Translate.vc / Portuguese → Turkish / Edo
Edo translate Turkish
154 parallel translation
Massagista, o homem que irás massagear é na verdade um Senhor que regressa à sua provincia vindo de Edo.
Masör, az sonra masaj yapacağın adam aslında Edo'dan evine dönen bir lordtur.
Se esse rumor se iniciar e chegar tão longe como a Edo, isso será o fim da Casa de Kuroda.
Eğer dedikodu başlar ve Edo'ya kadar ulaşırsa, bu durum Kuroda Çetesi'nin sonu olur.
Em Edo a condição do nosso mestre foi cuidadosamente escondida. até mesmo dos seus seguidores.
Edo'da, ustamızın durumu çok titizce saklı tutulmuştu, hatta kendi muhafızlarından dahi.
"Por isso, os mais velhos enviaram uma mensagem ao nosso Senhor em Edo, " e aprisionaram-no como medida de precaução.
Bu yüzden klanımızın önde gelenleri Edo'daki efendimize bir elçi yolladılar ve defterdarı ihtiyaten gözlem altına aldılar.
- Ele é de Edo.
- Hayır. - O Edo'lu.
Perdi tudo em Edo e acabei aqui.
Herşeyimi Edo'da kaybettim ve kendimi buraya attım.
- Tu és de Edo.
Sen Edo'lusun.
Por falar nisso, aquele samurai de Edo...
Bu arada, şu Edo'lu samuray- -
O samurai de Edo sentiu-se mal.
Edo'lu samuray hastalanmış.
Se tivesses casado com Morooka, eu poderia ir em paz para Edo.
Ancak Morooka ile evlenirsen huzur içinde Edo'ya gidebilirim.
Os Mallers vencem, e Bundy é o melhor jogador em campo.
Maller'lar kazanır. Ve Bundy EDO ( En Değerli Oyuncu ) seçilir
Os Mallers vencem e Bundy, uma vez mais, melhor jogador em campo.
Maller'lar kazanır ve Bundy bir kez daha EDO olur.
És fenomenal, admiro-te verdadeiramente, e como prometido... esperarei por ti em Edo com 100 moedas de ouro.
Sen gerçekten yetenekli birisin. Seni gerçekten takdir ettim. Söz verdiğim gibi, 100 altını vermek için Edo'da bekliyor olacağım.
Apanhastes-me, queria compensar-te em Edo, mas... com essa obsessão de arriscar a vida, se calhar não chegarias lá.
Beni yendin. Edo'da ağzının payını verirdim ama hayatını riske atarak yaşadığın için o zamana kadar yaşaman zor gibi.
Como todos sabem, Edo foi a idade de ouro dos Guaxinins.
Hepinizin bildiği gibi, Edo dönemi rakunların altın çağıydı.
Após Edo, os humanos tinham capturado um grande número de Guaxinins para fazer mantas, escovas e pincéis.
Edo döneminden sonra, insanlar çok sayıda rakunu yakaladılar ve onlardan kürk manto, diş fırçası ile hat sanatı kalemi yaptılar.
És fenomenal, admiro-te verdadeiramente, e como prometido... esperarei por ti em Edo com 100 moedas de ouro.
sen gerçekten yetenekli birisin. seni gerçekten takdir ettim. söz verdiğim gibi, 100 altını vermek için Edo da bekliyor olacağım.
Apanhastes-me, queria compensar-te em Edo, mas... com essa obsessão de arriscar a vida, se calhar não chegarias lá.
asla yoluma çıkma. Beni yendin. Edo da ağzının payını verirdim, ama... hayatını riske atarak yaşadığın için o zamana kadar yaşaman zor gibi.
- Edo, pode começar.
- Edo, başlat.
Acho que podíamos vender o Edo a um circo.
Belki de Edo'yu bir sirke satabiliriz.
- É você, Edo?
- Sen misin Edo?
Edo, dá uma olhada no departamento de pesquisa.
Edo, Araştırma Departmanı'na bak.
Edo, tenta outro acesso e arranja-me o perfil dele.
