeff Lummet.
Seni buraya Jeff Lummet gibi tuhaf bir isimle kaydetmişler.
Falou dum desconhecido que morreu em 1966.
1966'ya ait kimliği belirsiz cesedi buldum.
Na verdade, estou à procura dum disco.
Harika. - Aslında bir plak arıyoruz.
Não foi o tom um pouco rosa de quartzo de um ligeiro embaraço, ou dum tomate vermelho moderadamente desconcertado, vermelhão, a cor da vergonha carnal.
Biraz utandığı zamanki gül pembesi gibi değildi. Veya hafifçe kızardığı zamanki gibi domates kırmızısı da değildi. Ateş kırmızısı...
A meio da "Noite Em Que Ficaste Trancado Fora De Casa Em Pijama " E a Robin Aterrou O Raio Dum Helicóptero e Ainda Há Tempo Para Reunir os Genesis? "
Pijamalarınla Dışarıda Kaldığın ve Robin'in Helikopter Kullandığı ve Genesis'i Tekrar Birleştirmek için Hâlâ Vaktimizin Olduğu Gece'nin ortasında mı gideceksin?
Não é irónico que a Diane vá ver a actuação dum actor, e ao ver a actuação pense :
Diane'in bir aktörün performansını izlemeye gelip performansı izlerken şunu görmesi çok ironik.
- Parece o fim dum filme de terror.
Adeta bir korku filminin sonundayız.
Pode ser que o cão não estivesse só atrás do seu parceiro, estava atrás dum polícia corrupto.
Bu köpek sadece eğiticisinin değil kirli bir polisin de peşinden gitmiş olabilir.
Um trabalhador do casino a meio dum divórcio.
Boşanma aşamasına olan bir kumarhane çalışanı.
Ele precisa dum médico.
Tıbbî yardım alması gerekecek.
O Nelson não tinha família, então... O Sam precisa dum novo lar.
Nelson'ın bir ailesi yoktu, bu yüzden Sam'in yeni bir eve ihtiyacı var.
Queimar os ossos dum soldado da confederação numa cidade sulista?
Güneyli bir kasabada Güneyli bir askerin kemiklerini yakacağız.
O Tom Burns era um cacete dum treinador.
Tom Burns çok iyi bir koçtu.
A narina esquerda tem sangue coagulado dum ferimento recente, antes dele morrer.
Sol burun deliğinde ölümünden kısa zaman önce olan pıhtılaşmış kan var.
Agora o meu problema é que és suspeito dum homicídio.
Şu an benim sorunum bir cinayet vakasında şüpheli olman.
Sim, o meu amigo precisa dum pouco de disciplina.
Evet, dostumun biraz disipline ihtiyacı var.
Encontrei o Henry a examinar um copo de vinho que lhe deste, sorrateiramente, a fim de obteres o ADN dum potencial suspeito.
Potansiyel şüphelinin DNA'sını aldıktan sonra Henry'yi ona sessizden sessize verdiğin şarap kadehini temizlerken buldum.
Com quem, sabes, que acabou por ter um confronto violento algumas horas antes do homem ser morto, e... as pegadas na cena sugerem uma mulher... e uma outra pessoa, e alguém cujo sapato é parecido com o dum atleta.
Adam ölmeden saatler önce de şiddetli bir tartışmaya tutulmuştu onla ve olay yerindeki ayakkabı izlerine göre bir bayan bir de başkası varmış. O başkasının ayak izlerine göre de sporcu olması muhtemel.
Por meter uma bala na masculinidade dum gajo... boa sorte com o júri.
Bir adamın erkeklik bölgesine ateş etmek... Mahkeme karşısında iyi şanslar.
Estou a tentar tomar um raio dum banho aqui.
Duş almaya çalışıyorum şurada.
É dum artista de rua.
Bir sokak ressamının.
Vamos precisar dum tradutor.
Bize bir tercüman lazım.
Um arranhão dum gato.
Sadece kedi çizdi.
Não andamos atrás dum fantasma.
- Yani hayalet avlamıyoruz.
Todas as crianças foram levadas dum raio de 8 km da confluência dos rios.
Tüm çocukların, nehirlerin kesiştiği yerin etrafındaki 8 kilometrelik alan içinde kaybolduğu bildirildi.