Translate.vc / Portuguese → Turkish / Elemento
Elemento translate Turkish
1,567 parallel translation
A pedra é um elemento teimoso.
Kaya, sabit bir maddedir.
O fogo é um elemento de poder.
Ateş, güç elementidir.
A terra é o elemento da substância.
Toprak, sağlamlık elementidir.
O ar é o elemento da liberdade.
Hava, özgürlük elementidir.
A água é o elemento da mudança.
Su, değişkenlik elementidir.
Elemento surpresa.
Sürpriz olacak.
Alguém sabe qual é o 4º elemento?
Peki dördüncü elementi bilen kim?
A única coisa que temos é o elemento surpresa, Jack.
Elimizde olan tek şey onları şaşırtmak, Jack.
Se o elemento surpresa não resultar, dá-se uma perseguição.
Surpriz ise yaramazsa, kovalamaca baslar.
Mas estás a ignorar o elemento dramático suspense.
Dramatik beklenti avantajını hiçe sayıyorsun sen.
No entanto, há um elemento em comum em ambas as missões : a exigência de que as equipas passassem desapercebidas.
Buna rağmen, iki görevin de ortak bir noktası vardı, ikisi de takımların gizli kalmasını gerektiriyordu.
Não te tinha incluído. Sabes como é, não dominas nenhum elemento nem nada.
Bilirsin işte, sen bir şey bükemiyorsun ya.
Graças ao elemento criminoso no vosso meio, vi-me forçado a criar novas medidas de segurança.
Benim yeni güvenlik önlemleri almama sebep olan aranızdaki yaramaz elemana teşekkürlerimi sunuyorum.
A Chase estava em Berlim a proteger um elemento que era suposto fazer adiantar os nossos progressos.
Chase Berlin'de bir sonraki deneyimizi koruyordu.
- O elemento foi apanhado.
Çalınanı...
A melhor chave para se entender os filmes de terror é dizer : "Imaginemos a mesma história, mas sem o elemento de horror."
Korku filmlerini anlamak için ilk yol, aynı hikayeyi... korku unsurunu gözardı ederek düşünmektir.
É preciso haver sempre algum elemento fantasmático.
Daima fantazmatik unsurlar da olmak zorundadır.
Tarkovsky usa como elemento material de densidade pré-narrativa, o próprio tempo.
Tarkovsky hikayesel anlatımın altında boyutun unsurunu kullanır ; Zamanı.
É ser confundido com outra pessoa ou funcionar como um elemento perturbador,
Bunlar, birileri tarafından yanlış anlaşılmak, ya da rahatsız edici bir nokta görevi görmektir.
Tenho um manuscrito autêntico sobre o domínio do elemento água.
Bende de orijinal su bükme parşömenleri var.
Um diamante é somente um cristal mais o elemento do carbono.
Elmas dediğin karbon elementinin bir alotropu.
a aventura, o derramamento de sangue e o drama, é essencialmente uma história sobre família, e, como tal, é um elemento base que todos, não interessa onde estejam ou quem sejam, possam relacionar.
Bu aslında aileyi anlatan bir hikaye ve aslında nerede olursa olsun ya da kim olursa olsun herkesin bağ kurabileceği temel unsur bu.
O que estou a dizer é que, lá dentro, tínhamos o elemento surpresa.
Demek istediğim, içerideyken, şovumuzun küçük bir parçasını yaptık.
[ "soshi" = caracter que designa "elemento electrónico", como lido "motoko" = nome da Major ]... noutras palavras, para me manter afastado dela.
kendisinden uzak durmamı söylüyordu.
Vamos ter de ficar com isto como elemento de prova.
Bunu delil olarak almak zorundayız.
Um elemento da equipa tem de ficar a supervisionar.
Ekipten biri mutlaka denetlemelidir.
Com algum elemento de um bando ou algo assim?
Diğer çete üyeleriyle veya buna benzer bir şey?
É mais do que um condimento, Ryan, é um bom elemento.
Maydanoz sadece süs değildir, Ryan. Bir tür alamettir.
