Translate.vc / Portuguese → Turkish / Eko
Eko translate Turkish
515 parallel translation
O Eiko-Maru e o Bingo-Maru são ambos... da Companhia dos Mares do Sul. Sim.
Elbette. "Eko-maru" ile "Bingo-maru" her ikisi de Güney Denizi Vapur Şirketi'nin.
Recebido o vosso plano de ir a EVA e substituir a unidade Alfa-Eco 35 antes de falhar.
EVA'ya plan değişikliği yapın ve alfa-eko-3-5 birimini hata öncesine döndürün.
Rapidamente, despertos.
- çabucak, uyanmak. " - Alfa, tango, tango, eko, tango, alfa.
A bússola está em ordem, A sonda sonora está a funcionar,
Kumpas çalışıyor. Eko vericisi temiz.
Esta porcariazinha faz reverberar as nossas laringes, imitando este som.
Bu küçük aletle gırtlağın eko yaparak onların sesini çıkarıyor.
É a Lagoa do Eco.
Burası Eko Gölü.
Eles chamavam de "eco-guerreiros."
Kendilerine "Eko-savaşçılar" diyorlardı.
"Eco", onde eles levaram?
"Eko" ismini nerden almışlardı?
São eco-guerreiros, lutando o Protetorado.
Bunlar Koruyuculara karşı savaşan Eko - Savaşçılar.
O Eco-Guerra teve um pesado tributo.
Eko - savaşlar büyük darbe yedi.
Agora, os eco-guerreiros é apenas um rumor.
Artık Eko - savaşçılar sadece bir dedikodu.
Este irritante eco metálico vai-se tornando cada vez mais forte.
O sinir bozucu metalik eko... Yüksek mi yüksek sesli,
Activar sistema de Memória de Ressonância de Fotões.
Foton Eko Bellek sistemini devreye sokun.
A miniaturização é conseguida... juntando dois chips da série 500 de Memória de Ressonância de Fotões, ou MRFS, como lhes chamamos, um controlador e outro remoto.
Küçültme gerçekleşti... iki 500 serisi Foton Eko Bellek çipi, ya da kısaca FEB... yani bir kontrol ve bir uzaktan kontrol eşlendi.
Vês, era por causa do eco.
Anlıyor musun, eko yapıyordu yani.
Sobre o alvo Echo bravo 1.
Bölgenin üzerindeyiz, Eko Bravo 1.
O amante pôs veneno no copo do marido e depois, quando estava distraído, a mulher bebe do copo. Eko.
Aşığı kocasının bardağını zehirler, ve sonra, adamın dikkati başka yerdeyken, eşi onun içkisini içer.
Ataque Aéreo, 6-3 Eco, daqui Operaçöes.
Yangın Üssü, 6-3 Eko, burası Operasyon Merkezi.
Echo-1 está em cima deles.
Eko - 1 onları sıkıştırıyor.
Echo-1 a NE da aldeia.
Eko - 1 indi, köyün kuzey batı tarafından geliyor.
2, Echo-6!
2'den Eko - 6'ya.
Eco!
Eko!
- Há aqui algum eco?
- Eko mu var?
Ligue as barreiras de eco.
Eko-çubukları birleştir.
São vírus manipulados geneticamente para destruir ecossistemas inteiros.
Tüm eko sistemi yok etmek için tasarlanan, genetik olarak işlenmiş virüsler.
Formada em neurobiologia, dinâmica de plasma e ecoregeneração. Eu diria que está muito bem preparada.
Nörobiyoloji, plazma dinamikleri ve eko-yenileme üzerine çalışmış.
Ruptura do núcleo. Ejetaremos o plasma.
Eko-yenileme üzerine bir ödev hazırlamıştım.
Ele é um dos Ecos-vilões.
O Eko-canlılardan biri.
Se os micróbios forem removidos deste ecossistema, deixam de funcionar.
Eğer mikroplar bu eko sistemden çıkarılırlarsa, çalışmayı bırakacaklar.
Eco-terroristas ou ambientalistas militantes.
Eko-teröristler ya da militan çevreciler. Doğru.
Um caso de eco-terrorismo?
Bir eko-terörizm davası için mi?
Em 1934, muito antes de se saber o que era o eco-terrorismo, a equipa da WPA que trabalhava na área desapareceu sem deixar rasto.
1934 yılında, kimse eko-terörizmin ne olduğu bile bilmiyorken aynı bölgede çalışan bir WPA ekibi iz bırakmadan kayboldu.
É o que os eco-terroristas nos chamam.
Eko-teröristler bize böyle diyor.
Não tenho nada contra os eco-terroristas, por princípio.
Normalde eko-teröristlerle bir derdim yoktur.
Então, porque são alvo dos eco-terroristas?
Peki neden eko-teröristler sizi hedef seçti?
Que são a base do nosso ecossistema, que há muitos, 200 milhões por habitante da Terra.
Eko-sistemimizin altyapısını oluşturduklarını. Çok fazla olduklarını, gezegendeki her kişi başına 200 milyon böcek düştüğünü.
O ranger da embarcação avançando em frente, cortando como uma seta as àguas calmas do rio.
Çarşaf misali nehri bir ok gibi delen... istifin çıkardığı gıcırtı, ağaçların arasında eko yapıyordu.
Carter, pede uma ecografia à Cardiologia.
Carter, eko için kardiyolojiyi ara.
E uma ecografia.
Eko iste.
Peça também uma ecografia cardíaca.
Kardiyak eko da çekelim. Ve tomografi.
O quê-eco?
- Eko nesi?
Só que, em vez de usar o nariz, usa esta coisa do eco.
Tek farkı burun yerine, eko şeyiyle görebilmesi.
- Bravo, Eco, 1, 1.
- Bravo-eko-bir-bir.
- A eco mostra uma ejecção de 15 %.
- Eko testinde yüzden 15 çıkış var.
- Haleh, quero uma ecografia.
- Haleh, eko testi yapalım.
E vão fazer uma ecografia para confirmar o diagnóstico.
Teşhisi doğrulamak için bir eko testi yapacaklar.
Podia ter pedido uma ecografia e depois enviá-lo para o Bloco.
Eko testi yapıp, sonra ameliyathaneye götürebilirdim.
- Vamos fazer uma ecografia!
- Eko testini alalım!
Pode ser pericardite. Pedi uma eco.
Perikardit olabilir, eko alalım.
Podes pedir uma V / Q se a ecografia der negativa.
Eko negatif çıkarsa VQ taraması yapabilirsin.
A ecografia chegou primeiro.
- Eko hastası önce geldi.