Edo, başka bir rota dene ve onun biyografisini bul.
Tenho que ir a Edo.
Edo'ya gitmem gerekiyor. [Edo : Tokyo'nun eski adı]
Assim, se puderes dar-me uma resposta antes de eu ir a Edo.
O yüzden eğer Edo'ya gitmeden önce cevap verirsen...
Tenho noticias importantes do Senhor Hori, Guardião do Castelo... o qual regressou esta manhã de Edo.
Bu sabah Edo'dan dönen kale muhafızı Efendi Hori'den önemli haberler getirdim.
O meu marido ainda não voltou de Edo.
Eşim Edo'dan dönmedi henüz.
Ele enviou-vos alguma carta a contar o que se passa em Edo?
Edo'da neler olduğu hakkında bir şeyler yazdı mı hiç?
Sabes que houve uma revolta entre os serventes em Edo?
Edo'daki isyandan haberin var değil mi?
Podia-me perder entre eles e ir para Kyoto, ou Edo...
Kyoto'ya, Edo'ya giderek onların arasına karışabilirim.
Tomoe levou-nos, como enteadas para Edo, agora Tokyo... e cuidou de nós até que as duas nos casamos.
Tomoe-san bizi, üvey evlatlarını Edo'ya, şu anki Tokyo'ya getirdi. ... ve evlenene kadar bizi himaye etti.
Em Morioka fica a 140 léguas de Edo no fim da estrada de Oshu, não há nada como a região do oeste.
Morioka... Edo'dan, 140 kilometre ötede... Oshu yolunun sonundadır ve bir batı ülkesi gibi kutsanmamıştır.
Acabamos de receber um comunicado não oficial de Edo.
Edo'dan gayri resmi bir tebliğ aldım. Biz Shinsengumiler...
O Lorde Shogun fugiu do Castelo de Osaka, deixou o seu exercito e apanhou um barco para Edo.
Konuş! Shogun Lordluğu... Osaka Kalesi'ne kaçtı.
- O melhor jogador da época passada.
Geçen yıl seçilen EDO.
Devido a vossa atitude, Fostes expulso da Mansão de Edo.
Davranışların yüzünden Edo malikanesinden kovulmuştun.
Mansão Edo Yagyu
Edo Yagyu Malikanesi.
Tive o prazer de vos encontrar no Castelo Edo.
Sizinle Edo kalesinde tanışma zevkine varmıştım.
Fui expulso de Edo.
Ben Edo'dan sürüldüm.
Naquele dia, Yorinobu recebeu uma carta de Edo Aquele lemitsu, o Shogunate estava em condição crítica.
O gün, Yorinobu Edo'dan, Derebeyi Iemitsu'nun....... kritik bir durumda olduğunu bildiren bir mektup aldı.
Irei para Edo.
Edo'ya gideceğim.
A este ritmo, demoraremos 7 a 8 dias para chegar a Edo.
Bu hızla, Edo yolu 7 veya 8 gün sürer.
Se tirarmos proveito da morte de Shogunate, Será fácil destruirmos Edo.
Derebeyi'nin ölümünün avantajını kullanırsak Edo'yu yakıp yıkmak kolay bir görev olacak.
Yorinobu tem que avançar para Edo.
Yorinobu'nun Edo'ya gitmesi lazım.
Nestas situações, Se insistís, Devo-vos recomendar uma viagem anónima a Edo.
Bu koşullar altında ısrar etmen gerekiyorsa gizli bir Edo gezisi yapmanı öneririm.
Este izu ir-vos-á acompanhar a Edo.
Bu Izu sana Edo'ya kadar eşlik edecek.
Vou para Edo.
Ben Edo'ya gideceğim.
Vou para Edo.
Edo'ya gideceğim.
Porque está hoje tão disponível?
Mareşal Edo Bowman.
- Sim, um fracassado de Edo.
Evet, Edo'lu bir kaybeden.
Sabemos agora quem vai ganhar.
Ordusunu bıraktı ve gemiyle Edo'ya gitti. Şimdi kimin kazanacağını biliyoruz.