Translate.vc / Portuguese → Turkish / Elder
Elder translate Turkish
249 parallel translation
Nós vamos para Elder Gorge.
Elder Vadisi'ne gideceğiz.
Obrigado pelo passeio, Elder.
- Gidiş dönüş seyahat için teşekkürler.
Jimmy, Sylvus, Elder, venham.
Jimmy, Sylvus, Elder, buraya gelin.
E ao final está Elder.
Ve en sondaki de Elder.
Conhece um tal John Elder?
- John Elder adında birini tanıyor musun?
Nem sabia que John Elder estava por estas bandas!
John Elder'ın buralarda olduğunu bile bilmiyordum.
És muito novo para te lembrares do John Elder, Dave.
John Elder'ı hatırlayamayacak kadar gençsin.
- O que têm os Elder a ver connosco?
- Elder'ların bizimle ne ilgisi var?
- Os Elder não, só o John!
- Elder'lar değil, sadece John.
O John Elder não desceu do comboio.
John Elder trende değildi ki.
O John Elder não é procurado por razão alguma, por estas bandas,
Ben, John Elder burada herhangi birşey için aranmıyor. Bunu unutma.
Katie Elder, ao colocarmos o seu corpo junto do do seu amado esposo.
Katie Elder'ın cenazesini kocasının yanına gömerek, toprağa emanet ederken, ruhunu da sana emanet ediyoruz.
Katie Elder, uma mulher amada por todos.
Katie Elder herkes tarafından sevilirdi.
Katie Elder viveu aqui, em Clearwater, durante muitos anos.
Katie Elder burada, Clearwater'da yıllarca yaşadı.
Até aqui chegar, nunca tinha ouvido falar de John Elder.
Buraya gelene kadar kimse John Elder'ın sözünü etmedi.
Agora, os Elder vão aparecer por aí e vão querer saber como ficámos com isto!
Elder'lar gelip, burayı nasıl ele geçirdik diye soracaklar.
Trata das contas que eu trato dos Elder!
Sen hesaplarla uğraşmana bak. Elder'ları ben hallederim.
- Diz, filho? Quanto foram os vestidos que a Katie Elder fez?
Katie Elder'ın yaptığı elbiseler kaç para?
- Por que não? - Os filhos vieram acertar contas.
Elder'lar hesaplaşmak için geldiler.
- O que veio cá fazer John Elder?
- John Elder'ın burada ne işi vardı?
Já sei o que pode preocupar o Sr. Hastings, quanto ao que possa conversar com Johnny Elder.
Evet, Bay Hastings'in neden endişelendiğini anlayabiliyorum. Johnny Elder ile neler konuştuğumu merak ediyor.
Não há problema algum, cavalheiro.
Sorun falan yok. Ben, John Elder'ım, bunlar da kardeşlerim.
Sou John Elder e estes são os meus irmãos. Disse-lhes que saíssem da propriedade, e eles não saem!
- Gitmelerini söyledim ama gitmiyorlar.
Não estou para aturar mais problemas com vocês, os Elder!
Başka sorun çıkartmanıza izin vermeyeceğim.
E vocês desapareçam daqui!
Pekala, siz Elder'lar, yok olun.
São dois dos filhos do Elder, não são?
- Siz ikiniz Elder kardeşler misiniz?
Por sentimento de culpa, Sr. Elder.
- Suçluluk duygusu bay Elder.
"Casada com Bass Elder, a 8 de Setembro de 1850,"
"8 Eylül 1 850'de Bass Elder ile evlendi."
A Katie só queria que o Bud fosse para a faculdade, para que o nome Elder tivesse significado.
Katie adınızın iyi bir şekilde anılması için Bud'ın koleje gitmesini istedi.
Esse convite para pegar numa arma também se aplica a Johnny Elder?
Silaha davranma davetin Johnny Elder için de geçerli mi?
Além disso, não vais querer andar comigo, depois de eu ter emporcalhado o nome dos Elder.
Elder'ların adını kirlettiğime göre artık benimle beraber olmak istemezsin.
Procuro uma tal Sra. Kate Elder. Ela está por aí?
Bayan Kate Elder'ı arıyordum.
Nunca tive o prazer de conhecer a Sra. Elder, mas recebi uma carta dela há cerca de um mês.
Bayan Elder'la tanışma zevkini asla tadamadım ama ondan bir mektup aldım.
Estes são o Matt, o Bud e o Tom, e eu sou John Elder.
Bunlar Matt, Bud ve Tom. Ve ben de John Elder'ım.
"Com os meus melhores cumprimentos, Kate Elder."
"Saygılarımla. Kate Elder."
Tom Elder é procurado por homicídio.
Tom Elder cinayetten aranıyor.
Ele conhece o Tom Elder o suficiente para me mandar investigar.
Tom Elder'ı yeterince tanıdığından beni araştırmak için yolladı.
O Tom seria capaz de fazer muita coisa, mas nunca cometer um homicídio!
Tom'un çok şeye karıştığını düşündüm ama cinayete asla. Neden olmasın? Ne de olsa bir Elder.
É um Elder! É preciso mais do que um apelido para fazer de alguém culpado.
Birini suçlamak için adından çok daha fazlası gerek.
- Prender o Tom Elder!
- Nereye gidiyorsun? - Tom Elder'ı getirmeye.
Pretende evitar que os Elder não descubram o quê, Sr. Hastings?
Elder'ların neyi öğrenmesini engellemeye çalışıyorsun bay Hastings?
Ou morrer... como Bass Elder.
Veya Bass Elder gibi ölebilir.
Sofreram uma emboscada do bando dos Elder.
"Elder çetesince tuzağa düşürüldük."
Não quero que nenhum dos Elder saia daqui com vida! Mexe-te!
Elder'lardan bir tanesinin dahi canlı çıkmasını istemiyorum.
Sofremos uma emboscada do bando dos Elder! Vamos embora daqui!
Elder çetesince tuzağa düşürüldük.
Ancião, temos que nos armar. Devemos lutar!
Elder, silahlanmalı ve savaşmalıyız.
Ancião!
Elder!
E agora o nosso correspondente na Tailândia, Hugh Elder.
Ve şimdi de, Tayland'da bulunan muhabirimiz Hugh Elder'a bağlanıyoruz.
Sei de fonte segura que é o Hugh Elder.
Onun Hugh Elder olduğuna dair güvenilir bilgiler aldım.
São mesmo os Elder.
Bunlar kesin Elder'lar.
John Elder!
John Elder, bana bir silah at.