Todos estes grandes animais da floresta vieram aqui para recolherem um elemento essencial da sua dieta que permanece enterrado debaixo da lama.
Bütün bu iri orman hayvanları buraya çamurun altında gömülü olan temel besin maddelerinden birini almak için geldi.
- Matou um elemento da minha patrulha.
- Bir devriyemi öldürdü.
Assim que a imprensa descobriu que estávamos noivos, passei de elemento essencial na tua campanha, a não ser mais do que tua noiva.
Basın bizim nişanlı olduğumuzu öğrendiği anda, kampanyanda kilit oyuncu olmaktan nişanlından başka hiçbir şey olmamaya dönüştüm.
Encontrei um elemento comum em todas as quatro miniaturas...
Tüm 4 makette de ortak bir madde buldum... Çamaşır suyu.
Nunca dei uma consulta em que um elemento do casal não sabia que eu era um conselheiro matrimonial.
Daha önce hiç, eşlerden birinin evlilik danışmanı olduğumu bilmediği bir durumda görüşme yapmamıştım.
O que não é propriamente ideal para elemento de efeito-surpresa.
Tam olarak bir süpriz olmayacak.
Preciso de uma página com um simples elemento interactivo em torno do qual construa um plano de negócio.
Basit düzeyde, genel kullanım için internet sitesi olsun istiyorum. Bir işletme planı kurmalıyım.
Agora, que elemento diriam ser o mais importante na produção de vegetais folhosos não-subterrâneos?
Şimdi size toprak ananın.. bizlere sunduğu en önemli element hangisi dersem, bana ne dersiniz?
Isto é um pouco fora do meu elemento, sabe?
Ve şu anda uzmanlık alanımın birazcık dışındayım, biliyor musun?
Aparece alguém do meio do nada e começa a sair com o elemento. Não acham suspeito?
Kadının teki biranda ortaya çıkıp Chuck'la bir ilişki yaşamaya başlıyor ve ikiniz de bu durumdan şüphelenmiyorsunuz.
Temos um elemento que o Farthingale não tinha.
Bizde Farthingale Slatzin peşinden giderken sahip olmadığı bir şey var
- E tu vais encontrá-lo durante o dia, quando ele estiver a dormir. O elemento da surpresa.
- Yani, onu gündüz, uyurken yakalayabilirsiniz, tam bir sürpriz etkisi.
Não o leias no comboio. Atrairá o elemento errado.
Sakın trende okuma, yanlış anlaşılır.
Tenho problemas em acreditar num Deus que permita a existência de um elemento patogênico como este.
Böyle bir mikrobun var olmasına izin veren bir Tanrı'ya inanmakta güçlük çekiyorum.
Numerosas culturas da antiguidade acreditavam que o sangue era um elemento vital no processo de fazer amor e criar vida.
Eski çağlardaki pek çok uygarlık, kanın, sekste ve yaşam bahşetmede hayati bir element olduğuna inanırdı.
Ouro, o elemento favorito das raparigas.
Her kızın favori elementi.
Um tipo está usar um elemento sem autorização.
Adamın biri izni olmadan bir element kullanıyor.
Falta-lhes um elemento chamado Alumínio 26.
Onlarda Alüminyum 26 denen bir element eksik.
Um elemento radioactivo altamente instável.
Çok değişken radyoaktif bir öğe.
Isso indica um 3º elemento do grupo que queria tanto o stanton como a maude mortos.
Yani çetenin, Maude ve Stanton'ın ölmesini isteyen üçüncü bir üyesi daha var.
Eh! Mr. Tibbs não era um elemento...
Bay Tibbs öylesine aptal bir fal... fil değildi tamam mı?
Deve haver um terceiro elemento imaginário que me faça... que torne possível, que possibilite meu engajamento na sexualidade.
Orada mutlaka beni cinselliğin içine çekecek üçüncü bir hayal ürünü element olması gerekir.
Sim, visitei um tipo que estava a usar um novo elemento "atlântico".
Evet. Birini ziyaret ettim. Bir şeyle uğraşıyordu...